Kulağında kalk! Sayım vakti! kalkın diye bağırışlar çınlıyordu. Jacob uyanık olduğu için hemen kalkıp hücresinin açılan kapısının önünde durdu. Dalgın gözlerle sağına baktığında kel ve pis gözlerle kendini seyreden yaşlı bir bunak gördü, solo baktığında ise onun kadar genç olan zenci bir kişiyi gördü. Aniden kendi kendine ,bir dakika bir dakika diye sayıklayıp yanındaki kişinin yüzüne bakmak için büyük bir çaba sarf etti. Çok önemli bir buluş yapmış gibi bu zenci kişinin can dostu William olduğunu anladı. Aman tanrım dedi onun burada ne işi vardı diye aklından milyonlarca olasılık geçiriyordu.
William, onu fark etmemiş yeni kalkmanın uyuşukluğu ile beraber ufak çaplı germe hareketleri yapıyordu ve sağ tarafında kocaman abdal gülümsemesiyle kollarını açan Jacobı görünce yumruğunu hiç düşünmeden indirdi ve olduğu gibi yere yıkılan Jacobın üstüne atıldı William bağırarak, -geri zekalı senin yüzünden ne hallere düştük aptal ,mankafa ,sürtük ,kaltak aklına gelen bütün küfürleri sıra sıra ve hızlı bir şekilde söylemeye devam ederken , yumruklarınıda Jacob’ın yüzüne balyoz darbeleri gibi indiriyordu. o sıra gardiyan koşarak geldi ve jopu kılıfından çıkarıp yukarı kaldırdığı vakit William hemen Jacob’ın üzerinden ayrıldı ve ellerini havaya kaldırdı. Gardiyan mesleğinde tecrübesiz ve toydu böyle durumlarda saldırgana vurup ayırması gerektiğini biliyordu ama afalladı, çünkü kavga bitmiş ve teslim olmuş biri vardı. Kendi kendine hemen kafanın çalıştır Jim dedi ve bu olayı örtbas etmek için bağırarak,
-herkes koğuşa sayım bitti deyip acil düğmesine basarak yardım istedi. Jim kapıları kapatırken , ağzı burnu fena halde dağılmış Jacob'ı gördü içinde bir burkulma oldu Lakin bu acıma hissi hızlıca geçti. Kim bilir ne yapmıştı, belki de hak etmiştir diye düşündü. Koşarak gelen gardiyanlar , hücrelerin dışındaki kilitli kapıyı açıp, koridorun ortasında hareketsiz yatan genç mahkumu kaldırıp , revire götürüyorlardı.
Başgardiyan Nick sinirli bir şekilde içeri girdi ardından revire götürüren yeni mahkuma bakıp bir gülüş attı. Oh oh iyi olmuş o piçe kim yaptıysa az bile yapmış eline sağlık. Sonra Jim’e döndüğünde ağzını açmaya yeltendiğini Nick
-sus ! Diye gürledi hücredekiler o sırada ne yumruktu !o çocuk yaşamıyor ! Güzelliğine yazık oldu! diye bağıranların sesi ile yankılanırken. Jim sonkapıya da kilitlenmişti ki Nick sadece el hareketleri ile kendisini takip etmesini işaret etti.Jim Çaresiz bıkkın ve olabildiğince tüm korkaklığı ile amirini takip etti. Jim'in korkmasının bir sebebi vardı başka gardiyanların konuştukları muhabbetler arasında Nick’in özel hayatında büyük bir sorun olduğunu duymuştu. Nick’in bu sorunu yüzünden önüne gelen herkesten çıkardığını da , geldiği bir hafta içinde çok net görmüştü.
William nefretten kıpkırmızı olmuş gözlerle ,derisi soyulmuş eliyle, odanın karanlık tarafına bakıyorken , aniden kalkıp aynaya baktı. Yüzü bu son 3 gün içinde ne kadar yaşlanmış, umutsuz ve bitkin duruyordu . Parçalanmış ellerine bakıp fazla mı ileri gittim acaba? Sadece sinirliydim ama bu kadarını da hak etmedi diye düşündü. Kıvırcık kısa saçlarını arasına elini sokup tüm gücüyle çekmeye başlamıştı .William ağlıyor vücudunun yandığını ,bütün her yerinin ağrıdığını hissediyordu. Ani öfke nöbetlerinden birini geçiriyordu. Koridorda onun bağırışları başlayınca herkes susmuştu ,koridorda sesi yankılanıyor ,kimsenin elinden bir şey gelmiyordu çığlıklarında o tarif etmesi imkansız yakarışları duymamak için, hücredekiler kulaklarını ya yastıklarla ya da elleriyle kapatıyorlardı lakin William’ın sesi elleri ve kalpleri delip, herkesin yüreğini işliyordu .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOY 1904
Teen FictionAşk, Yanlış seçimler , Dostluk sizi dünyanızdan koparacak bir seri. telif hakları bende ona göre sjjsj 20 bölümden oluşacaktır he bölüm 1 gün atılacaktır. Sorusu olan eksik birşey gören eleştirmek isteyen elestirebilir etkileyebilir konuşuruz. İy...