~4~

23 2 0
                                    


Sabah gözlerimi Elis'in üzerimde zıplamasıyla açtım. Ne olduğunu anlamış değilim.

Elis:" Abla hadi uyan çok önemli bir işimiz var." dedi tepemde yüksek sesle.

-" Ne işi bu? Hem saat kaç?" dedim. Telefondan saate bakıp

E:" 5'i 12 geçiyor."

-" Bu saatte ne işimiz olabilir ?"

E:" Abla sen aynadan kendine hiç bakmıyor musun?"

-" Konumuzla bunun ne alakası var?"

E:" Eğer baksaydın göbeğinin çıktığını anlardın ablacım."

-" Ne göbeği?" diyerek üzerimdeki Elis'i yatakta yana ittirdim ve kalktım. Aynanın karşısına geçip baktım. Göbeğim çıkmış olamaz. Bunun imkansız olduğunu biliyorum. Tamam neredeyse 1 aydır ne spor ne de yürüyüş yapmıyordum, gücümü kullandığımda yoktu çünkü gerek görmedim ama kilo alamazdım . Buna rağmen aynadaki yansımamda hafif şiş bir göbek görüyordum. Elis yataktan kalkıp yanıma geldi ve tişörtünü kaldırıp benim kadar hatta belki biraz daha şiş olan göbeğine baktı ve sert bir nefes verip

E:" Abla hadi yürüyüşe hatta koşuya gidelim. Kendimi böyle görmeyi istemiyorum daha fazla."

-" Tamam çık üstümü değiştirip geliyorum."

Elis çıkar çıkmaz hemen dolaptan eşofman, sporcu atleti ve sıfır kol tişört alıp üstümü değiştirdim. Dolabımdaki gizli bölmeden kitabı çıkarıp böyle bir şey olup olamayacağına baktım. Eğer uzun bir süre gücümü hiç kullanmazsam olabilirmiş. Sanırım yine akşam koşularına çıkacaktım ama bunu Elis'e belli etmeden yapmam gerekiyordu. Bu yüzden gece o uyuduğunda ya da sabah erken bir saatte evden çıkmalıydım. Odadan çıkıp aşağı indim. Elis beni bekliyordu. Hemen yanına gittim.

-" Hadi çıkalım."

Evden çıktığımızda Elis bana dönerek

E:" Abla nereye gideceğiz? Geçen geldiğimde gittiğimiz yere gitmeyelim. Biliyorsun olayları." dediğinde gülmeden edemedim. Bu sefer bacağıma çok şiddetli bir kramp girince unuttuğum için kendime kızdım ve gülmeyi kestim.

Geçen geldiğinde ben her sabah zaten yürüyüşe gidiyordum o da benimle geliyordu. Bir gün yine yürüyüşe gittik. Geri dönüş yolunda akşamdan kalma biri bize doğru yalpalayarak geldi. Elis'e bakıp

+" Selam güzelim." demişti. Elis takmadan yürümeye devam edeceği sırada kolunu tutup gitmesini engelledi. Adam

+" Nereye böyle ne acelen var?" dediğinde Elis de kolunu çekmeye çalışarak

E:" Bırak beni alkolik pislik." dedi. Adam bırakmadan konuşmaya devam etti.

+" Senin gibi güzel bir kızın erkek arkadaşı mutlaka vardır." dedi ama neden dediğini anlamamıştık.

E:" Sanane bundan varsa var yoksa yok, sanane."

+" Yoksa da illaki arkadaşı vardır." Adam ısrarla soruyordu. Elis de hem merak hem de sinir barındıran bir ses tonuyla

E:" Niye soruyorsun?" dedi.

+" Bana ayarlar mısın? Dün sevgilimden ayrıldım. Sonrada kendimi içkiye vurdum. Hadi bana yakışıklı arkadaşlarından birini ayarla." dediğinde bayağı şaşırmıştık.

E:" Deli midir nedir? Bak bizi rahat bırakmazsan polisi arayacağım." dedi ama adamın peşimizi bırakacağı yoktu.

+" Yakışıklı bir polisse neden olmasın. Hadi hemen ara." dedi heyecanla. Elis hem korkmaya hem de daha çok sinirlenmeye başlamıştı. Adamın elini tutup Elis'in kolundan çekip adamın karşısına geçtim. Gücüm yüzünden kolunu kırmak üzereydim neredeyse. Elini çekmeye çalışınca kendime gelip kolunu bıraktım. Gözlerimi kapatıp tekrar eski haline dönmelerini bekledim. O sırada Elis

TWİNSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin