-İYİ OKUMALAR-
Bollll bolll yorum lütfennGenç kız, yanaklarına kadar anca gelen gözlerinin önünde duran küçük saçlarını yavaşça eliyle düzeltip, bakışlarını aynadan yavaşça çekti. Bugün onun için mükemmel bir gündü, öyle olmasını da istiyordu.
Yavaş adımlarla eteğini tutarak, odanın içinde yürürken yatağın üzerinde oturan arkadaşı da onu izliyordu. Kız etrafında sevinçle dönerken, dudaklarının arasından sevinç nidaları yükseliyordu.
''Jungkook, Tanrım şuna bak..Ne kadar güzel?''
''Üzgünüm ama, gelinlik güzel değil. Onu güzelleştiren sensin MinRae.'' kulaklarının duyduğu şeyle MinRae, yavaşça dönmeyi ve kendine bakmayı bırakıp Jungkook'a döndü. Ettiği iltifat çok güzeldi. ''Teşekkür ederim. Ama gelinlik de güzel yani, hakkına değer.''
Jungkook başını usulca sallarken, yüzünde ki tebessümü bir türlü silemiyordu. İçinde anlam veremediği aşırı bir mutluluk patlaması vardı ve bundan memnundu. Fakat, her dakika sırıtmaktan yanakları uyuşmuştu.
Ellerini hızla yanaklarına yerleştirip, aşağı yukarı ovalarken gözlerini yumdu. ''Dün akşamdan beri sırıtmak...Deli miyim ben ya? Yanaklarım ağrıdı.''
MinRae, Jungkook'un sevimliliğini izlerken birazdan eşi olacak Taehyung ve arkadaşı Jimin kendilerini yiyordu. On dakika önce gelmesi gerek kıyafeti hala gelememiş ve Taehyung'u deli etmişti.
''Jimin çıldıracağım şimdi! Nerede kaldı bu kıyafet? Duyan sanacak Marstan geliyor.'' Taehyung elleriyle kafasını sıkıştırırken, Jimin de etrafında dört dönerek elinde telefonda görevli kişiyi arıyordu.
Açılan telefonla anında bağırmaya başlayan Jimin yüzünden Taehyung, hazırlıksız yakalanarak yerinde sıçramıştı. ''Nerede kaldınız ha?! Düğün yakında başlayacak damatın kıyafeti hala ortalıklarda yok?!''
Jimin karşı tarafı dinlerken, sinirle telefonu kapatıp yatağın içine fırlattı. ''Başlarım böyle işe ama!'' Taehyung, tam kapıya gidip odadan çıkacağı zaman, kapı bir kaç defa ardı ardına çalmıştı.
Önünde çalan kapıyı hiç beklemeden, sinirli haliyle hızlıca açan Taehyung, kaşlarını kaldırarak karşısında havada duran kıyafete bakıyordu. Bakışları yavaşça kıyafeti süzerken, damatlığın arkasından çıkan kafa yüzünden bir anlığına korkmuştu.
''Baba, damatlığın.''
Taekwon, gülümseyerek zorla tuttuğu damatlığı Taehyung'a uzattığında Taehyung, gülümseyerek damatlığı hızla elinden alıp yere, dizlerinin üzerine indi.
''Seni çok seviyorum be. işte benim oğlum.'' Taehyung, Taekwon'un saçlarını karıştırıp anlından öptükten sonra hızla içeriye girerek üzerini değiştirmeye başlamıştı. Jimin, o sırada banyoya geçmiş saçlarını düzeltiyordu.
Minrae, son hazırlıklarını da yaptıktan sonra yavaşça odanın kapısına yönelirken Jungkook hızla kalkıp kolundan tutarak onu durdurmuştu. Onu Taehyung'a teslim etmesi gereken kişi kendisi değil Jimin olmalıydı.
''Burada bekle, ben Jimin'i çağırıp geleceğim. Seni Taehyung'a o götürecek.'' MinRae, gülümseyerek başını sallarken Jungkook çoktan odadan çıkıp gözden kaybolmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BabySitter / ктн ✔️
Fanfiction-Hiç düşündüğüm gibi olmadı!.. Böyle olmamalıydı! Lanet olsun! Gözlerimi açtığımda önüme düşen bedenle, bağırarak ağlamaya devam ettim. her şey benim yüzümden oluyordu. İlk yazdığım kurgulardan biri olduğu için yazım yanlışları ve anlatım bozuklukl...