Eve geldiğimizde FAHIŞE JESS olayını tamamen unutmuş olduğumu fark ettim. Ve beni eskisi kadar sinirlendirmediğini de... Dorian ile takılmak bana iyi gelmişti. Bazı şeylere o kadar yabancıydı ki kulağa büyükannem ile takılmak gibi geliyordu. Sırıttım. Bu akşam Vee'nin partisine gidecektik. Onu götürüp götürememek konusunda derinlemesine düşünmüştüm ve götürmem gerektiğine karar vermiştim. Sonuçta onu burada bırakırsam evin son halini tahmin etmek güçtü. Ayrıca dediğim gibi. Balo meselesi.
Dolabımdan altın rengi bir bluz ve siyah bir pantolon aldım. Makyajımı ve saçlarımı hallettim. Ashley küçük ve kendi aramızda bir parti olacağını söylediğinden abartıya kaçmadım ve gayet sade ve hoş bir makyaj yaptım.
Vee'nin evi birkaç blok ötedeydi ve ben araba kullanamıyordum, bu yüzden üşümemek adına bir de ceket aldım. Son olarak çantamı aldığımda ve aşağı indiğimde Dorian çoktan beni kapının yanında bekliyordu.
Heyecanlı ve yerinde duramıyor gibiydi.
Geldiğimde kafasını kaldırıp o abanoz gözleri ile bana baktı. Sanki gözleri birer karadelikti ve bütün ışığı emiyorlardı. Bütün gece baksam bile çözemeyeceğim bir gizeme ev sahipliği yapar gibiydiler. Gözbebeği de o karadeliğin içine gömülmüşçesine belli değildi. Gözlerinin etrafını gür ve en az gözleri kadar siyah kirpikler çevreliyordu. Uzaktan bakıyor olsam bile bir sonsuzluğa bakıyor gibi hissediyordum.
Kelimenin tam anlamıyla daha dün tanıştığım adamın gözlerine dalmışken o "Merhaba Leydim." diyince ve önümde eğilince adeta yerimden sıçradım fakat belli etmedim.
Bu gerçekten komikti. Dudaklarımı birbirine bastırdım ve ben de önünde reverans yaptım. Böyle mi deniyordu?
Eğilmeye çalışan bir kütüğe benzediğimden emindim çünkü bu pantolona girmek hiç de kolay olmamıştı. Tanrım! O son sandviçi yemeyecektim.
"Size de merhaba lordum.""Öyleyse hadi yola koyulalım!" diyerek ceketimi omuzlarına attım. Önceden de demiştim. Dorian'ın yanında özgüvenli, havalı ve aşırı bilge hissediyordum.
Dorian 'ın tam olarak ne hayal ettiği hakkında hiçbir fikrim yoktu fakat bu soğukta tanımadığı sokaklarda yürümek kesinlikle hayal ettiği şey değildi. Bense bir zamanlar soylu bir şövalye olan birini içkili ve sarhoş maymunlarla dolu bir partiye sürüklüyordum.
Son zamanlarda insan-maymun evriminin geriye döndüğünden emindim ve bir gün bunu kanıtlayacağım. Sadece zamana ihtiyacım var.
Dorian ınsanlığın gele gele nereye geldigini görünce o zaman yolcusu not defterine pek iç acıcı şeyler yazmayacağını bildiğimden 'Belki de geri dönmeliyiz' diye düşündüm fakat az kalsın Vee'nin evini geçeceğimi fark ettiğimde geri dönüşün olmadığını anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'Abanoz'
AdventureÇok eski zamanlarda yaşamış ve veba salgını yüzünden genç yaşta hayatını kaybetmiş bir şövalye, Tanrıça Athena tarafından 'hikayen yarıda kaldı.' gerekçesiyle günümüze gönderilirse neler mi olurdu? Jessica Parker, on yedi yaşını belasız bir şekilde...