3
Ağustos-Şenlik Günü
Şenlik günü gelip çattığında kasabada bir koşuşturma hakimdi. Masalar, sandalyeler yerleştirilirken bir yandan sahne ve müzik sistemi de kuruluyordu.
Makyaj meraklısı birkaç kişi kostüm yarışmasına katılmak isteyenleri hazırlamaya çalışıyordu. Şaban, Kel Mahmut, Turist Ömer, Cüneyt Arkın, Adile Naşit, Ayşen Gruda, Fatma Girik, Filiz Akın, ve Kadir İnanır gibi Yeşilçam'ın efsaneleri kasabanın sokaklarında dolaşmaya başlamıştı.
Bu esnada Mehmet kasabanın sokaklarında dolaşmaktaydı. Kafası çok karışıktı. Ara ara meydana gidip hazırlıkları kenardan izliyordu. Ancak 5 dakika duramadan yeniden yürümeye başlıyordu. Sanki sürekli yürürse sakinleşebilir ya da aklına bir fikir gelebilirdi. Yavaş yavaş hava kararmaya başladığında kasabanın büyük bölümünden müzik duyulmaya başlanmıştı.
Bu sırada Mehmet adımlarını sahile doğru yönlendirdi. Her zamanki yerlerine geldiğinde arkadaşlarının ellerinde birer şişe ile orada oturduğunu gördü. Sessizce yanlarına gidip oturdu bir şey söylemeden. Poşetten bir şişe çıkarıp kafasına dikti ve büyük bir yudum aldı.
Birkaç saat geçtiğinde şişeleri yere bırakarak yüzmeye karar verdiler. Kısa bir süre geçtiğinde Mehmet hariç hepsi sıkılarak denizden çıktı. On dakika sonra Mehmet'te çıkmak istediğinde sahilden uzaklaşmış olduğunu fark etti. İşte bu andan itibaren olaylar fazla hızlı gelişmeye başladı. Yavaş yavaş suyun içinde çırpınmaya başlayan Mehmet arkadaşlarından yardım istemeye başladı. Ancak hepsi alkolün etkisiyle kumların üzerine uzanmış gökyüzünü seyrediyordu. O sırada yakınlardan geçmekte olan İbrahim Mehmet'in sesini duyarak koştu geldi. Ancak yüzme bilmiyordu. Bu yüzden Sercan'ı, Can'ı ve Mustafa'yı hızla ayağa kaldırarak Mehmet'in yanına gönderdi. Olabildiğince hızla denizden çıkarıp kumlara bıraktılar Mehmet'i ancak bilinci yerinde değildi.
''Nefes alıyor mu?'' diye korkuyla sordu İbrahim.
''Sanırım almıyor.'' dedi Can. Hepsini büyük bir korku ve panik kaplamıştı. Ya Mehmet'e bir şey olursa ne yaparlardı. Bu vicdan azabıyla nasıl yaşarlardı.
İbrahim aldığı cevapla panikleyerek meydana doğru koşmaya başladı. Belki bir yardım bulabilirdi. Bu esnada şenlik bitmek üzereydi. Muhtar eline mikrofonu alarak son danstan sonra şenliğin bittiğini ancak isteyenler için müziğin devam edeceğini söyleyecekti. Ama daha sözlerine başlamadan İbrahim'in sesiyle afalladı. İbrahim hem koşuyor hem de Muhtara bağırıyordu.
''Muhtar ağa Muhtar ağa Meehmeettt! Mehmet nefes almıyor.''
Kalabalıkta şok etkisi yaratan bu cümleyle birçok kişi İbrahim'in peşinden koşarak sahile doğru gitmeye başladı. En önde giden kişi muhtardı. Korkudan düşünceleri kilitlenmiş bir şekilde koşuyordu.
Sahile vardıklarında Mehmet'i yerde yatarken gördüler. Diğer çocuklar başında bekliyordu. Oğlunun yüzünü görebilmek için sola doğru yürüyen muhtarın kalbi o kadar hızlı atıyordu ki dışarıdan duyulduğuna yemin edebilirdi.
Mehmet'in öksürük sesiyle insanlar dikkat kesilmişti. Yutmuş olduğu suları her öksürmesinde dışarı atan bu çocuk insanların bakışlarını ancak uzun bir süre sonra fark edebildi. Ve ilk saniyeler neler olduğunu anlayamadı bile.
Muhtar hızla oğlunun yanına oturdu ve başını dizlerinin üzerine aldı. O sırada arka taraftaki içki şişeleri kasabalılar tarafından bulunmuştu bile. Muhtarın arkadaşı boş şişeleri kaldırarak uzaktan gösterdi. Muhtar ise tamam anlamında kafasını hafifçe salladı.
Mehmet kendine geldiğinde doğrulmaya ve babasına olan biteni anlatmaya çalıştı. Ancak muhtar onu konuşturmak niyetinde değildi. Belki birkaç saat sonra diye düşündü. Üstündeki hırkayı çıkararak oğluna giydirdi.
Herkes dağıldıktan ve evlerine döndükten sonra çocuklar ve aileleri Muhtarın evine geldi. Çocuklarını karşılarına alarak bahçede konuşmaya yapmaya daha doğrusu azarlama niyetindeydiler.
Ancak muhtarın niyeti bu değildi. Neler olduğunu oğlundan az önce dinlemişti. Bu durumda yapılması gereken en iyi şeyin sakince konuşmak olduğunu düşünüyordu ve çocukların ailelerini de bu yüzden buraya çağırmıştı. Tedirgince içeride bekleyen çocuklar 10 dakika sonra bahçeye çağırıldılar.
Oldukça duygu yüklü olan bu konuşmalar sonucunda yaptıklarının utancıyla başlarını bile yerden kaldıramadılar. Hiç böyle bir tepki beklemeyen bu çocuklar ne kadar şanslı olduklarını bir kere daha anladı. Hayatlarını düzene sokabilmek için alkol sorunlarının tedavi edilmesini kabul ettiler. (Telefon bağımlılıkları da unutulmadı tabi.)
Kısa sürede tedavilere başlandı. Ve büyük yol kat edildi.
Mehmet arkadaşlarını kaybetmemek için uğraştığı bu yolda kendini kaybetti. Bu yüzden de her zaman kendisine çok kızdı. Ama bazı derslerin alınması için bazı hataların yapılması gerekliydi. Bununda farkına vardı. Eskisinden çok daha iyi ve çok daha dikkatliydi artık.
Şehirli arkadaşları evlerine dönmeden önce onlara birer not kağıdı verdi. İçerisinde William Shakespeare' dan bir şiir yazılıydı.
Gezinen bir gölgedir hayat, gariban bir aktör
sahnede bir ileri bir geri saatini doldurur
ve sonra duyulmaz olur sesi, bir masaldır
gürültücü bir salağın anlattığı
ki yoktur hiçbir anlamı.
Sonuna kadar okuyan herkese teşekkür ederim. Eleştirileriniz benim için önemli. Lütfen yorum yapmayı unutmayın. Sevgilerle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Sürüm Arkadaşlıklar
Short StoryCovid-19 sebebiyle evlere döndüğümüz şu günlerde hepimiz iyi ya da kötü devam etmeye çalışıyoruz. Ve şuan tıklayıp okumak üzerinde olduğunuz bu hikaye bu süreçte, ödev olarak hazırlanmıştır. Keyifli okumalar. Not:Telif hakları yastığımın altında sak...