~2~

33 4 0
                                    


-" Ah yine mi sen?" dedim.

Kasiyer:" Seni de görmek güzel Dora."

-" Ne işin var senin burda?" dedim. Bu çocuk benim resmen sapığımdı. Bana platonik aşıktı ve bir türlü peşimden ayrılmıyordu. İsmini bile bilmiyorum ve bilmek de istemiyorum.

Kasiyer:" Sende tahmin etmişsindir ama ben yine de söyleyeyim. Tabiki de sana daha yakın olmak için." dedi ve pis pis sırıtmaya başladı. Ona sadece göz devirdim ve bir an önce işini bitirmesini bekledim. Parayı ödeyip çıktık. Poşetlerle arabaya doğru giderken

Elis:" Bu o çocuk muydu?"dedi. Sadece kafa salladım. Poşetleri arabaya yerleştirip bindik ve eve geldik.

Elis hemen kendini banyoya attı. Bende mutfağa poşetleri bırakıp içlerinden birkaç abur cuburu tabaklara koydum ve salona geçtim. Abur cuburları sehpaya bıraktıktan sonra bilgisayardan film seçip televizyona bağladım.

Elis'in valizini alıp odasına bıraktım ve salona geçip onu bekledim. Telefonum titreşince ona baktım. Barış mesaj atmıştı.

B:" Kanka dersi iptal olan hoca size de değişik bir ödev verdi mi?"

-" Evet. Bize huzurevinde kalan kişilerin isimlerinin ve ne yapmamız gerektiği yazılı olan bir kağıt verdiler."

B:" Hmm. Bize çocuk esirgeme yurdunda kalan çocuklar verildi."

-" Olabilir." dedim ve telefonu kapatıp sehpanın üstüne bıraktım. O sırada Elis başını havluyla kurutarak yanıma geldi ve filmi başlatıp izledik. Film bitince uyumaya gittik.

Sabah güneşin yüzüme vuran ışıklarıyla uyandım. Normalde bu kadar erken kalkmazdım ama bugün bir dersi, bize verilen ödev yüzünden öne aldıkları için erken kalktım.

Yatakta daha fazla oyalanmadan kalktım ve banyoya girip bir duş aldım. Duştan çıkınca üstüme siyah bir kot şort ve bebek mavisi renginde sıfır kol bir tişört giydim. Siyah çantamı da alıp mutfağa gittim. Hazır olan kahvaltıdan birkaç lokma aldım ve dişlerimi fırçalayıp evden çıktım.

Üniversiteye gelip dolapların bulunduğu kısıma gittim. Ders notlarımı ve ders araç gereçlerini de alıp dersin başlayacağı amfiye gittim. Daha erken olduğu için kitabımı ve gözlüğümü çıkarıp kitap okumaya başladım. Çok hoşuma giden bir kitaptı. Karakterlerle beraber aynı duyguyu yaşamayı seviyordum. Aslında duyguyu yaşamayı hayal ediyordum sadece ama bu da benim için önemliydi.

Ben kitaba dalıp gitmişken bir fotoğraf sesiyle daha kendime geldim. Dünden beri kim benim fotoğraflarımı çekiyordu ki. Etrafıma baktım, yine kimse yoktu. Kalkıp önce sıraların aralarına daha sonra kapının önüne bir göz attım. Her kimse kaçmış olmalı. Bir daha olursa mutlaka yakalayacaktım. Geri dönüp kitabımı okumaya devam ettim.

Sınıftan içeri diğer öğrencilerin girmesiyle kitabı kapatıp çantama kattım. Zaten derste 2 dakikaya başlamıştı.

Bu ders biter bitmez kafeteryaya gidip kendime bir vişne suyu aldım. Boş masalardan birine oturup içtim ve diğer dersimin başlama saatine kadar orada bekledim.

~~~~

Bugünkü dersim bitince ödevim için huzurevine gittim. İçeri girip Hare SÖNMEZ'in odasını sordum. Üçüncü katta soldan ikinci kapı olduğunu söyledi. Asansöre binmek yerine merdivenlerden çıktım. Asansöre binmek üşengeçlikmiş gibi geliyordu ve hiç binmemiştim de.

Üçüncü kata gelip odayı buldum ve kapıyı tıklatıp içeri girdim. Karşıma yatağının karşısına, tam pencerenin dibine yerleştirilmiş koltukta oturan yaşlı ama dinç gözüken bir hanımefendi çıktı.

TWİNSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin