o gün, hava hiç olmadığı kadar güneşliydi.
dersten bitik halde gelmiştim. senin suratın asık, tadın kaçıktı. birazcık da çakırkeyiftin.
biraz neşelen diye çene çalmaya, boşboğazlık yapmaya başladım. hemen homurdanıp susturdun beni. sen öyle huysuzluk yapınca çok sinirlenmiştim. "her şeye de bir kulp buluyorsun. memnuniyetsizin tekisin!" demiştim.
ben öyle bozulunca, kafanı hafifçe sağına çevirip sustun. sen susunca, benim de sesim soluğum dindi.
"senden memnunum ama." dedin.
sonra bana baktın. öyle bir baktın ki, o an zaman dursa, öylece kalakalsak dedim içimden.
bütün vücuduma aynı anda öyle deli gücüyle kan pompalandığı görülmemiştir inanın Beyefendi.
o bakışı sımsıkı tutmak istedim. o bakışı avuçlarımın içinde sımsıkı tutmak, kendime saklamak istedim. ben o bakışlarda hep takılı kalmak istedim.
ben aslında seni değil, kendimi kaybettim.
belli etmedim. kalbimin boğazımda delice attığını, kulaklarım uğuldadığını, vücudumun adeta bir alev topuna dönüştüğünü, tek bir bakışla beni nasıl da yerle bir ettiğini sana belli etmedim. belki de etseydim, hiç izin vermeyecektin seni bırakmama.
şimdi bunları okusan ne yapardın? "sıkıldım senden." dediğimde kahrolmuştun, oysa ben sadece vazgeç diye seni de kendimi de kandırmıştım. biliyorum, paramparçasın.
şimdi bunları okusan diner mi kırıklığın?
şimdi dönsem sana, bana yine öyle bakar mısın?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Memnuniyetsiz'e Söyleyeceklerim
Romancebin kere denedim silemedim. biliyorum, yüz bin kere denesem yine silemeyeceğim. şimdi bu gurur eksikliğini, her silemediğimi yazarak taçlandırma vakti.