Giriş Bölümü

487 38 16
                                    

"Buna katlanmak zorunda değilsin Zhan. Ondan başkası olmaz, olamaz diye benimsemişsin ama hayır Zhan böyle değil. Sen kötü biri değilsin neden kimse sevmesin seni?"

Zhan derin bir nefes aldı. Ağlamaktan çatallaşan sesini düzeltmek adına boğazını temizledi. Bir yandan da elleri durmak bilmeyen göz yaşlarını siliyordu. Arkadaşı bilmem kaçıncı kez ona peçete uzatınca başıyla teşekkür etti.

"Anlamıyorsun Ji Li, ben onsuz bir hiçim. Ailem bile onunla olmamı istiyor. Hem çok seviyorum onu bırakamam ki." son cümleyi söylerken hıçkırmıştı.

"Hayır Zhan, sen onu sevmiyorsun. Bu sadece bir alışkanlık birbinize alıştınız. Aileleriniz de çok zorladı bunun da getirdiği bir şey ama hayır bu sevgi değil."

Zhan onaylamak istemese de Ji Li haklıydı. Onu sevmiyordu, onun yanında olmasını seviyordu.

"Ben ayrılmak istesem de o istemiyor Ji Li, hem annemgili üzmek istemiyorum ben." derken yine ağzından bir hıçkırık kaçmıştı. Başı uzun zamandır ağlamaktan ağrımaya başlamıştı.

"Aman o üzülmesin aman annemgil üzülmesin diye kendini bitirdin yıllarca. Onlar üzülmesin diye diye bitirdin kendini. İlk tanıştığımız zamanlardaki Xiao Zhan yok karşımda benim Zhan. Arkadaşın olarak bu durum beni kahrediyor. Adamı kaçıncı kez yakalayaşın. Bu seferki güya size özel olan bir mekandaydı hem de. Ne zamana kadar sürecek bu? Evlendiğinizde de mi aynısı olacak? Sen her gün kocanın birilerinin koynundan çıkıp sana gelmesini mi bekleyeceksin Zhan? Bu mudur yani?" diyen Ji Li artık sinirden bağırıyordu. "Ji Li sus, sus lütfen çok yorgunum bunun kavgasını yapmak için." diyen Zhan kulaklarını kapatıp daha çok ağlamaya başlamıştı.

"Bugün ben susarsam sen daha çok yorulacaksın Zhan, ben arkadaşımı bir hiç uğruna kaybetmek istemiyorum."

Zhan nefes alamıyormuş gibi hissediyordu. Arkadaşı baştan sona kadar haklıydı. Ama o yapamazdı, o bu kadar güçlü değildi ailesini karşısına alacak kadar güçlü değildi.

"Seni bırakmak istemesem de aklını başına toplaman için seni yalnız bırakacağım. Umarım en yakın zamanda bana "Başardım Ji Li, kurtuldum o piç kurusundan." diyerek gelirsin. Şimdilik gidiyorum."

Oturdukları yerden gittikçe uzaklaşan arkadaşına baktı Zhan. Sonra kafasını çevirip karşısındaki hırçın denize baktı. İçi aynen bu deniz gibiydi. Büyük dalgalar kalbine çarparak içerisindeki tüm ateşi kıyıya vuruyordu. Bu hırçın dalgaları dindirecek rüzgarsız bir havaya ihtiyacı vardı. Denizle olan bakışmasını bitirip oturduğu bankta bacaklarını kendine çekti, kafasını bacaklarının arasına koyup sarsıla sarsıla ağlamaya devam etti.





aware [yizhan]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin