Babam beni uyandırdıktan sonra arabadan sağa sola çarparak iniyordum ayaklarım yere değdiğinde ise uyku sersemliğimi unutup koşmaya başladım kapıyı çaldım yengem kapıyı açtığında yengeme sarılıp yukarıya çıktım yukarıda önüme ilk çıkan halama da sarılıp babaannemin de hem ellerinden hep de yanaklarından öpüp dedemin odasının kapısının önünde durdum ve ağlayacakken kendimi topladım, duruşumu düzeltip kapıyı çaldım
"Gir!"
Dedem emirli ve sert bir tavırla konuştuğunda (ki zaten hep öyledir.) İçeriye girdim içeriye girer girmez dedemin yüzünde bir yumuşaklık ve şaşkınlık olduğunu fark ettim. Fark edilmeyecek gibi de değildi zaten.
"Dedeciğim!"
"Torunum!"
Dedem çok şaşkındı heralde geleceğimizden haberi yoktu halam, yengem ve babaannem dedeme haber verememişlerdi sürpriz olsun diye. Ben ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Çünkü dedem çok zor bir durumdaydı, üstelik etrafını aynalarla doldurmuştu o aynaları gördüğümde kemdimi tutamayıp ağlamaya başladım aslında ben öyle kolay kolay ağlayan biri değildim ama yinede bu manzara çok üzücüydü.
Dedem üzülüyordu yaşlandığı için. Ama kimse bunun farkında değildi. Herkes onun hasta olduğunu sanıp doktor çağırmışlardı doktor da "halsizliktendir "diyip gitmiş ama halsizlikle hiçbir alâkası yoktu bence. Dedem hasta olsaydı odanın her yerine ayna koymazdı. Üstelik dedem hep gençliğinden bahsederdi ve tabi bunları anlatırken de kendini genç hissederdi ama artık anlatacak gençlik anıları kalmamıştı . Dedem İstanbula geldiğinde bazen onunla sohbet ederdik her zaman bana en sevdiği şeyleri anlatırdı,işte onun en sevdiği şeyler iki taneydi sadece "gençlik" ve "asker olmak".
Bunları hatırladığımda dedemin sadece yaşlı olmaktan korktuğu için üzüldüğünü değil artık asker olamadığı için de üzüldüğünü düşünüyordum. Emekli olunca en sevdiği şeyi de yapamaz diye korkuyordu işte bunu yapamadığı için yaşlı olmak istemiyordu.
Dedem Dede Korkuta çok benziyordu hatta onun gibi sesi bile güzeldi. Dede Korkutta olan tüm özellikler dedemde de vardı, ayrıca fizikî olarak da çok benziyordu.
Aynaları gördüğüm için ağladığında dedem ciddi bir tavırla konuşmaya başladı.
"Torunum gel bakayım buraya."
Hiç anlamadığım için dedem şaşırmıştı benim ağlamama. Dedemin yanına gittim karşısındaki koltuğa oturdum dedem de zaten koltukta oturuyordu. Dedem yüzüme bakıp konuşmaya başladı.
"Sen ne zaman böyle boş şeyler için ağlamaya başladın? Sadece hastalandım o kadar, bunda ağlayacak ne var?
"Dede, senin hasta olduğunu sanmıyorum, sen sadece üzgünsün diye böylesin biliyorum."
Dedem "anlamışsın" der gibi bir bakış attı ve konuşmaya başladı.
" Sual sen nereden anladın bunu?"
"Dede hani sen en sevdiğim şey gençlik ve asker olmak dedin ya işte oradan aklıma geldi. Dedeciğim lütfen öyle yapma lütfen!"
Ne yapmayayım Sual? Hı?
"Dedeciğim yani benimle dürüst konuşabilirsin."
"Torunum ben seninle dürüst konuşacağım ama sen dürüst olacaksın bu aramızda kalacak sırf sen üzülme diye söylüyorum sonuçta tek torununsun."
"Tamam dede söz veriyorum kimseye söylemeyeceğim."
Kızım sen haklısın ben üzüldüğüm için bu durumdayım. Üzulmemin sebebini de doğru bildin. Yaşlanmaktan korkuyordum. Çünkü yaşlanırsam asker olamayacaktım yine. Emekli olacaktım ve hepsi oldu da yaşlandım, emekli oldum, ve artık asker değilim ama üzülme alışırım bem bu duruma.
"Dede alışmak zorunda değilsin ya. Zaten yaşlı da değilsin sadece emeklisin o kadar."
Bunu söyledikten sonra dedemin yüzünde güzel bir gülümseme gördüm. Dedem gerçekten de çok yaşlı değildi askerlik yapabilirdi ama yapamadığını sanıyordu.
"Haklısın torunum ben yaşlı değilim. Sadece asker olamam o kadar ama torunuma karışan olursa benden çekeceği vardır."
"Evet dedeciğim hem benim asker bir dedem varsa kim bana karışabilir?
Dedem gülüyordu ve çok mutluydu artık aynalara bakmıyordu. Son bir kere tek bakıp
"Yaşlı olayım veya olmayayım hiç birşey fark etmez, sonuçta ben yine askerim ve sen de asker torunusun. Artık üzülüyorum. Çocukluk edip de yaşlılıktan da korkmuyorum."
"İşte benim dedem be."
Dedemde biraz çocukluk vardı ama belli etmiyordu, dedem duygusaldı ama yinede elli etmiyordu ağlasa da gizlice ağlıyordu dedem öyle biriydi. Dedemin olayı unutup iyi olduğunu görmek beni çok mutlu ediyordu.
"Sual biz konuşana kadar onlar yemeği hazırlamışlarlardır, hadi hel aşağıya inelim kızım."
"Aaa... Ben gelir gelmez senin yanına geldim onların yanına hiç gitmedim."
"Kimlerin yanına?"
"E halam, yengem babaannem onların yanına"
"Aa burada hasta ziyaretine gelmişsin onlar da beklesin biraz yani. Neyse hadi inelim orada görürsün onları."
"Tamam"
Aşağıya indik yemek hazırdı. Ben de çok acıkmıştım zaten.
"Hala, yenge ellerinize sağlık çok güzel görünüyor yemek çok da acıkmıştım."
"Iyi hadi geçelim o zaman torunum acıkmış."
Dedeme hafiften gülerken dedem de bana gülerek bakıyordu . Herkes yemeğe gelmişti yemeğimizi yiyiyorduk. Söze ilk giren babam olmuştu
"Baba, çok şükür iyisin."
Babam heralde yeni fark etmişti dedemin iyi olduğunu
"İyiyim oğlum iyiyim Allaha şükür."
Dedem bunu söylerken bana göz kırptı ve konuşmasına devam etti.
"Tabi torunum sağolsun, torunum bir odaya girdi her şey düzeldi."
Ben yemeğimi yedikten sonra odama çıkmaya karar vermiştim.
"Bem odama çıkıyorum hepinize afiyet olsun bu arada halacığım ve yengeciğim sizinde ellerinize sağlık."
Bizim köyümüzde bana ait her şey vardır. Odam, eşyalarım,kıyafetlerim ve hatta bir ovam bile var. O ovama kimse gitmezdi çok eskiden bizim evimiz buradaydı hatta Sude ve Sinemlerin de evi buradaydı. Onlar bile benim ovama gelmezdi o köyde sadece ben giderdim o ovaya. Çünkü oradaki ova çok küçüktü ve kimse buraya koyunlarını getirmezdi, ineklerini getirmezdi ve kendileri de dediğim gibi gelmezdi. Herkes benim o ovaya hep gittiğimi bildikleri için ovaya başka bir isim koymuşlardı "Sualin Ovası."
Saat 07.00 olmuştu herkes kahvelerini yudumlayıp sohbet ederken ben uykusuzluktan gözlerimi açamıyordum.
"Herkese iyi geceler ben uyumaya gidiyorum."
"İyi geceler."
"İyi geceler.""İyi geceler tatlım."
"İyi geceler torunum."
" Kızım daha erken ama...İyi geceler daha doğrusu iyi akşamlar."
Annem bu saatin erken olduğunu söylüyordu ama bu saatte yatmalıyız ki sabah erken kalkalım ama bencede biraz erken yatıyordum...
Uyandım, eyvah! Ne yapacağım şimdi uykum da gelmiyor. Bu kadar erken yatmamalıydım. Telefonla oynasam, olmaz sabaha kadar telefonla oynayacak değilim,kitap okusam,bu kitaplarımın hepsini bitirmişim, kitap mı... Tamam buldum Kesinlikle buldum. Ovama gideceğim.