7

721 47 22
                                    

Akşın'ın da aileye geri dönmesinin ardından güzelce yemek yenmiş ve herkes odalarına çekilmişti. Karaca'nın aklı ise Azer ile yapacakları anlaşmayı amcalarının kabul edip etmeyeceğiydi. Gerçi daha Azer'in bile haberi yoktu ya. Karaca merakına yenik düşüp amcalarına sormuştu. Vee.. İstediği cevabı almıştı. Amcaları anlaşmayı kabul etmişlerdi. Şimdi sıra Azerdeydi. Odasına çıkıp Azer'i aradı.

Azer: Alo. Karaca?

Karaca: Azer eğer işin yoksa biraz konuşabilir miyiz?

Azer:Olur konuşalım. Nerede?

Karaca: Fazla kalabalık olmayan sahil kenarı bi yer olabilir aslında

Azer:Tamam o zaman hazırlan seni almaya geliyorum

Karaca:Görüşürüz

Azer:Görüşürüz

Karaca hazırlanmıştı. Ama Azer'in yanına nasıl gideceğini bilmiyordu. Her zamanki gibi kilerden mi kaçmalıydı? Yoksa amcasına söylese izin verir miydi? İkisini de boşverip babaannesine arkadaşına çıktığını söyleyip arkaya doğru yürümüştü. Azer'in arabasını görüp hızlı adımlarla arabaya yaklaşıp binmişti.

Azer: Hoşgeldin Karaca.

Karaca:Hoşbuldum.

Azer: Neydi benimle konuşmak istediğin konu?

Karaca:Gideceğimiz yerde konuşsak.

Azer: O zaman hadi gidelim.

Kısa bir yolculuğun ardından denize kenarında sadece bir tane evin olduğu bir araziye gelmişlerdi.

Karaca: Burası?

Azer:Bizim. Arada kafa dinlemek için geliyorum. Kimse bilmez burayı. Sahil kenarı diyince üşürüz diye burası geldi aklıma. İçeride otururuz en azından.

Karaca: Hadi geçelim o zaman.

Azer: Sen al bu anahtarı geç ben arabayı park edip geliyorum.

Karaca aldığı anahtarla kapıyı açıp içeriyi incelemeye başlamıştı. Her taraf ahşaptı, sade bir evdi. Bir köşede 2 tane kanepe ortasında büyük bir sehpa üstünde bir kaç dergi. Başka bir köşede sahile doğru dönük tekli bir koltuk ve yanında sanırım hepsinin yılmaz güney kitapları olduğunu düşündüğüm küçük bir kitaplık vardı. Mutfak ile oturma odası birleşikti. Mutfak dolapları da evin her tarafında olduğu gibi ahşaptandı. Yukarı doğru giden bir merdiven vardı, tahminimce yukarıda kendi odası vardır diye düşündü.Karaca dalmış bir şekilde etrafa bakınırken içeriye elleri poşetle dolup taşmış Azer girdi.

Karaca: Bunlar ne böyle. Niye seslenmedin bana yardı etseydim. Hadi seslenmedin niye bir seferde getirmeye çalışıyosun..

Azer: Ya tamam getirdim işte.

Azer poşetleri mutfağa götürürken Karaca bir kaç tanesinin içinde ne olduğunu bakmıştı. Makarna, yoğurt, şarap gibi yiyecek ve içecekler vardı.

Azer: Buraya gelirken hem burda bulunsun hem de belki karnımız acıkır diye bir şeyler aldım.

Karaca:Ne gerek vardı ya ben fazla durmuycam zaten.

Azer: Bakıcaz.

Karaca: He?

Azer: Yok yok demedim bir şey. Karnın aç mı bir şeyler hazırlayalım mı?

Karaca: Yok aç değilim ama sen açsan hazırlayalım bir şeyler.

Azer: Yoo bende fazla değilim. O zaman bi kahve yapıyım sonra konuşuruz.

LULE ~ AzKarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin