2. Bölüm

14 2 0
                                    

Saçma olduğunu bildiğim halde Mr. Ward denen adamı düşünmeden duramıyordum. Kendime bir an kızıp düşünmeyi yasaklıyor ve bir kaç dakika sonra kendimi onu ve insanın içine işleyen gözlerini düşünürken buluyordum.
-İstemiyorum... dedim birden
-Bana mı dedin? Diye sordu Esra
-Ah.. hayır özür dilerim.
-Bu öğleden beri pek iyi değilsin bak nerdeyse kapanış saati geldi senin en neşeli olman gereken saatler bular ma sen sanki Ekrem'in yasını tutuyorsun.
Dedi Esra. Benim için endişelendiği çok belliydi.
-Asla o insan kalıntısı için üzülmedim hatta hayatımda hiç olmadığı kadar sevindim ama bu günkü müşteri...
-Hangisi şu ultra yakışıklı olan mı? Hani ağzının içine düştüğün.
-Hayır, ben kimsenin azının içine düşmedim. Hem adam Türk bile değil.
-Bana aşkın insanların uyruklarına göre geldiğini mi söylüyorsun?
-Ne aşkı Esra? Saçmalama. Sadece adamı bir daha görme ihtimalinin olmadığını söylemeye çalışıyorum. Dedim biran önce bu konuyu kapatmak istedim ve hemen yan taraftaki askıları düzeltmeye geçtim ama Esra gene peşimden geliyordu.
-Sen kendini hep potansiyelinin altında görüyorsun. Türkiyenin en iyi üniversitelerinden birinde okuyorsun. Buraya hayallerini gerçekleştirmek için para kazanmaya geliyorsun sadece ama sanki benim gibi ömür boyu alış veriş yapanlara hizmet etmek zorundaymışsın gibi davranıyorsun.
-Zorunda olmamak için elimden geleni yapıyorum ama o adamı gördün yani bizim bir araya gelmemiz Venüs ve Mars gezegenlerinin bir araya gelmesinden daha imkansız.
-Ayyy bir hayal kudurmadın be Deniz aman hep gerçekçi ol tamam mı sakın hayatına heycan getirecek bir şey yapma..
-Hayatım Ingilteredeki okul icin param yettiginde heycanlı bir hal alacak zaten.
-Neyse hadi mağazanın kapanmasına az kaldı son kez reyonları dolaşalım. Dedi Esra ve görev alanına geçti bende kendimi işime verdim ve kendime o adamı düşünmeyi yasakladım.
Gece kaldığım odaya geldiğimde kendimi yatağa atmamak için zor tuttum. Hemen banyo yapmalıydım yarın erken saatte dersim vardı ve ben erken uyanmakta bir kutup ayısı kadar başarılıydım. Kendimi ikna edip odadan çıktım ve bu katta kalan sekiz kızla ortak kullandığım banyoya gittim ve şampuanımın yerinde yeller esiyordu. Bende sabunla saçımı yıkamaya başladım yapacak bir şey yoktu. Işimi o kadar çabuk hallettim ki beş dakika sonra yatağımda uyuyordum.
Sabah o kadar zor uyandım ki neredeyse derse geç kalacaktım ama kahvaltı yapmadan ve saçımı taramadan yurttan dışarı kendimi attım. Dış görünüşüne her zman dikkat ederdim ben ne kadar insanların kalbinin güzel olmasının daha önemli olduğunu düşünsemde karşı tarafın ilk baktığı şey senin ne giydiğin ve nasıl göründüğün oluyordu. Aman kimin umrunda altı üstü dört saatlik bir dersim vardı. Metroya bindim ve kulaklığımı takıp dış dünyadan uzaklaştım.
Ama sanki bir şey beni rahatsız ediyordu bir daha bir sola baktım ama farklı hiç bir şey görmedim. Her sabah olan normal şeylerdi. İstemsizce omzumu silktim ve kendimi müziğe bıraktım. Ben sevdiğim şarkılardan biri olan Yalan Dünya çalmaya başladı Neşet Ertaşın bağlamayı çalması beni buralardan alıp taaaa uzak diyarlara götürüyordu. Okula giderken ineceğim durağa geldim ve durur durmaz kendimi dışarı attım. Teniz havayı bütün ciğerlerime çekip gözlerimi kapattım ve temiz havanın beni canlandırmasına izin verdim ve duraktan okula olan on dakikalık mesafeyi hızla yürümeye başladım.

Bu okula her geldiğimde kendime gurur duyuyorum. Kendimi ayrıcalıklı ve özel hissediyorum. Kadınların hakettiği gibi basarili ve istediğini koparan varlıklar olması hoşuma gidiyor. Bir kadın olarak Türkiyenin en başarılı üniversitesinde okumak ve burda olmak bana kendimi daha da güçlü hissettiriyor. Benim yaşımda ki kızların tek derdi yarın ne giyeceğini düşünmekten ben emek emek kendim ve geleceğim için çalıştım. Şimdi bu çabalarımın meyvelerini toplamama çok az kaldı.
-Deniz... Deniz... diye sesin geldiği yöne baktım bizim sınıftan bir kızdı ve benim yanıma geliyordu. Normalde pek arkadaşım yoktu. Pek değil hiç arkadaşım yoktu
-Efendim. dedim merakla
-Biraz önce öğrenci izlerindeydim bir belge almak için panoya bir duyuru asmışlar. İngilterede ki üniversite için bursa vereceklermiş. Benimde aklıma hemen sen geldin bir başvur sanırım tek istekleri üç üstü ortalama ve okul birincisinin ortalamak sanırım dört dedi bana gülerek.
Bir anda içinde bir umut yeşerdi ve kökleri bütün bedenimi heycanla titremesine neden oldu.
-Tamam çok sağol ben şimdi derse gidiyim mola verdiğimizde hemen gidip afişe bakarım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 15, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KALP SANCISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin