Ne zaman 4 ya da 5 yaşlarında bir çocuk görsem okul hayatına başlayacağı için üzülürüm. Aranızda okulu, okul hayatını çok sevenleriniz elbette vardır fakat bu bölümü benim gibi okuldan gerçekten nefret eden canım yoldaşlarım için yazıyorum.
Öncelikle eğer şanssızsanız anaokuldan başlar okul hayatı. Ben de o şanssızlardandım. Anaokulundakilere bebe deyip sakın geçmeyin ne fenadır onlar bilmezsiniz. Mesela ben ilk dışlanmamı, arkamdan edilen ilk dedikoduları, kilolarımla ilgili olan lincimi orda yedim. Çocuklar gerçekten çok acımasız olabiliyor.Sonrasında gelen koca bir ilokul hayatı...😩. Gerçekten berbat. İlkokul var ya insanların gerçek yüzünü tanımaya başladığınız ilk yerdir. Ergenlik evresine geçişi orda yaşarsınız koca bir okulun ergenliğe geçiş aşamasının ne kadar berbat olabileceğini düşünebiliyor musunuz?
Veeee asıl bombanın patladığı yer lise... aaaah ahh ne destanlar yazılır o lise hayatına. Okulun ilk günü kapıdan içeri girersiniz ve karşınıza sadece sizin görebileceğiniz tımarhaneye hoşgeldin yazısı çıkar. Sınıftan adımınızı attığınız anda burnunuza gelen dedikodu kokuları...😝 sınıfta zaten inanılmaz gruplaşmalar olur. Her grup başka bir grubun dedikodusunu yapmakla beraber gruplar kendi içinde de 3. kişinin dedikodusunu yapar ve bu sonsuza kadar gider. Alabiliyorsunuz dimi ağır ergenlik kokusunu? Bir tarafta podyuma çıkmak için hazırlanan kızlar diğer tarafta pipi yarıştıran erkekler mutlaka vardır. Sadece işemek için tuvalete gitmek istersiniz ve tuvaletin ağzı sonuna kadar doludur. Kızlar aynanın karşısında çılgınlarcasına makyaj tazeler. Açık açık söyleyim lisedeki güzel arkadaşlarım, fondöten kullanan her kız mutlaka lisede kendi renginden 5 ton falan koyu renk kullandığı için aynanın önünde saatler bile harcasanız hiçbir işe yaramıyor. Üzgünüm ama lisedeki herkes o hataya düşüyor. En azından benim zamanımda öyleydi.
Ve hayattaki en büyük becerileri sex hayatlarıymışçasına bunu arka sırada anlatan erkekler... bakın sonra uyarmadı demeyin pişman olursunuz yapmayın böyle şeyler. O spor salonlarında üstü çıplak pozlar, nargileyle atılan 500 ayrı hikaye... ne diyebilirim ki? Kendinizle henüz barışamadığınız bu dönemde diğer insanların da dış görünüşünüzle ilgili üstünüze gelmesi kadar berbat bir durum yok. Onlara bir cevap vermek isterseniz o 🖕 olsun.
Tabi ki benim anaokulundan beri okumayı sevmememin nedeni sadece bu tür insanlar değil. Lise ortamı tamamen kurtlar sofrası orası ayrı da bir de bunun ders ve hoca boyutu var. Lisedeki gördüğüm her dersten itinayla nefret ettim. Daha doğrusu sorun dersler değil sorun ezber sistemi. Sadece ezber yaptırıyorlar. Sınavdan iki saniye sonra da unutuyorsunuz zaten. Yaptığım onca ödev ve projeyi ise kendi adıma sadece hocaların işkence yöntemi olarak görüyorum.
9. sınıfın olayı farklı 9. sınıf tam olarak sudan çıkmış balık gibi gerçeklerle yüzleştiğiniz ve ortama adapte olmaya çalıştığınız kısım.
12. sınıf ise sürüne sürüne okuduktan sonra ileriki yaşantınızı belirleyecek olan sınavla tanştığınız kısım. En leş ve en berbat kısım olduğu için ona ayrı bir bölüm yazacağım.Ve ittire kaktıra tamamladığınız 12 sene+anaokul ya da ek senenin sonunda tebrikler bir üniversite öğrencisisiniz. Ne güzel dimi o üniversite hayatı. Artık tamamen özgürsünüz, ailenizin yanında değilsiniz. Mis gibi her şey. Diye düşünüyorsanız çok da öyle düşünmeyin derim. Hayalleriniz yıkılabilir. Şehrinizi değiştirdiğiniz an ( tabi farklı bir şehirde okuyacaksanız) artık tek tabancasınız. Artık kalmadı eve gelim yemeğim hazır olsun kıyafetlerim temiz olsun devri. Hayatın ev işi yapma ya da yurtta belirli insanlarla aynı ortamda yaşayabilme kısmına hoşgeldiniz. Zor oluyor ama alışıyorsunuz korkmayın. Başka şehirde de yaşamaya alışıyorsunuz. Ama en hayallerimi yıkan kısım ooooh mis gibi entelektüel insanlarla tanışacağım diye girdiğim fakülte kapısında hâlâ ağır ergenliğin yaşandığını görmem oldu. Canciğer olduğunuz arkadaşınızın sırtınızdan bıçaklaması mı dersiniz, ağzınızdan dahi kaçırdığınız şeyin dedikodusunun yayılması mı dersiniz, yurt kavgaları mı dersiniz Alaaaaaaah. Parasızlık da bir yandan tabii. Ama ne kadar böyle desem de hayatınızın en güzel anlarını da orada yaşarsınız. Bunu da unutmayalım.
Vee geldik üniversitede ders sorunsalına. İlk vize sınavına girdiğinizde aslında ders konusunda liseden çok daha ciddi bir ortama düştüğünüzü anlıyorsunuz. Çünkü hocalar gerçekten bırakıyor arkadaşlar şaka değil ve en kötüsü döneminiz bile uzayabilir. Devamlılık zorunluluğu... karda kışta kıyamette gitmek zorunda olduğunuz o ders... ardı arkası kesilmeyen ödev ve sunumlar... o final haftasının stresi özellikle özlemde en tab noktasına geldiğiniz zaman dilimi final haftasına denk geliyor. Suratsız öğrenci işlerini ve cidden çekilmez hocaları da unutmayalım. Cidden bu saydıklarımın hepsinden nefret ediyorum. Aslında okul ortamına alışan ve arkadaşlarını da seven bir insanım ama gerçekten derslerden nefret ediyorum hem de hepsinden. Hayatım boyunca sevdiğim tek ders ilokuldaki resim dersiydi. Sonrası yok. Şunu unutmayın ki bu ülkede gerçek anlamda öğrenci dostu olan çok az hoca var onların da lütfen kıymetini bilelim.Öyle ya da böyle bir şekilde bu 20 yıla yakın öğrenim hayatınızı tamamlıyorsunuz. Yıkılmıyorsunuz ama ayakta da değilsiniz hesabı. Okul tam olarak yeteneklerinizi körelttiğiniz yerdir.
●●●
Bu söylediklerim tabi ki sadece benim fikirlerim. Siz farklı bir okul hayatı da yaşıyor olabilirsiniz. Eklemek istediğiniz bir yer ya da paylaşmak istediğiniz bir deneyiminiz varsa mutlaka yazın. Seviliyorsunuz❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİRTAKIM ŞEYLER
RandomSadece okunması için yazmadım. Yazmak benim terapim ve burası da terapi alanım. Kendimce takılıyorum işte😶