2
3 Ay Öncesi-Haziran
Aylardan Hazirandı. Yaz tam anlamıyla gelmiş artık güneş insanın tenini yakmaya başlamıştı. Mehmet o yaz için oldukça heyecanlıydı. Tüm kış boyunca sadece okula gidip gelmiş yeteri kadar eğlenecek vakit bulamamıştı. Okuldan sonraları evlerinin bahçesinde ki ağaçlarla ilgilenmişti. Ve bu onu uzun bir süre oyalamıştı. Ancak artık bunlarla uğraşmak yetmiyordu.
Her yaz görüştüğü şehirli arkadaşları bugün gelecekti. Ve Mehmet'in içi içine sığmıyordu. On iki ay boyunca en çok eğlendiği zaman yaz ayları ve en çok eğlendiği arkadaşları ise şehirli çocuklardı.
Onların şehir hayatında yapamadıkları her şeyi burada yapabiliyorlardı. Tüm gün denize girip, sahilde kumdan kaleler yapabiliyorlardı. Geceleri geç saate kadar oturabiliyor ve sessiz sinema gibi oyunlar oynayabiliyorlardı. Doksanlı yıllarda kalmış olan misketler tasolar ve saklambaç oyunlarını her yaz yeniden hayata geçiriyorlardı. Kızgın güneşin altında saatlerce futbol oynayabiliyorlardı. En önemlisi oyunlarını bırakıp ödev yapmaları gerekmiyordu.
Ve Mehmet için vakit geçmek bilmiyordu. En yakın arkadaşı Sercan'ın geleceğini babasından öğrenmişti. Öğrendiği andan itibaren de içi içine sığmıyordu. Eline bir kitap alarak bahçede ki ağacın dibine hasır sermiş ve okumaya başladı.
Beşinci sayfadan sonra bundan da sıkıldı. Ve elindeki kitabı duvarın üstüne koyarak hasırı yerden kaldırdı. Evin dibinde ki musluğu açıp hortumu taktı. Ağaçları, çiçekleri ve otları tek tek suladı. Hatta güneşin altında sıcaktan yandığını düşündüğü bahçe duvarlarının üstüne bile su tutmayı ihmal etmedi.
Tam o esnada evin dibinde bir araba durdu. Ve içinden sıraya Sercan, Sercan'ın abisi, annesi ve babası indi. Mehmet heyecanla elini kaldırıp Sercan'a doğru salladı.
''Hey Sercan. Sercan!'' Sercan kafasını yavaşça kaldırarak Mehmet'e doğru baktı. O da aynı şekilde elini kaldırarak selam verdi.
''Merhaba Mehmet. Nasılsın?''
''İyiyim. Sen nasılsın? Ben de sizi bekliyordum. Babam söyledi gelec...'' Sercan'ın konuşmasıyla Mehmet'in sözü kesildi.
''Şey'' dedi Sercan. ''Şuan biraz işim varda. Sonra görüşsek olur mu?''
''Tabi. Yol yorgunusunuzdur şimdi siz. Dinlenin daha sonra görüşürüz.''
Mehmet konuşurken Sercan çoktan evine doğru yürümeye başlamıştı. Abisi de onu takip etmişti. Ve Mehmet elinde hâlâ akmakta olan su ve hortumla beraber olduğu yerde kalmıştı. İç sesi kendisini teselli etmeye başlamıştı bile. Tabi dedi tabi ki herkes benimle aynı heyecanı paylaşmak zorunda değil. Ve onlar yoldan geldiler. Yorgunlar...
Mehmet bahçeyi olduğu gibi bırakıp babasının yanına gitti. Evde yapacak bir işi yoktu nasılsa. O gün akşama kadar babasının yanında durdu. Nasıl olsa eve gitse bile Sercan ile görüşmeyecekti.
Muhtar o gün biraz yorulmuştu. Yazlıkçılardan o gün çok gelen olmuştu. Her birini tek tek kasabanın girişinde karşılamıştı. Bazıları yol yorgunuyum demeden meydanda ki kahvehaneye gelerek eş dost ile tüm gün boyunca sohbet etmiş, hasret gidermişti. Günün sonunda ise herkes yavaşça evlerine çekilmişti.
Ertesi gün ve bir sonraki günde kasabaya yazlıkçılar gelmeye devam etti. Bu süreçte de her şey olağan bir şekilde devam ediyordu. Her sene olduğu gibi senenin ilk akşam yemeği pazar gecesi olacaktı. Bu iş muhtarla birlikte birkaç restoran sahibine kaldı ve pazar günü gerçekten yoğun bir çalışma yapıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Sürüm Arkadaşlıklar
Short StoryCovid-19 sebebiyle evlere döndüğümüz şu günlerde hepimiz iyi ya da kötü devam etmeye çalışıyoruz. Ve şuan tıklayıp okumak üzerinde olduğunuz bu hikaye bu süreçte, ödev olarak hazırlanmıştır. Keyifli okumalar. Not:Telif hakları yastığımın altında sak...