4.3

476 28 5
                                    

"Çalsana kızım kapıyı."

Babamın sabırsız sesini duyduğumda yerde olan gözlerimi kaldırıp aileme baktım. Arkamdalardı ve bu yüzden kapıyı benim çalmam en mantıklısıydı. kapıyı çaldıktan sonra hemen kapı açıldı. Bizi bekledikleri aşikardı. Kapıyı açan Poyraz'ın valide sultanıydı. Bizi güler yüzle karşılayıp içeri buyur etti.

İçeri girdiğimde gözlerim onu aradı ve buldu da. Salonda oturmuş babasıyla ciddi ciddi birşeyler konuşuyordu. Sanki bir şeyi kanıtlamaya çalışıyordu. Onların bu neşeli (!) sohbetlerini bölen Poyraz'ın valide sultanı oldu. 

"Misafirleri karşılayalım hadi."

İkisi birlikte birbirlerine bakmayı kesip ayağa kalktılar ve bize döndüler. Gözü gözlerime değdiğinde biraz bakışmışız sanırım annemin dürtmesiyle selam verip içeriye girdim.

---

Yemek masasında onlar iş konuşurken biz de yine ve yine bakışıp sonra da utanıp bakışlarımızı kaçırmakla meşguldük. Şansımıza mı denk geldi bilmiyorum ama tam karşıma oturdu masada.

Babam birden sustu ve bana dönerek tekrer konuşmaya başladı.

"Sami, Balım'ın pek anlayamadığı konular varmış. Ben de düşündüm ki, Poyraz oğlum madem derslerinde iyi, Balım'a bir iki konu anlatsa fena olmaz sanki. Ne dersin?"

"Tabii tabii. Faydası olacaksa neden olmasın? Poyraz oğlum sen ne dersin?"

Herkesin gözü Poyraz'daydı ve ne diyeceğini merakla bekliyordu. Onun şaşırdığı belliydi. Sonra dudağı hafif yana kıvrıldı ama kendini durdurdu. Sen yok musun sen? Babasına bakıp gayet samimi şekilde gülümsedi.

"Yardımcı olmayı tabii ki isterim. Teklifinizi de seve seve kabul ederim."

Kafasını bana döndürüp tekrar konuştu. "Hatta yemekten sonra bir program hazırlayalım, ne dersin Balım? Senin için de sakıncası yoksa hemen başlayabiliriz çalışmaya. Sonuçta dönem başından beri birsürü konu işledik ve hem yeni işlediğimiz konuları hem de eskileri tekrar ederken bol zaman ihtiyacımız olur."

Bu sefer gerçekten ona sen yok musun sen? Bakışı attım ama tabi gizliden. Sonra aklıma ne geldi? Annem kesin bize öyyyyyyleee bakıyordu. Gözüm anneme kaydığında sinsi gülümsemesiyle karşılaştım. Nere düşmüştüm böyle? ÇOK UTANIYORUM!

"Bence de çok mantıklı olur. Poyrazcığım Balım'a çok yardımcı olacağından eminim."

Anne! Ah bu kadın..

Yemek bittikten sonra muhabbet etmek için oturduk biraz. Yine annemin sesiyle herkes ona döndü.

"Müsait bir yerde siz de planınızı yapın. Buralarda ses var çok adapte olamazsınız, Poyrazcığım senin odanda yapabilirsiniz. Yani çalışma odanda."

Bu benim annem mi gerçekten?

Neyse işte biz onayladık ve ağır hareketlerle yerimizden kalkıp yukarı kata çıktık.

Odası olduğunu tahmin ettiğim bir kapının kolunu kavradı ve açtı. İçeri girdiğimizde adeta büyülendim. Odası çok güzeldi. Poyraz gibi birinin odasını açıkçası koyu ve tek renk düz bir oda beklemiştim. Fakat odası cıvıl cıvıldı. Yani Poyraz gibi birinin odası ne kadar cıvıl cıvıl olabilirse...

Lacivert beyaz karışımı büyük karelerden oluşan yatak örtüsü, yine aynı renk tonlarda bir ressamın elinden çıkmış gibi gönül dinlendiren ama baktığımda beynimde hiçbir anlam ifade etmeyen sadece fırça darbeleriyle oluşan bir tablo edasıyla halısı yerden bize hoşgeldin diyordu.

Odanın bir duvarı tamamen kıyafetlerle doluydu. Bir yerde takım elbiseleri bir yerde ceketleri bir yerde gömlekleri... Her şey çok düzenliydi. Belirli bir dolabı yoktu, odasını dolabı olarak kullanıyordu.

Kıyafetlerinin karşısında kravat, saat, kol düğmesi gibi takıları için çekmeceli dolabı vardı.Yatağının kenarlarında komodinleri vardı. Ve diğer duvarında da kitaplık vardı. Upuzun tahtalardan oluşan halatlı asmalı dolaptı. Her tahta aynı şekilde düenlenmişti.

Ortaya kitaplar dizilmiş, iki kenarına da ödülleri ya da süsleri vardı

Kitaplığın soluna döndüğümde yine bir kapı vardı. Orasının çalışma odası olduğunu düşündüm, çünkü odasında ders masası yoktu. Oraya gideceğmizi düşünerek hızlı adımlarla oraya yöneldim. Kapıyı açtığımda yüzümün kızarması bir oldu.

.

Bal'ım [TAMAMLANDI] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin