5

781 144 460
                                    

"Shoyo, arkadan gelmelisin. Şu adamları görmüyor musun? Bizi korumalısın."

Kenma gayet sakin bir şekilde Shoyo'ya taktik vermeye çalışıyordu. Shoyo ise yarım alçılı bileğini Kageyama'nın bacağına uzatmış oyun oynuyordu. Kageyama, Shoyo'nun bileğine baktı ve hafifçe ofladı. Eğer daha hızlı olsaydı portakalını tutabilirdi ve şu an beraber salıncağa biniyor olabilirlerdi... Shoyo'nun bileği ne zaman tamamen iyileşecekti? Artık iyileşmesi gerekiyordu! Çünkü Kageyama onunla parkta olmayı şimdiden özlemişti...

Sıkıntıyla ofladı. Süt içmek istiyordu ama diğerlerinin oyununu bozmak istemiyordu. İki konsol olduğu için en fazla ganimeti toplayan kişi Kageyama ile oynayacaktı ve Kageyama bunu beklerken gerçekten çok sıkılmıştı. Kazanan kişinin kim olacağı gayet belliydi ama küçük portakalı kaybetmemek için direniyordu. Çünkü Kageyama ile oynayan kişinin kendisi olmasını istiyordu. Kageyama en sonunda dayanamadı ve dikkatlerini dağıtmamak için alçak bir sesle sordu.

"Süt içelim mi?"

Shoyo, kendini o kadar oyuna kaptırmıştı ki Kageyama'yı duymadı bile. Kageyama arkasına yaslandı ve kafasını duvara dayayıp Shoyo'yu izlemeye başladı.

Gerçekten çok minyon biriydi. Turuncu saçları dalgalıydı ve alnına döküldüğünden yüzünü daha da küçük gösteriyordu. Zayıftı, ve yaşıtlarına göre küçük bir vücudu vardı. Onunla tanışmasaydı yaşıt olduklarını düşünmezdi. Sahi nasıl tanışmışlardı? Her şey o salıncak sayesinde olmuştu. O salıncak Shoyo için neden bu kadar önemliydi? Bunu sormayı çok istiyordu. Tekrar bileğine baktı ve kötü bakışlar atarak içinden geçirdi. İyileş artık!

Acaba öpse iyileşir miydi? Ya da acısı azalır mıydı? Abisi ne zaman düşse acıyan yerlerini öperdi ve bu Kageyama için büyüleyici gelirdi. Resmen öperek acısını azaltıyordu! Shoyo'nun bileğini öpse garip olmaz mıydı? Bunu abisine sormak için beyninin bir köşesine not etti.

Küçük portakalı, oyunu kazanmak için canla başla savaşıyordu. Çok uzun sürmüştü ve Kageyama yorgun hissetmeye başlamıştı. Kafasını omzuna doğru yasladı ve uykuya daldı.

***

Kenma ve Shoyo, kendilerini o kadar kaptırmışlardı ki aradan yarım saat geçtiğini fark etmediler. Kenma'nın telefonu çalmaya başlayınca oyunu durdurdular ve Kenma konuşmak için odadan çıktı.

İşte o an Shoyo, Tobio'nun uyuduğunu fark etti. Ona Tobio demekten utanıyordu ama arkadaşının mutlu olduğunu düşündüğünden bu çok önemli olmuyordu. Her ne kadar Tobio ona portakal dese de...

Shoyo, uyuşan ayağını yavaşca Tobio'nun bacağından indirdi. Koltukta ona doğru kaydı ama fazla hareket etmemeye çalışıyordu. Kageyama uyansın istemezdi. Tam ona seslenecekken odaya Kenma girdi. Sessiz olmaya çalışarak Shoyo'nun yanına gitti ve fısıldayarak konuşmaya başladı.

"Shoyo, özür dilerim . Gitmem gerek, annem evde bekliyormuş."

Shoyo, asık suratlı arkadaşına baktı. Bir şey mi olmuştu? Neden suratı asıktı?

"Ken, bir şey mi oldu? Suratın asılmış gibi... İstersen bana anlatabilirsin! Gerçekten bak kimseye söylemem!"

Shoyo, arkadaşının asık suratını görünce o kadar korkmuştu ki her şeyi yapmaya hazırdı. Amuda bile kalkardı! Hatta amuda kalkıp su içmeye bile çalışırdı!

Kageyama biraz homurdandı ama uykusuna kaldığı yerden devam etti. Kenma uyuyan çocuğa baktı ve tekrar Shoyo'ya döndü.

"Bir şey olmadı." dedi gülümsemeye çalışarak. "Bir şey olsaydı söylerdim değil mi?" sesinin titremesine engel  olamamıştı. Shoyo, bunu anlamadı. Arkadaşına sımsıkı sarıldı. Kenma gözlerinin dolmasını engelleyemedi ve arkadaşına daha önce sarılnadığı kadar sıkı sarıldı. Bir anda arkadaşından ayrıldı ve hızla kapıya gitti.

salıncak hırsızı, kagehinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin