3

1K 156 641
                                    

Beş dakika olmuştu ve hala salıncaktaki kişilere bakıyorlardı. Normal bir zamanda Hinata içindeki salıncak canavarını ortaya çıkarırdı ama şu an çok üzgün hissediyordu.

Hala Kageyama'nın elini tutuyordu. Kageyama belki de onuncu kez ellerine baktı ve gülümsedi. Halinden gayet memnundu.

Hinata içten içe sütçü çocuğa kızıyordu. Neden salıncaklarını geri almak için hamle yapmıyordu? Oysa salıncak için birazcık uğraşsa Hinata'nın gözünde çok havalı görünürdü.

Ufak bir burun çekme sesi gelince Kageyama hemen küçük portakalına doğru baktı. Gözlerinden yaşlar geliyordu ve dudaklarını ısırıyordu. Bu salıncak gerçekten o kadar önemli miydi yani? Sadece bir salıncaktı... Hinata bir kez daha burnunu çekti.

Daha fazla dayanamadı ve Hinata'yı omuzlarından tutup kendine çevirdi. Hinata ani bir şekilde döndürülünce tökezledi, kafasını Kageyama'nın göğsüne çarptı. Doğrulmak için hamle yaptı ama Kageyama buna engel oldu. Kollarını turuncu saçlı çocuğun kafasına sarıp iyice kendine bastırdı.

Başkalarının ağladığını gördüğü zamanlar onun da gözleri doluyordu. Bu kişi küçük portakalı olunca daha fazla etkilendi. Kendini tutamadı ve gözlerinden bir iki damla yaş düştü.

Gerçekten şu an bir salıncak için mi ağlıyordu? Ne zamandan beri bu kadar salaktı? Kollarının altındaki çocuk neden portakal gibi kokuyordu? Hayır, hayır! Yine saçma düşüncelere dalmıştı...

Aslında bu salıncak onun için çok önemli değildi. Başkalarının binmesini çok dert etmiyordu ama Hinata ile salıncak kavgası sayesinde tanışmıştı. Yani şu an küçük portakalı için ağlıyordu...

Ona sarılmak hoşuna gitmişti ama turuncu saçlı çocuğun daha fazla ağlamasına dayanamazdı.

Kageyama, kollarını zorlukla çocuktan ayırdı ve hızlıca gözlerini sildi. Hinata'yı kendinden uzaklaştırıp onun da gözyaşlarını sildi. Kızarmış gözleri ve burnu ile çok tatlı duruyordu. Ama ağlamaması gerekiyordu!

"Ağlayınca çok çirkin oluyorsun. Bir daha ağlama." Yüzüne bakmamıştı.

Eğer yüzüne bakarsa yalan söylediği anlaşılır diye çok korkuyordu...

Hinata bir şey söylemek için ağzını açtı ama Kenma'nın sesini duyunca sustu ve anlık bir utançla Kageyama'dan uzaklaştı. Kageyama, içten içe Kenma'ya sinirlense de hiçbir şey söyleyemedi...

"Kuroo?"

Kenma şaşırmıştı çünkü Tokyo'dan arkadaşını burada görmeyi beklemiyordu. Miyagi'de ne işi vardı ve neden bu parktaydı? O kadar park varken neden bu parktaydı demek daha doğru olurdu.

Kenma, Shoyo'ya baktı ve kızarmış gözlerini görünce sinirle Kageyama'ya döndü. Biricik arkadaşını ağlatmış olmalıydı. Pis salıncak hırsızı diye geçirdi içinden.

"Shoyo iyi mis-"

Kuroo'nun cırtlak sesi araya girdi.

"Kenma!"

Kuroo, Kenma'ya doğru koştu ve onu kollarının altına aldı. Aralarında bir yaş olmasına rağmen Kuroo uzun bir çocuktu. Kenma biraz afalladı ama Kuroo'yu görmenin heyecanı ile gülümsedi.

"Hey hey hey Kuroo-kun hey! Beni salıncakta sallamalısın! Nereye gidiyorsun?"

Kuroo'nun peşinden gelen çocuk söylenmeye devam ediyordu. Kenma karşısındaki siyah beyaz saçlı çocuğa baktı. Kuroo'nun ondan bahsettiğini hatırlıyordu.

Sürekli hey hey hey diyor ve gereğinden fazla enerjik!

Bokuto' da aralarına katılınca salıncak tamamen boşaldı. Kenma çaktırmadan Shoyo'ya ve Kageyama'ya baktı. Eliyle gidin anlamında bir hareket yaptı ve Kuroo'nun kollarının altından çıktı.
Üçlü kendi aralarında bir konuşmaya dalınca Shoyo, adeta uçarak salıncağına doğru gitti.

salıncak hırsızı, kagehinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin