⳹↝𝕲𝖎𝖗𝖎𝖘̧↜⳼

87 25 48
                                    

  
   Alarma ihtiyaç duymadan kalkmıştım. Saat henüz 07.00'ydi. Başım çatlıyordu. Dün çok geç yatmamın ve sabah erkenden kalkmamın bedeliydi.

   Hemen üstümü değiştirdim. Bir kot pantolon ve düz siyah bir tişört giydim. Siyah bir spor ayakkabı giyip, çantamı aldım ve evden çıktım. Kahvaltı yapmıyordum. Daha doğrusu iştahım olmuyordu.

  Ups! Ben size kendimi tanıtmadım. Ben Pera. Pera Aysal... 18 yaşındayım. Lise sona gidiyorum. Mavi gözlerim ve sarı renk, uzun saçlarım var. Boyum 1.67. Çok kısa değilim, fakat erkekler benimle yine de dalga geçiyor. Bu yüzden erkeklerden nefret ediyorum. Hiç bir erkekle konuşmuyor, selamlaşmıyor, göz göze dahi gelmemeye çalışıyorum. Oysa diğer kızlar, benim tam tersim. Bu yüzden asosyal biriyim. Hiç arkadaşım yok. Olmasın da zaten. Tek tabanca gezmek gayet hoş. Ama kötü yanları da var. Mesela alay konusu oluyorum. Dedikodumu yapıyorlar. Yine de kulak ardı ediyorum.

  Evimde tek yaşıyorum. Babam, holdingi yüzünden yurt dışında yaşıyor. Annem, geçen sene olan trafik kazasında öldü. Tek çocuğum. Bu yüzden holdingin tek varisiyim. Akrabalarım bile yok. Daha doğrusu ben tanımıyorum. Annem ve babam kaçarak evlenmişler. Bu yüzden de aileleri, onları bir daha kabul etmemiş.

  Okulun bahçesine girdiğimde herkes kendi halindeydi. Beni gören bazı kız grupları hakkımda konuşmaya başladı. Onlara aldırış etmeden okul binasının içine girdim. Sınıfım dördüncü kattaydı. Hemen merdivenlere yönelip dördüncü kata çıkmaya başladım.

  Sınıfa girdiğimde beş öğrenci vardı. Onları es geçip, en arkadaki sırama oturdum. Cam kenarında oturuyor olmam harikaydı. Buradan dışarıyı izliyor, kavga edenlerle dalga geçiyor, ne kadar zavallı olduklarını izliyordum. Bu okulda gerçek arkadaşlık yoktu. Her şey sahteydi. Dostluklar, aşklar, hatta düşmanlıklar bile sahteydi. Bu yüzden kendimi oldukça şanslı hissediyordum. Asosyal biri olmak zordur. İnsanı yıpratır. Fakat iyi yanları da vardır.

■■■

  İlk ders bitmişti. Keşke bitmeseydi. Çünkü bu sınıftakiler, ilk dersden sonra bana musallat olurlar. Sadece bu sınıftakiler değil, bütün lise son öğrencileri bana musallat olur.

   "Hey, ezik!" dedi Doruk. Ona aldırış etmeden camdan bakmaya devam ettim. "Sana sesleniyorum, duymuyor musun?(!)" Diye bağırdı. Ondan korkmuyordum. İstediği kadar bağırsın. Umrumda değil. "Anlaşılan sende sağırlıkta başladı." Deyip kahkaha attı. Sınıftakiler de ona eşlik etti. "Sana bir sorum var, ezik!" dedi Bora. "Benim bir adım var, Bora!" dedim. Hâlâ camdan dışarıya bakıyordum. Bora, gülerek "Hadi ya, ne senin adın?" Dedi alayla. "Olmayan beyninin algılayabileceğini sanmıyorum." Dedim. Tam bir şey diyecekti ki sınıftan çıktım. Bahçeye inip hava alacaktım. Bugün hiç okulda kalmak istemiyordum. Acaba kaçsam mı? diye geçirdim içimden. Bu fikir hoşuma gitmişti. Kaçacaktım.

  Hemen sınıfa çıktım. Sınıfta kimse yoktu. Anlaşılan kantine inmişlerdi. Çantamı aldım ve okulun arka bahçesine gittim. Arka bahçede kimse olmazdı.

  Tahmin ettiğim gibi arka bahçede kimse yoktu. Hemen duvara tırmandım. Duvar yaklaşık iki metreydi. Bu beni biraz zorluyordu. Yine de çıkmayı başarmıştım. Hemen duvarın öteki kısmına atladım. Bir kaçma operasyonunu daha atlatmıştım. Hemen koşarak oradan uzaklaştım.

■■■

   Eve varmış, pijamalarımı giymiş, televizyondan açtığım çizgi filmi izliyordum. Tam çizgi filmin ortalarına gelmiştim ki bir anda çizgi film yok oldu. Onun yerine bir haber çıktı. Haberde bir virüsten bahsediliyordu.
(Corona değil) Virüs bir deney sonrasında çıkmış ve bir kaç kişiye bulaşmıştı. Ne tesadüftür ki, bu virüs sadece kadınlara bulaşıyormuş. Henüz ölümcül olup olunmadığı bilinmiyormuş.

   Haber bittiğinde telefonum çalmaya başladı. Arayan babamdı... "Alo, baba?" Dedim. "Tatlım, okulda değilmişsin?" Dedi. "Evet baba." Diyerek karşılık verdim. Babam "O zaman haberleri gördün, değil mi?" Diye sordu. Virüsten bahsediyordu. "Maalesef gördüm." Dedim. Babam "Tatlım, sakın evden çıkma. Eğitimine kısa bir ara vermek zorundasın. Virüs bittiğinde devam edersin." Dediğinde havalara uçtum. "Yaşasın! Seni seviyorum baba." Dedim. Babam gülerek "Her neyse şimdi kapatmalıyım. Toplantım var. Hoşçakal bir tanem." Dedi ve telefonu kapadı. Hemen koltuğa çıkıp sevinç dansı yapmaya başladım. "Okula gitmeyeceğim. Yaşasın!" Diye bağırınıyordum. Virüs için üzülmeyecektim çünkü ölümcül olup olunmadığı henüz bilinmiyordu.

   Dansım bittiğinde acıktığımı fark ettim. Hemen mutfağa gidip dolapları karıştırmaya başladım. Aşçı izinliydi. Bu yüzden yiyecek bir şeyler yoktu. Anlaşılan iş başa düşmüştü. Umarım kendimi zehirlemem...

   Kendime salçalı makarna yapmıştım. Az daha makarna yerine kendimi haşlıyordum. Allah'tan tencere büyüktü. Yoksa 'haşlanmış Pera' olacaktım. Gelçi o zaman da okula gitmeme sürem uzardı. Keşke kendimi haşlasaydım. Neyse...

    Bir tabak almak için en üsteki tabakların olduğu dolabı açmaya çalıştım. Ama başarılı olamadım. Bende bir sandalye alıp ona çıktım. Hele şükür tabağı almayı başarmıştım. Sandalyeden inip onu yerine bıraktım. Tabağı alıp, tencerede ki makarnayı içine koydum. Dolaptan yoğurt çıkardım. Yiyeceklerimi tepsiye koydum ve oturma odasına gittim. Çizgi film kanalı hâlâ açıktı. Bende değiştirme gereksinimi duymadım. Çizgi film izleyip makarnamı yemeye başladım.

    Yemek yeme işim bittiğinde tepsiyi alıp mutfağa geri gittim. Bulaşıkları makineye dizdim.  Çalışanımın da bir akrabasının cenazesi vardı. Bu yüzden hiç bir personel evde yoktu. Mutfakta işim bitince çizgi film izlemek için oturma odasına geri gittim.

  Bir kaç saat çizgi film izledim. Ardından iki saat kitap okudum. Birazcık telefonla oynadım. Çok uykum gelmişti. Saate baktığımda 23.48 olduğunu gördüm. Korkunun varisini kucağıma aldım. O kim mi? Kedim Gölge. Anlayacağınız üzere kendisi erkek.

   Gölge ile beraber odama çıktık. Gölgenin yatağı benim odamdaydı. Onu yatağına yatırdım ve başını okşadım. Gölge'nin başını geceleri okşamazsam uyumazdı. Gölge'yi uyuttuktan sonra yatağıma geçtim. Artık uyuyabilirdim...

Merhabalar...

Giriş olduğu için sıkıcıydı. Ama ilerleyen bölümlerde kitabı seveneceğinizi düşünüyorum.

Umarım beğenmişsinizdir.

Her neyse. Vote ve yorum bırakmayı unutmayın canlar:)

Bir daha ki bölüme kadar; sağlıklı, mutlu ve tatlı kalın.

Hoşçakalın♡

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 24, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

𝙎𝙊𝙉 𝙆𝙄𝙕Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin