"Ama ben dedim sana geç kalacağız diye." Sana sessizce omzuna oturduğu Yuta'ya bağırdığında pencereye uzanmaya çalıştı. "Yuta çıkamıyorum az daha yukarı!"
Yuta derin bir nefes alarak tüm gücü ile kızın bacaklarından tutup onu daha yükseğe eriştirmeye çalıştı. "Oldu mu?"
"Olmuyor!" Yuta onu yavaşça yere indirdirken belinden dikkatlice tuttu. "Yurdun etrafını gezelim mi belki girmek için kolay bir yer buluruz?" Yuta sorarcasına ona baktığında Sana etrafa bakarak kontrol etti. "Olur ama ya bekçiye yakalanırsak?"
"Onu o zaman düşünürüz." Kızın elini tutup çimenlere basarak seri hareketlerle ilerlerken Sana gelen sesle durdu. "Biri geliyor." Yuta sessizce bir küfür savurduktan sonra kızı tuttuğu gibi aydınlatmaların olmadığı karanlık bir köşeye kendisiyle beraber soktu.
"Yuta elimde bir şey geziniyor..." Sessice konuştuğunda Sana korkakça eline baktığında örümceği görmesi ile sesli bir çığlık atacaktı ki Yuta bunu fark edip elini onun ağzına koyarak susturdu.
Sana şuan örümceği unutmuş tüm dikkatini karşısındaki kırmızı saçlı çocuğa vermişti. Onun teklifini iyiki kabul etmişti,yaşamaya değer bir şeyi kalmıştı en azından. Yuta kafasını döndürüp ona baktığında burunlarının tokuşması ile nefesi kesildi. Şu aralarında duran eli olmasa onu öpebilirdi belki.
İkisinin gözleri asla birbirinden ayrılmazken Yuta yavaşça elini kalbinin üzerine getirerek kontrol etti. Normal hızı bu değildi.
İkisi bekçinin gittiğinin farkında bile değillerdi. Sana zorda olsa gözlerini kaçırdığında etrafa baktı,elini Yuta'nın eline koyduğunda Yuta transtan çıkıp yutkundu ve anında elini kızın dudaklarından çekti.
İkisi birbirinden uzaklaştığında Yuta utangaç bakışlarını ondan kaçırıp karşısındaki çam ağacına baktı. "B-bence şuradan girebilirsin?"
Sana konuyu dağıtmak için anında oraya baktığında hızlıca başını salladı. "Evet,evet. Neden giremeyeyim ki?"
İkisi bu sefer Sana'nın ulaşabileceği yükseklikte olan pencereye baktıklarında Yuta kollarını ona açtı. "Kucağıma gel." Sana cümlenin fesatlığı ile gözleri kocaman açılırken Yuta ise cümlenin yanlış anlaşılması ile utançla gözlerini yumdu.
Battıkça batıyordu.
"Yani,gel omzuma,çıkarayım,seni,dağlara..." Sana ona garip bakışlar atarken Yuta utançla ona baktı. "Kafiyeli diye şey ettim ben. Neyse kızım gelsene yakalanacağız şimdi."
Sana derin bir nefes aldıktan sonra arkasını dönüp Yuta'nın onu omzuna koymasını bekledi. "Off,kaç kilosun sen?" Onu omzuna yerleştirip düşmesin diye bacaklarından tutarken Sana hiç bozuntuya vermedi. "48."
"Zayıfmışsın da aslında." Sana topuğuyla karnına hafifçe vurduğunda Yuta havada duran kıza kaşlarını çattı. "Bir pencereden çıkamadın,benimle didişeceğine çıksana!"
"Deniyorum."
"Hey,siz hiçbir yere gitmeyin!" Sana boruya tutunduğunda ikisi onlara koşarak gelen bekçiyle gözleri kocaman oldu.
"Hassiktir ya!"
Ve Yuta sesli bir küfür savururken,Sana'yı öyle bir fırlattı ki kız pencereden dalış yaparak girdi ve Nakamoto Yuta topuklarını götüne vura vura kaçtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
diurnal ➳ sana + yuta ✓
Fanfiction❛Nakamoto Yuta dersleri düşük olan Minatozaki Sana'ya yardım eder.❜ @thelivarina| 2020 Nakamoto Yuta ✓ mini hikaye. ✗ angst bir kitap değildir. ✓ Tamamlandı.