Şarkıyı açmayı unutmayın. Kefli okumalaar.
Alarımla beraber gözlerimi açtım ve biraz saati izlemeye başlamıştım bazen zaman hiç geçmezdi fakat zaman bir uğraş bulununcada hemen geçerdi ama zaman hep aynı hızda ilerlerdi. Kapıyı kapatıp arabaya doğru ilerlemeye başladım fakat gördüğüm şeyle gülümsemem ortaya çıktı; küçük bir kedi kuyruğunu sallayıp kuşu yakalamaya çalışıyordu fakat kedi atlamadan kuş hemen uçuruyordu, küçük kedi hiç vazgeçmeden kuşu yakalamak için çalışıyordu ve bu çok güzel bir görüntüydü benim için. Arabaya bindiğimde bazı nidalar duydum daha çok çığlıktı acıyla bağıran bir kadının tiz çığlığı, Azra'nın çığlığı.
Sabah kahvaltı yapmadığım için midem kasılmaya başlamıştı, kantinden bir şeylerde yemeği sevmiyordum ve okula girmeden önce bir fırından aldığım poğaçamı yemeye başladım, insanlar artık benim yanlızlığıma alışmıştı ki alışmasalarda pek umursamayacaktım en azından arkadaş kavramı benim için temiz ve kansız bir biçimde kalacaktı.
Tenefüste kütüphaneye gittim ve Stefan ZWEIG' den Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kitabını okumaya başladım fakat kütüphanede bazı sesler yüzünden -aslında daha çok konuştukarı konudan yüzünden- kitaba odaklanamıyordum ve dikkatimi direk onlara verdim, "Azra'nın bu kızı nasıl katlandığını merak etiyorum neredeyse yürüyen ölü, ki zaten kız sadece bir yıl dayanabildi baksana" diyerek beni işaret ettiğini fark ettim ama ben kitap okuyormuş gibi yapmaya devam ediyordum "ki zaten sonra Azra'yı kimse de göremedi." kafamı kaldırıp tam kıza baktım, kız fark etmiş olacak ki bana baktı ve hiç bir şey demeden arkadaşıyla çıkıp gitti. Telefonumun titremesiyle telefonu elime aldım ve edebiyat hocasının mesaj attığını gördüm, öğle tenefüsünde yanına gitmem için bir hatırlatma mesajı atmıştı, telefon tekrar titrediğinde sınıf grubundan Eren'in 'tarih hocası bugün gelmemiş gençler' diye mesaj attığını gördüm ve hiç bir şey yapmadan tüm dikkatimi kitabıma geri verdim.
Tarih dersi bitmişti ve öğle tenefüsüne girmiştik, edebiyat hocası mesajında konferans salonunda buluşmamız gerektiğini yazmıştı, kitabımı çantama koydum ve kütüphaneden çıkıp bir alt katta olan konferans salonuna doğru adımlamaya başladım. İçeride ; İsra, hoca, Görke ve siyah saçlı bir kız vardı, "çantanı sağdaki masanın üstüne koyabilirsin" dedi bana bakarak hoca ve elindeki kağıda baktıktan sonra "sen İsra ve Görke'nin arasına otur Helin" diye de ekledi ben çantamı bırakırken içeriye Arın ve başka bir çocuk girdi "hepiniz geldiğine göre başlayacağım ama öncelikle Tan, Tamay ve İsra'nın arasına geç ve sende Arın, Tamay ve Görke'nin arasına " dedi, hepsiyle bir yıldır aynı sınıftaydım ama Görke,Arın ve İsra dışında diğer ikisinin adını yeni duymuştum hepsinin üzerinde göz gezdirdim ve onlarında aynı şeyi yaptığına emindim, gözlerimi tekrar hocaya çevirdim ve konuşmasını bekledim "biliyorsunuz ki bir hafta sonra okullar kapanacak ve ben size yazın yapmanız gereken bir proje vereceğim " bir kaçı söylensede benim için hava hoştu "sizin için bir seyahat düzenledim, bazı şehirlere gidecek ve sizi götürdüğümüz müzeler, yerler hakkında not tutacaksınız, bu notlarla sunum hazırlayacaksınız ve on ikinci sınıfta artı altmış beş puan kazanacaksınız" dedi ve hepimizin üstünde göz gezdirdi. Aslında böyle bir şey beklemiyordum yazın ödev yapmaktan sıkılmam ama ailemle geçireceğim üç ayımı başkalarıyla geçirmek istemem ama altmış beş puan kulağa çok iyi gelmiyor da değildi "peki ya gelmezsek?" dedi Tamay kaşlarını kaldırarak "on ikinci sınıfa eksi altmış beş puanla başlarsınız" dedi gülümseyerek, cidden kaçıktı "ailelerimiz izin vermezse?" diye sordum "ailelerinizle dün konuştum ve hepsi sizi yollamaktan yana" dedi ailem için sorun yoksa benim içinde sorun yoktu onların düşünceleri benim için önemliydi fakat Görke'nin gelecek olması beni rahatsız ediyordu. Diğerlerine baktığımda Görke ve Arın dışında diğerleri pek memnun görünmüyordu, İsra gülümsemeye başladı ve " tatilde yapabilecek miyiz ? " dedi, hoca memnuniyetle gülümsedi "elbette, siz sadece yanınıza kıyafet,kimlik gibi önemli eştalarınızı almanız yeterli, diğerleri okul tarafından ayarlandı" dedi ve elindekileri çantasını yerleştirmiye başladı "sizlere ne zaman başlayacağı hakkında sonra bilğilendireceğim şimdi çıkabilirsiniz" dedi herkes ayaklanmıştı fakat Görke' nin sorusuyla gözler hocaya kaydı "neden biz" dedi, Görke ellerine bakarak, bende merak etmiştim "size hayvanlarla ilgili bir paragraf yazdırdığı hatırlarsınız" dedi onaylayan mırıldanmalar duydum ve sadece kafamla onayladım "müdire edebiyat öğretmenlerinden sözel sınıflarından bu proje için bazılarını seçmemizi istedi, bende kimseye haksızlık olmasın diye sizlere böyle bir ödev verdim, size o paragrafta gerçekten çok güzel şekilde yazmıştınız ve bende sizleri seçtim" dedi düz bir ses tonuyla ve salondan çıktı. Arın "ben çok saçma sapan şeyler yazdığımı hatırlıyorum" dedi kaşlarını kaldırıp, çenesini kaşıyarak.
Okul bitmişti ve ben çizimlerime tekrer tekrar baktım, sonra dosyaladım ve çantama yerleştirdim. Bu benim içim çok önemliydi çizimlerim eğer beğenilirse sergiye alınacaktı, sergi bir ay sonra yapılacaktı ve biz sergiye katılıp kazanıp, kazanamadığımızı öğrenecektik ki bence böyle yapmalarının amacı 'diğer çizimler sizinkinden daha iyi olduğu için seçildi' gibi bir mesaj vermek içindi, eğer kazanamazsam benden daha iyi oldukları için kazanamadığımı bilmek bir daha çizim yapmamama neden olabilirdi. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapattım.
"AZRAAA!" siye bağırdım, deli gibi etrafa bakıyordum onu gerçekten yollamak iyi bir fikir değildi belki, Görke'ye baktım "Görke sen neden geç kaldığını biliyor musun? " dedim merakla "sen ne biliyorsan ben de onu biliyorum" dedi sıkıntıyla hemen sonra da kaşlarını çatmıştı "sen benden fazlasını biliyorsun Helin" dedi, neredeyse öldürecekti beni gözleriyle. Eğer gözleri beni öldürmek için geç kalmadıysa. "Bilmiyor...bilmiyorum Görke "dedim tir tir titriyordum. Onu ben mi öldürmüştüm? ve gözlerimin öüne onun cesedi geldi. Dibime kadar girdi ve kulağıma eğildi Görke ve "onu sen mi öldürdün Helin?" dedi, ellerime baktığımda kıp kırmızıydı, Görke'ye baktığımda kanlar içinde yerde yatıyordu ve "Azraa!" diye bağırıyordu.
'Her şeyin bir sonu olduğu gibi bir başlangıcı vardı. Peki ben başlaya bilmiş miydim?'
SELAAAAM!!
Hımmm sizce Azayı kim öldürdü?
Azra ne zaman öldürdü?
Helin ve Görke arasındaki bağ neydi?
Ve Nasılsınız? Umarım iyisinizdir caneyler. Yorumlaraa bekliyorum ve oylamayı unutmayacağınızı umuyorumm :)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİDENLER VE SEVENLER
Teen FictionHerkesin bir günahı vardı ama Helin'in daha ağırdı, daha içe çekendi fakat bu günahın cezası başkalarınında günah çemberinde dolaşacak durumdayı. Tüm günahların bir cezası ve seçilme hakkı vardı. Herkes kendi günahından sorumluydu fakat bir günahta...