Yorum yapmayı ve vote atmayı unutmayın.❤
İyi okumalar.❤
Kol ve Freya salonda birbirlerine şaşkın bir şekilde bakıyordu. Klaus, ciddi bir şekilde "O kızı tanıyor musunuz?" Dedi. Kol, alayla Klaus'a bakarak "Sen beni hançerlemeden önce seni uyutması için altın bir hançer yaptırmıştım ya onu o yaptı." Dedi.
Klaus, kaşlarını havaya kaldırarak "Şu yok ettiğim hançer mi?" Dedi. Kol, başıyla Klaus'u onayladığın da odaya kucağında bebek Hope ve ikizi Adrean'ı tutan Hayley girdi.
Hayley, ciddi bir şekilde Freya'ya bakarak "Sen nerden tanıyorsun o kızı Freya?" Dedi. Freya, ciddi bir şekilde salonda ona merakla bakan ailesine bakarak "Sekiz yüz yıl önce onunla bir cadı meclisinde karşılaştık." Dedi.
Elijah, kaşlarını çatarak "Onu tanıyorsun o zaman." Dedi. Kol, ciddi bir şekilde "Onun hakkında sadece güçlü bir cadı olduğu dışında bir şey bilmiyor!" Dedi. Davina, "Nasıl?" Dedi.
Kol, gözlerini devirip "Çok güçlü bir cadı. Onun hakkında tek bunu biliyorum. Herkes tek bunu biliyor. Bazıları ne kadar güçlü olduğunu bilir ama onun adını bile bilmez." Dedi.
Rebekah, Freya'ya bakarak "Love, denen kız Dahlia'yı yok edebilir mi?" Dedi. Freya, başıyla Rebekah'yı onaylayıp "Yapabilir." Dedi. Klaus ve Elijah ayağa kalktıkların da Kol, alayla "Boşuna onu bulmaya falan çalışmayın. O narsist manyak asla gelmez!" Dedi.
Klaus, ciddi bir şekilde "Ben getirtirim!" Dedi. Freya, boynunda ki kolyesine dokunarak "Onu buraya getirmenin tek yolu var." Dedi. Elijah, ciddi bir şekilde "O yol ne Freya?" Dedi.
Freya, derin bir nefes alıp "O kendi çıkarı olmadan asla buraya gelmez. Siz eğer onu zorlarsanız sonu sizin içi kötü biter. Bu yüzden onu buraya anlaşma yapmak için çağıracağım." Dedi.
Love
İnsanlar bu sonsuz enerjiyi ve neşeyi nerden buluyorlar? Bunların hiç pili bitmiyor mu? Her neyse.
Los Angeles'a içinde çok güçlü bir taşı bulmayı geldim. O taşı bulup içinde ki bütün güçü alacağım. Lucifer, taşın nerde olduğunu biliyor. Bu yüzden onun yanına geldim.
Ne kadar çok güç kazanırsam içimde ki bu boşluk hissi bir kaç dakikalığına gidiyor. Bu bir kaç dakikayı hiçbir şeye değişmem. Kendimi gücüme güç kattığım zaman sanki mutlu hissediyorum. Sanki içimde ki acı bir kaç dakikalığına yok oluyor.
Önümde ki fincanın içinde ki kahveden bir yudum aldım. Bu gün her zaman ki gibi siyah giyinmiştim. Lucifer ve Maze kafeye bağıra bağıra konuşarak girdiklerinde gözlerimi devirdim.
(Love'in üzerindekiler)
Arkalarından bıkkın bir şekilde içeriye giren gözlüklü psikoloğa benzeyen sarışın bir kadın girdi. Üçü karşıma oturduğunda ifadesiz bir şekilde Lucifer'a bakarak "Taşı getirdin mi?" Dedim.Lucifer, sırıtarak "Onu sana şimdi vermeyeceğim." Dedi. Kaşlarımı çatarak "Neden?" Dedim. Maze, keyifle "Öyle kolayca onu alacağına izin vereceğimizi mi sanıyorsun sürtük!" Dedi.
Gözlerimi kısarak Maze, bakmaya başladığımda gözlerinden ve burnundan kan gelmeye başladı. Lucifer, oflayarak "Love, lütfen!" Dedi. Sarışın kadın korkuyla Maze'ın yüzünü masadaki beyaz mendil ile silmeye başladı.
Gözlerimi devirdiğimde Lucifer, "Sana taşı bir şartla vereceğim Love." Dedi. Ne istiyor? Kaşlarımı havaya kaldırıp "Dinliyorum." Dedim. Lucifer, sarışın kadını göstererek "Seni Linda Martin ile tanıştırayım. Kendisi benim psikoloğum. Eğer sorunlarını onunla konuşur içini ona döküp şu duygusuzluğu bırakırsan sana o taşı veririm." Dedi.
Ne saçmalıyor bu! Kaşlarımı çatarak "Bunu neden yapacak mışım?" Dedim. Maze, pis pis gülerek "Eğer yapmazsan taşı yok ederiz! Ayrıca bizi kandırmaya falan da çalışma Linda eğer içini ona döktüğüne ikna olursa öyle taşı veririz." Dedi. Siktir!
Sinirle, "Maze, bu saçma fikir senden çıktı değil mi!" Dedim. Maze, ciddi bir şekilde "Eğer Linda ya zarar verirsen o taşı paramparça ederim!" Dedi ve Lucifer'ın kolundan tutup ayağa kalktı. Ikisi kafeden çıktığında sinirle masanın altında elimle sağ bileğimi sıkmaya başladım.
Linda, tedirgin gözüküyordu fakat samimi bir gülümsemeyle elini uzatıp "Az önce öğrendin ama ben Linda Martin. Sen?" Dedi. Omuzumu silkip "Love." Dedim.
Linda, kaşlarını havaya kaldırıp "Gerçekten de adın Love mı? Ben lakap falan taktıklarını sandım." Dedi. Omuzumu silkip ona cevap vermedim.
Linda, kaşlarını havaya kaldırıp "Sadece Love mi, soyadın falan var mı?" Dedi. Gözlerimi devirip sinirle "Sadece Love. Sen neden bu kadar çok soru soruyorsun!" Dedi.
Linda, gülümsemeye devam ederek gözlüğünü düzeltip "Buna alışşan iyi olur." Dedi. Bu benden korkmasına rağmen nasıl bu kadar cesur konuşabiliyor?
Fincan da ki kahvemden bir yudum aldığımda Linda, merakla "Duyduğuma göre o taşın içinde ki gücü istiyormuşsun neden?" Dedi. İfadesice, "Gücümü artırmayı seviyorum." Dedim.
Linda, beni başıyla onaylayıp "Her şeyin bir sınırı var. Daha ne zamana kadar güçlerini artırıcaksın?" Dedi. Gözlerimi devirip "Benden daha fazla konuşmamı bekleme sana güvenmiyorum. Ben kimseye güvenmiyorum!" Dedim ve küçük çantamı elime alip ayağa kalktım.
Linda, ciddi bir şekilde "Ben doktor ve hasta arasında olanları asla kimseyey söylemem bana güvenebilirsin." Dedi ve elinde ki kartını bana uzatıp "Ne zaman konuşmak istersen arayabilirs ya da kliniğime gelebilirsin!" Dedi. Kartı çantayla atıp "Hoşçakal sürtük!" Dedim ve güneş gözlüğümü takıp kafeden çıktım.
Yorum yapmayı ve vote atmayı unutmayın.❤❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Hurrah
Fanfiction"Benim tatlı küçük Freyam, Love ile tanıştın mı?" " Yine ne saçmalıyorsun Dahlia!" "Yüzyıllar önce sana çocuğunun erkek olduğunu ve öldüğü hakkında yalan söyledim tatlı Freyam." "NE!" "Kızın Love ile tanış diyeceğim de siz zaten tanışıyorsunuz." ⚠Ha...