"Kızım, Sual!!!, kızım! Çabuk gel buraya."Biz İstanbulda yaşıyoruz, annemin beni çağırdığını duydum. Sesi çok gergin geliyordu.
Aşağıya inmek için merdivenlerden indiğimde annemin sesi beni tedirginleştiriyordu ve korkutuyordu. Tam on beşinci basamağa geldiğimde düşecek gibi oldum ve on üçüncü basamağa kadar fırladım, bir yandan korkuyla ilerliyorum bir yandan da annemle konuşmaya çalışıyordum.
"A-anne ne oldu? Geliyorum sakin ol! Anne?"Annemin yanına ulaştığım zaman annemin yüzünde sesinden daha rahat bir görüntü vardı.
"Kızım hadi git hazırlan köye gidiyoruz deden çok kötüymüş."
Ben o an yıkılmış ne yapacağımı bilmiyordum, annem bir şeyler söylemeye çalışıyor ben ise onu duymuyordum bile...
Babam oradan arabaya doğru ilerliyordu, annem de babamın hemen arkasındaydı, beni bekliyorlardı...
Hemen odama çıktım dolabımı açıp elime ne geldiyse aldım, mor tshirtümün altına siyah pantolonumu geçirdim saçımı da hızlıca bir topuz yapıp dışarı çıktım kapıya vardığımda siyah ayakkabılarımı da giydiğimde babamın sesini duydum.
"E hadi kızım seni bekliyoruz."
"Tamam baba geliyorum."
Sonunda arabayabinmeyi başarmıştım.
"Kızım gelmeseydin daha iyiydi"
"Of anne ya! Siz de bana haberi hazırlandıktan sonra veremeseydiniz şimdi yola çıkmıştık bile..."
"Tartışmanız bittiyse yola çıkıyorum."
Babam sakin bir tavırla konuşurken ben hâlâ dedemi düşünüyordum, dedem zaten gün geçtikçe daha da kötüleşiyordu ve bu durum bizi çok üzüyordu. Aslında dedemin böyle kötü olmasinin nedeni hastalıklar değildi, bunun nedeni yaşlı olmak istememesiydi yani yaşlılık psikolojisiydi. Dedem, çok güçlü ve dinç bir komutandı, komutanlık onu hep mutlu etmişti ama işte artık emekli olduğu günden beri kendini hep kötü hissetmişti dedem.
Yola çıktıktan bir süre sonra annem cevabını çok merak ettiğim ve duymaktan korktuğum o soruyu sordu...
"Kızım halanı ara dedenin durumu nasılmış sor."
"T-tamam arıyorum..." aradıktan bir süre sonra halam açtı telefonu.
"Alo?"
"Hala benim Sual, nasılsınız?"
Sesim çok endişeli geliyordu üstelik dedemin durumunun nasıl oldugunu duymak istemiyordum. Çünkü kötü bir cavap duysaydım yıkılırdım o an. Her şey o ana bağlıydı, içimde kötü bir his vardı ve bundan kötü bir şey daha vardı, bu güne kadar hislerimin hep doğru çıkmasıydı.
"İyiyiz Sual, siz nasılsınız?"
"Biz de iyiyiz hala yoldayız yeni çıktık ama dedemin durumunu çok merak ettik o nasıl?"
"İyi ya çok iyi siz merak etmeyin bizi, annenlere de söyle iyi deden tamam mı? Hadi canım dikkatli gelin, selam söyle onlara görüşürüz tatlım."
"Görüşürüz hala."
Halamın bana doğru bilgiyi vermeyeceğini çok iyi biliyordum. Biz telâşlanmayalım diye yaptı ama dedem git gide kötüleşiyordu biliyordum.
Annem ve babam merakla bana bakıyorlardı, babamın aynadaki gözü annemin ise bana doğru dönmesi ne kadar merak ettiklerini gösteriyordu zaten. Şimdi ne diyecektim onlara istemsizce ağzım aralandı ve konuşmaya başladım...