Osman Pamukoğlu:
Savaş sanatını bilmek ve doğru uygulamak, devlet ve ulus olarak sahip olduğu topraklarda kalabilmenin başka bir yolu olmadığı içindir. 5000 yıllık yazılı tarihi olan insanoğlu bu süre içerisinde sadece 236 yıl vuruşmadan, çarpışmadan, savaşmadan durmayı becerebilmiş. Savaşlar da tıpkı tabii afetler, seller, depremler, salgın hastalıklar gibi binlerce yıldan beri sürüp gitmektedir. Savaşların temel sebebi, insanların açgözlülüğü ve ikiyüzlülüğüdür. İnsan doğası kutup yıldızı, demir kazık gibi hep aynı yerde durmakta, çağlar içinde yaşayan yaşam tarzı ve alışkanlıkları farklılıklar gösterse bile temel iç güdüleri milim yerinden oynamamıştır.
Birey, halk, toplum ve millet olarak beslenmek ve barınmak amacıyla kazanç elde etme tutkusu, taş, bakır ve demirden kesici, dürtücü aletlerden başlayarak roket, füze ve savaş uçaklarına kadar uzanan, öldüren, kitlesel yok eden silahlara başvurması güvenlik sağlamakla açıklansa da gene altında, elindekileri başkalarına kaptırmama ile başkalarına ait olanı ele geçirme hırsından ve iç güdüsünden kaynaklanmaktadır. ister kazanç, ister güvenlik, ister şeref duygusu olsun veya birkaçı birden; işin sonu savaşa, şiddetli bir mücadeleye çıkar. Dünya siyasi bir savaş tarihi ortada apaçık dururken, bu tarihlere sebep olan insan doğası da hiç değişmezken, 'barış', savaşlar arasında verilen molaya denir. Barış, sonsuz bir rüyadır ve rüya, uykuda olanlara aittir.
Savaş sanatı ve hazine kuvvetli olmadan uzun süre hiçbir millet ve devlet, bırakın başkalarının kaynaklarına niyetlenmeyi, kendi kaynaklarını ve siyasi egemenliğini de koruyamayıp, dağılıp gideceklerdir. Bu, dün böyleydi, bugün böyle, yarın da böyle olacaktır. Savaş evrensel bir olaydır. Buzul çağının sona ermesinden beri her zaman her yerde yaşanmaktadır. Savaş tabii bir haldir, zaman zaman da anarşi ve başıbozuklukların panzehiri olarak ortaya çıkar.
Savaş sanatı, ulusun kuvvetini göstermesidir, ortaya konulan iradeyi yerine getirmeye zorlayan büyük bir şiddet hareketidir. Savaşanların ahlakla ve ahlaksızlıkla hiçbir ilgisi yoktur. Bu değer savaşanlarla ilgili değil, savaşa sebep olanlarla ilgilidir. Savaşların demode olduğunu söyleyecek kadar saf yaratılışlı olanlar ise , ne tarihten ne de insan doğasından, hatta hayatta kaldığı süre içerinde bile, dünyada olup bitene kör ve sağır olanlardır. Siz savaşla ilgilenmeyebilirsiniz, savaş sizinle ilgilenir.
SUN TZU;
Savaş sanatı, beş koşulun tam olmasına ihtiyaç duyar. Bunlar; Halkın savaşa olan inancı, hava, arazi, general, yöntem ve disiplindir.
Halkın savaşa olan inancı; savaş kararı olan siyasi iradeye kayıtsız şartsız rıza göstermesini sağlar, böylece karşılarına çıkacak tehlike karşısında yılmadan, yaşamlarını hiçe sayarak siyasi kararın izninden gideceklerdir.
Hava; gece ve gündüzün, soğuk ve sıcağını zaman ve mevsimlerin etkileridir.
Arazi; mesafeleri, tehlike ve güvenliği, savaşa olan etkilerini, ölüm ve yaşam şansını belirler.
General; bilgelik, dürüstlük, insancıllık, cesaret ve otoriteyi temsil eder.
Yöntem ve disiplin; örgütlenme, emir-komuta ve lojistik demektir. beş ilkeyi bilen kazanacaktır, bilmeyen ise yenilecektir.
Savaşa başlayıp devam ederken; para yetmez, havalar kötüleşir, mevsimler değişir, dost ve müttefik yakınlığı biter, insan doğası bu mücadelenin gerektirdiği güçlüklere isyan eder ve insandaki altı temel duygu olan mutluluk, üzüntü, öfke, korku, şaşkınlık ve tiksinme, aynı anda yaşanır. Bunların aynı anda yaşandığı tek yer savaş alanıdır. Dayanılması ve ruhen çöküş yaşanmaması çok zordur. Bütün bunların üstesinden gelebilecek olan, savaş önderi generalin kişiliği ve yüksek disiplin gücüdür.