Sabah kalktığımda yanımda Magi vardı.
Nasılda uyuyor minik bebeğim.
Kafasına bir öpücük bırakıp kalktım.
Banyoya girip işlerimi hallettikten sonra Jungkookun odasına bir göz attım.
Odasında yoktu.
Aşağıya indiğimde mutfak önlüğüyle yemek yapıyordu.
Bu...
Bu tamda hayalimdi işte.Tabi böyle bir durumda değil ama anladınız işte.
"Günaydın."
"Günaydın.Erkencisin?"
"Erken kalkmayı seviyorum."
Bardaklara meyve suyu doldurup önlüğünü çıkardı ve masaya oturdu.
"Gelsene?"
Ben hala şoktayken Magiye bifteğini vermediğimi hatırladım ve dolaptan biftek çıkardım.
Açılması için sıcak suya koyarken Jungkook arkama geçmişti.
"Artık şirkette değiliz,değil mi?"
"Hayır.Değiliz."
"O zaman.Sana eskisi gibi davranabilir miyim?"
Ona döndüğümde beni daha çok sıkıştırdı.
"Evde patron benim diyorsun yani?"
"Aynen öyle diyorum."
"Bir şey unutmuyor musun?"
"Neyi?"
"Senin bana kazık attığını?"
Diyip onu itmiştim ve yeniden bifteğe döndüm.
"Bak.Sana orda açıkladım değil mi?Ölse miydin yani?"
"Seninle bunu tartışmayacağım."
"Hadi ama Jinny.O kadar yıl geçti aradan.Senden özürde diledim.Daha benden ne bekliyorsun?"
Ona aniden döndüm ve bağırdım.
"Tabikide sana güvenmek istiyorum!Ben sana daha nasıl güveneyim ha?!Özür dilemek yıktığın güveni geri getirmiyor Jungkook!"
Bana öylesine bakıyordu.Hem üzgün hem kırgın.
Gözlerimi birazcık dinlendirdim.
"Bana güvenmiyorsan neden işe ve evine aldın o zaman?!"
Derin bir nefes alıp ona baktım.
"Kahvaltını yap."
"Sana bir şey sordum?!"
"Kahvaltını yap dedim!"
.
.
.
Şirkete girdiğimizden beri onu görmüyordum.
Onu cevapsız bırakmıştım.
Saat 15:54dü ve toplantım vardı.
Eşyalarımı toplayıp toplantı odasına geçtim.
Kim şirketlerinin sahibi gelmişti.
"Merhaba.Beklettiysem kusuruma bakmayın.Ben Park Jinny."
Onlara döndüğümde biri daha ayağa kalkmıştı.
Elini uzatmıştı.
"Bende Kim Taehyung.Kim şirketinin sahibiyim."
Elini sıkmıştım.
"Memnun oldum."
Gülümsemişti ve içimde yanaklarını sıkma hissi doğmuştu.
Ah cidden...
NeyseToplantı bittikten sonra dışarıya kadar Kim şirketi üyelerini geçiriyorduk.
"Bayan Park."
Taehyunga döndüm.
"Lütfen.Jinny yeterli."
"Tamam Jinny.Bir planın yoksa bir şeyler içmek ister miydin?"
"Olur tabi.Planım yok."
"Güzel.Çok iyi kahve yapan bir yer biliyorum."
"Tamam.Bakalım dediğin kadar iyi miymiş?"
Gülüşüp arabaya doğru yöneldik.
Kapımı benim için açtığında teşekkür edip arabaya bindim.Araba hoş bir Cafenin orda durduğunda inip bir masaya oturduk.
"Ne alırdın?"
"Sen ne alıyorsan ondan alayım."
"Tamam o zaman.Bize 2 tane Affogato lütfen."
Garsona bile kibar davranması ona daha çok bakmamı sağlıyordu.
Bu ne aptal bir durum böyle!
Çocuk taş gibi ve benim yapabildiğim tek şey oturup ona deli gibi bakmak.
"Jinny?"
"Efendim?"
"Kaç kere seslendim duymadın?İyi misin?"
"Ah.Şey...Evet iyiyim.Sadece dalmışım o kadar."
"Kafanı kurcalayan şeyi bilmek isterim."
"O kadarda önemli değil.Şirket işleri işte."
Kahvelerimiz gelirken kız kahveyi Taehyungun üstüne dökmüştü.
Ben şokla bakarken hemen yardım etmek için ayağa kalkıp yanına gittim.
"Sen iyi misin?Taehyung."
"Sorun değil iyiyim."
Kızın özür dileye dileye dilinde tüy bitmişti.Ardından ise müdürü gelip onu kovduğunu söylemişti.
Kızın gözleri dolmuştu.Tam gidecekken kolunu tutmuştum.
"İsmin ne?"
"Benim ismim Sooya."
"Tamam Sooya.Madem işinden ayrıldın o zaman benimle çalışıyorsun artık.Olur mu?"
"Ben...Ne diyeceğimi bilemiyorum.Bu gerçek mi?"
"Siz çalışanlarınıza böyle mi davranıyorsunuz?"
Taehyung çoktan tuvalete gitmişti bile.
"Sende kim oluyorsun böyle?Benim çalışanıma nasıl el koyarsın?"
"O artık senin değil benim çalışanım.Park şirketinde çalışacak artık."
Herkes şok olmuştu.
"Umarım bir daha böyle bir terbiyesizlikle karşıma çıkmazsınız."
Dememe kalmadan Taehyung yeni bir gömlekle çıkmıştı.
"Ne oluyor burada?"
"Bir sorun yok.İyiysen gidelim."
"Kahveler?"
"Başka zamana kaldı artık."
Beni onaylayıp çıkışa doğru yürüdük.
Sooya arkamdan bakıyordu.
"İlk iş gününü kaçıracaksın."
Dememle koşarak yanıma gelmişti.Zorbalık görenlere umut olabilmek çok hoşuma gidiyor.
Arabaya binip sessiz kalmıştım.
"Jinny?Sen iyi misin?"
"İyiyim.Sadece sinirlendim.Asıl sen iyi misin?Sıcak kahve senin üzerine döküldü."
"Ben iyiyim."
"Üzgünüm Taehyung.Ama telafisini mutlaka yapacağız."
"Asıl ben özür dilerim böyle olacağını tahmin etmemiştim."
"Sorun değil...Böyle insan tiplerinin var olabileceği düşüncesi bile iğrenç."
Kız orda masum masum oturuyordu.
"Sooya?Kaç yaşındasın?"
"Ben 20 yaşındayım.Part time iş arıyordum ve Üniversiteye gidiyorum."
"Ne olmayı düşünüyorsun?"
"Ben aşçı olmak istiyorum."
"Kaçta çıkıyorsun okulundan?"
"16:00da çıkıyorum."
"Tamam.İşin hakkında düşüneceğim.Benimle gelirsin değil mi?"
"Tabi.Nasıl isterseniz."
Şirketin önünde durmuştuk.
"Sonra görüşürüz."
"Görüşürüz."
Sooya inmişti.Bende inecekken Taehyung kolumu tutmuştu.
"Jinny?Bana telefonunu verebilir misin?"
"Şey.Tabi."
Diyip telefonumu ona uzattım.
Gördüğüm kadarıyla telefon numarasını yazmıştı.
"Daha sıkı iletişimde bulunursak sevinirim."
Gülümseyip arabadan indim.
Taehyung gidince Soo'ya döndüm.
Bana gülümsüyordu.
"Çok hoş bir çiftsiniz."
Gülümsedim.
"Biz çıkmıyoruz.Onunla daha bugün tanıştım."
"Ah...Üzgünüm."
"Önemli değil."
Beraber şirkete girip asansöre bindik.
Asansör 5. Katta açılmıştı.
"Sun Oh!"
"Evet efendim?"
Diyip yanımıza gelmişti.
"Soo'ya etrafı gezdirir misin?"
"Peki efendim."
Soo bana bakıyordu.
"Beni en üst katta bulabilirsin."
Gülümsediğinde ikisi beraber gitmişti.
Bende en son kata basmıştım.Kafamda Soo'yu nereye koyacağımı düşünürken kapı açılmıştı.
Jungkook öylesine duruyordu orada.
Asansör kapısı kapanacağı an tutmuştum.
"Gelmeyecek misin?"
"Hayır.Ben...Ben merdivenleri kullanacağım."
Gözlerimi devirip kolundan çekmiştim.
Çekmemle beraber asansöre binmişti ve Kafası kafamın üzerindeydi.
Boynundaki o koku en sevdiğim kokuların birleşimi gibi.
Yeni bitmiş inşaat ve çilek kokusunun birleşimi gibiydi.
Yutkunmasıyla beraber hareket eden adem elmasına kaymıştı gözlerim.
Bu kadar kusursuz olmak yasaklanmalı bence.
Kapı benim katımda açıldığında beni itip odasına doğru koşmaya başladı.Utandı mı o?
Salak salak gülüp odama gidiyordum.
Ne kadar şey yaşasakta çok şirindi işte.
Yatırıp sabaha kadar sevesi geliyor insanın.
Jimin gelmişti.
"Ne o pişmiş kelle gibi sırıtıyorsun?"
"Hı?"
Boğazımı temizleyip ciddileştim.
"Yoo gülmüyorum."
"Sence ben salak mıyım?Yine yakışıklı birisi sana güzel bir şeyler mi söyledi?"
"Hayır.Ama dur sana içerde anlatayım."
Odama geçip sandalyeme oturdum.O da karşımdaki sandalyeye oturmuştu.
Tabikide yalan söyleyecektim.
"Kim şirketinin sahibi Kim Taehyung beni kahve içmeye götürdü."
"Ne?!"
"Bağırmasana salak!"
"Sen ciddi misin?!Ben onu gördüm.Çocuk model olmalıydı.Hatta heykel falan.O ne ya öyle.Tam sanat eseri."
"Bana numarasını verdi."
"Hadi lan ordan!İlk günden birde?"
"Verdi işte al."
Diyip onu kayd ettiğim numarayı gösterdim.
"Sen numarayı mı ezberliyorsun?"
"Ne?Hayır tabikide.Benim Yoongim var.Ne yapıyım ben o salak taşı-ay yanı malı."
Dediğinde kahkaha atmıştım.
"Seni şikayet edicem."
"Hain Şeref-"
Kapının sert bir şekilde çalınmasıyla sözü kesilmiş ve yüzümüz düşmüştü.
Ciddileşip "Gir!"dedim.
İçeriye Jungkook girmişti.
Sinirli gözüküyordu.Bu kapı mı dinledi yoksa?
"Evet?"
"Size yarınki programı anlatmak için geldim."
"Tamam.Başlayabilirsin."
"Yarın 13:00da yeniden Kim şirketiyle toplantınız var.Daha sonra 15:30da Onaylamanız gereken projeleri görmeye gideceğiz.17:00da ise Şirket olarak büyük proje toplantınız var."
"Tamam.Çıkabilirsin."
"Eve gitmeyecek miyiz?"
"Ev?"
Demişti Jimin.
"Sen beni dışarda bekle ben geliyorum."
Jimin şokla bana bakıyordu.
Jungkook çıktığında ona döndüm.
"Bana onu evine aldığını söyleme!"
"Jimin sadece o ev bulana kadar."
"Otelde kalamıyor mu?Ne bileyim yakını falanda mı yok?"
"Yetimhanede büyüdü Jimin."
"Senden avans isteseymiş?!"
"Daha işe alındığı belli değil ne avası?Hem ev alınabilecek kadar avans nerde görüldü?"
"Saray alacak değil ya?Jinny!Onu şirketine aldın bir şey demedim.Evine nasıl alırsın?Salak mısın sen?Bu adam eskiden hırsızdı.Şimdi olmadığı ne malum?"
"Jimin.Sakinleş öyle konuşalım tamam mı?"
"Sakin falan olamam ben!Ah cidden çıldıracağım galiba.Ben anlam veremiyorum!Neden?Neden ona şirketini, evini açıyorsun?Niye ona bu kadar değer veriyorsun?"
Sinirlenip ayağa kalktım.
"Ona değer verdiğim falan yok Jimin.Bunun nedenini sende gayet iyi biliyorsun!"
Diyip ceketimide alıp çıkmıştım.Jungkook kapının önünde bekliyordu.
Gözlerimi sabır dilercesine kapattım.
Ona yalan söylemekten nefret ediyorum.
.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B r o k e n [Düzenleniyor]
Fanfiction"Sen kimsin biliyor musun!?" "Sen Kırık bir kalbi tekrar kıran şerefsizin tekisin!"