2. Bölüm: Universitenin ilk günü

50 12 11
                                    

  Rüyamda o günleri görmüştüm. Kulağımda hâlâ abimin o sözleri vardı. 'Ama o sözünde durmadı.' Derince iç çekip tavan'ı izlemeye başladım. O günlerde dedem yanımızdaydı. 1 yıl falan dedemlerde kalmıştık Muratlar ve biz. Kocaman dut ağacı vardı orda yaz olunca kuzenlerim, abim, ben Muratlar  o ağaçtan inmezdik.... Eski evimizde Akasya ağacı vardı... O ne oldu? Kestiler mi yoksa? Bu ihtimal bile beni üzmeye deydi. Ya Murat? O da mı beni unutamadı? Unutmuştur belkide... Babası  babamla bi anlaşma yapmış. Babam burda o Rusyada işleri yoluna koyacakmış. Hagisininki tutarsa oraya gidilecekmiş. Babam bir anda gelişmeye başladı. Onlarda orda gelişmiş . Hatta duyduklarıma göre şirketi buraya yönelteceklermiş.

Bir eve muhtaç olduğumuz zamanları unutamıyorum. Şimdi bizim olan evlerin sayısını bile unuttum. Çok güzel şeyler oldu. Mesela abim Isveçrede Universite okuyor. Ben de zaten çalıştım çabaladım ama sonunda amacıma ulaştım. Universiteyi kazandım... Gülümserken aklıma bir şey takıldı. Lanet olsun. Onun, yani amcamın müdür olduğu universitede okuyacaktım. Ya okuyabilecek miydim?

Hayatı sorgularken kapı çaldı ama hiç oralı olmayıp sabah rutinimin en önemli parçası olarak Hayatı sorguluyordum.

Kapı açıldığında girene baktım. "Hayat kalksana lan bak ilk günden geç kalacağız" Ah Merve ah! Rahat vermezki zaten. Annemle babam işleri için buraya gelememiş abimde zaten universite için yurtdışında olduğu için evimde yanlız kalmama izin vermediler.

Neymiş efendim korkar mışım. Insanlar benden korkuyor sanki ben birşeyden korkuyorum...

Aile dostlarımızın kızlarıyla kalmamı istediler ama bu fikire pek soğuk bakmadım. Ama bu kızlar hayatımın bir parçası oldu. Gülsümle Irem iki kardeş. Biraz çatlaklar. Benim kafaya tam uygun Merve.

"Hayat korkuyorum niye öyle bakıyorsun?" Dediğinde kahkaha atarak güldüm. Korksun diye yapıordum çok korkaktı. "Bak Vallaha Hayat koşarım ha yapma" dediğinde bembeyaz olduğunu farkettim. Hemen sesimi temizleyip ciddi yüz ifademi takındım. "Hayat gerçekten garip birisin" diyip kollarını birleştirdi. Bende onaylar gibi kafa salladım. "Birazda geç kalksan aşağıdakiler bütün krepleri miğdeye indirecek." Dediğinde "Tamam bi elimi yüzümü yıkayayım iniyorum"dediğimde çıktı. Saate baktığımda saat 5:00 ti. Ne? Manyak mı bunlar? Saat 9:00 da gitmeliyiz manyak mı bunlar?

Sürünerek banyoma ilerleyip elimi yüzümü yıkadım. Bir saniye bir saniye. Krep mi demişti o?

Merdivenleri koşaeak inerken 3 basamak erken inip mutağa girdiğimde hızımı alamayıp mutfak dolabına yapıştım. Bu durumdan kurtulup arkamı döndüğümde Merve elinde tava, Iremle Gülsüm çatallarında krep tam ağızlarına götürecekken donmuş bana bakıyorlardı. Sesimi temizleyip burnumu okşadım. "Hayat ayabayıda hızlı kullanıyon bak yavaş" diyip krepi miğdeye indiren Gülsüme baktım.. Hepsi gülüyordu...

"Ya gülün hayinler. Yaa Merve hepsini yemiş bunlar" diye mızmızlanmaya başladım. Elinde getirdiği tabağa baktığımda sırıtıyordum. "Hiç sana ayırmaz mıyım krep canavarı?" Dediğinde onu niye bunlardan daha çok sevdiğimi bir kez daha anladım...

Hepimiz sandalyemize oturup yemeğe başladık. "Yahu Merve biz niye şimdiden kalktık sorması ayıp?"  Dedim Merveye bakarak. "Duş alacaksınız saç kurutacaksınız makyaj falan filan geç kalmadan rahat hazırlanalım"dedi. "Mantıklısın" deyip devam ettim krepleri miğdeye indirmeye. Sofrada Iremin soğuk şakalarından başka bi doalogumuz olmadı.

Kahvemi içip Merveye döndüm. "Kanka. Ben yedim Allah artırsın sofrayı kuran kaldırsın hadi kolay gelsin " deyil merdivenlere yöneldim. Çabucak duş alıp saçımı kuruttum. Sonra saçlarımı düzleştirip aynanın karşısında dizime kadar gelen saçlarımı izledim. 15 yıldır kestirmediğim saçlarım. Kimseninde uğruna kestirmeyeceğim saçlarım!

Intikam içinde HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin