"Benim tatlı küçük Freyam, Love ile tanıştın mı?"
" Yine ne saçmalıyorsun Dahlia!"
"Yüzyıllar önce sana çocuğunun erkek olduğunu ve öldüğü hakkında yalan söyledim tatlı Freyam."
"NE!"
"Kızın Love ile tanış diyeceğim de siz zaten tanışıyorsunuz."
⚠Ha...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Love
Ev...
Hayatım boyunca bu kelimeden nefret ettim ben. Peki şimdi o kelime neden bana iyi şeyler hissettiriyor? Kendimi neden bu kadar aciz hissediyorum?
Klaus, sinirle arabanın dikiz aynasından bana bakarak "Bir daha evden kaçarsan seni hançerlerim!" Dedi. Yola bakarak ifadesizce "Dahlia dan kurtulduktan sonra benimle işiniz bitecek bu yüzden bana ailenizdenmişim gibi davranmayın!" Dedim.
Elijah, sinirli sesiyle "Love, seni kullanıp bir köşeye atacakmışız gibi davranma! Sen ailedensin." Dedi. Elimle sağ bileğimi sıkıyordum. Bu bir rüya mı, kabus mu?
Alayla, "Öyle yapacaksınız boşuna kendinizi ve beni kandırmaya çalışmayın!" Dedim. Klaus, sinirle "Saçmalama Love!" Dedi. Yalan söylüyorlar! Onlarda beni bırakacak aynı annem Sera gibi!
Bana hayatının aşkı olduğumu, beni öz kızından daha çok sevdiğini söyledi! Sonra o da beni terk etti herkes gibi...
Elijah, sakin sesiyle "Love, bize güvene bilirsin çünkü biz senin aileniz!" Dedi. Aile ve güvenmek mi? Güldürme beni! Ciddi bir şekilde dikiz aynasından bana bakan iki aptala dönüp "Aile mi? Benimle tanışalı daha bir hafta olmadı ve siz beni hemen ailenize mi aldınız! Saçma sapan konuşmayı kesin." Dedim. Klaus, ciddi bir şekilde "Sen ailedensin Love!" Dedi.
"Sen ailedensin Love!"
Yalancılar! Herkes bana yalan söylüyor! Elijah, "Bak Love bunca zaman ne yaşadın bilmiyoruz fakat bu senin bir Mikaelson olduğunu değiştirmez!" Dedi. Ben bir Mikaelson değilim. Ben bir hiçim! Ben sadece Love'yim...
Klaus, ciddi bir şekilde "Freya'ya gerçeği ya sen söylersin ya da biz söyleriz Love!" Dedi. Sinirle "Asla öğrenmeyecek!" Dedim. Klaus, ciddi bir şekilde "Öğrenecek!" Dedi.
Tehditkar bir şekilde "Eğer söylerseniz çocuklarını öldürürüm! Yaparım daha önce yapmadığım şey değil!" Dedim. Daha önce bir kaç çocuk öldürdüm eğer beni sinirlendirirse onun çocuklarını öldürürüm!
Klaus, sinirle bağırarak "Eğer çocuklarıma dokunursan seni öldürürüm!" Dedi. Elijah, düşünceli bir şekilde "Katherine o yüzden mi ikizleri sende uzak tutmamı söyledi?" Dedi.
Katherine sürtüğü, dediğimi yapmadı bende onun çocuğunu öldürdüm. Sesiz bir şekilde yola bakmaya başladığımda Elijah, "Sakın bana onun çocuğunu öldürdüğünü söyleme Love!" Dedi. Alayla, "Söylemem." Dedim.
Klaus, ciddi bir şekilde "Kimsin sen?" Dedi. Ne aptalca bir soru! Omuzumu silkip "İstediğini almadığında her şeyi yok eden bir canavarım! Sizi uyardım. Daha önce yapmadığım şey değil!" Dedim.
Klaus, sinirle sesini yükselterek "Beni tehdit mi ediyorsun!" Dedi. Klaus'a alayla bakarak, "Evet, sürtük!" Dedim. Elijah, sinirle "İkiniz de kapatın çenenizi!" Dedi.
Malikane"in önüne gelene kadar kimse konuşmadı. Malikane'in önüne gelince arabadan inip sertçe kapıyı kapatıp içeriye doğru yürümeye başladım. Klaus, arkamdan bağırarak "SENİN O ELİNİ KIRARIM!" Dedi.
Sinirle Klaus'a döndüğümde büyü yaparak sağ kolunu üç yerinden kırdım. Klaus, acı içinde kolunu tuttuğunda Elijah, sinirle "Love!" Dedi.
Önüme dönüp malikane'in içine girdiğimde etraf kan gölüydü. Freya, dışında ki bütün aile fertleri yerde kanlar içindeydi. Hayley, sinirle yerden kalkıp yakamı tutup sesini yükselterek "Ya kızımı o sürtükten kurtarırsın ya da seni hemen burada öldürürüm cadı sürtük!" Dedi.
Dahlia, Hope'yi götürmüş... Klaus ve Elijah içeriye girdiler. Klaus, sinirle "Ne oldu burada!" Dedi. Hayley, yakamı bırakıp sinirle "Dahlia gelip Hope'yi götürdü!" Dedi. Siktir!
Rebekah, ayağa kalkıp, kalbinde ki tahta kazığı acı içinde çıkararak "Ne yapacağız?" Dedi. Kol, kendine gelip ayağa kalkıtığın da yerde baygın bir şekilde yatan Davina'yı kucağına aldı.
Freya, üzeri kanlı bir şekilde merdivenlerden inerek elinde ki hançeri bana göstererek "Yarım bıraktığın büyüyü tamamla." Dedi. O hançeri nerden biliyor? Odayı karıştırmış!
Klaus, ciddi bir şekilde "Ne büyüsü?" Dedi. Freya, bana bakarak "Defterinde okudum Dahlia'yı yok edebilecek bir hançer yapıyormuş." Dedi. Gözlerimi devirip merdivenlerden yukarıya çıkıp bana ait olan odaya doğru yürümeye başlayarak "Etrafı temizleseniz iyi olur ayrıca Davina'yı da uyandırın!" Dedim.
Odaya girince gizlediğim küçük tahta sihirli taş sandığımı elime aldığımda Rebekah elinde kıyafetlerle odaya girdi ve kıyafetleri yatağın üzerine koyup "Bunları giy daha rahat olursun." Dedi.
Başımla onu onayladığımda o saçımı karıştırıp "Kendine büyü yaparken dikkat et ufaklık." Dedi ve odadan çıktı. Ufaklık mı? Gözlerimi devirip sandığı yatağın üzerine bırakıp getirdiği kıyafetlere baktım. Ben üzerimdekilerle rahatım ki? Ayrıca ben bu kadar renkli giyinmem!
Sonuç olarak getirdiklerini giydim. İlk defa spor ayakkabı giyiyorum ve bu hoşuma gitti. Ne kadar rahatmış! Ben neden hiç pantalon ve spor ayakkabı giymedim ki? Neyse.
Saçlarımı topuz yapıp kendi yaptığım büyü tahtasını ve tahta sandığı elimden alıp odadan çıktım.
Salona geldiğimde etrafın çoğunu toplamışlar. Ailenin diğer üyeleri dikkatlice beni izliyorlardı. Elimde ki tahtayı ve sandığı yere koydum. Sandığın üzerine taşları yerleştirmeye başladığımda Freya elindeki mumları tahtanın etrafını sardı.
Kol, taşlara bakarak "Bunlar da ne?" Dedi. Ciddi bir şekilde "Bunlar evren yaratıldığında kullanılan taşlar!" Dedim. Ben hayatımı bu taşları toplamakla harcadım. Davina, önümde ki tahtaya bakarak "Bunlar yasaklı büyüler!" Dedi. Yani?
Freya, Davina'ya bakarak "Harcayacak vaktimiz yok!" Dedi ve karşıma oturdu. Davina, oflayarak yanıma oturup "Doğanın dengesini bozmamalıyız!" Dedi. Freya ile aynı anda "Kapa çeneni!" Dedik.
Hiçbir zaman bu taşların gücünü alamadım çünkü bu taşlar beni sınırım. Eğer içlerinde ki güçleri alırsam vücudum buna dayanamaz.
Freya, hançeri taşların ortasına koyunca üçümüz el ele tutuşduk. Taşların onları etkilememesi için bana etki etmelerine izin verdim. Büyülü sözcükleri fısıldamaya başladığımda onlarda benimle birlikte tekrarlıyorlardı.
Gözlerimden ve burnumdan sıcak bir sıvının aktığını hissediyorum. Vücudum taşların etkisini kaldıramıyor. Büyü bittiğinde daha fazla dayanamayıp bayıldım. Bu taşlar beni bile bu hale getirdiyse o ikisini yok ederdi.