Korkarak üstümdeki kıyafetlere bakarken sanki bir yerim değişmiş gibi hareketler sergilemem evet, aptalcaydı. Ancak hepiniz benim yolun başından beri kola tanrısı olduğuma inanıyor olduğunuzun farkındayım. Buna inanmayan tek karakter -çilek prensesi dahi buna inanabilirdi, biliyorum- ben olduğum için başıma bu kadar olayın ve bu kadar tesadüfün geldiğine inanıyorum ve hayır, ciddiyim.Öte yandan labirenti yıkabilecek kadar da güçlüyüm ve içimdeki Jongin ile olan bağı hissedebiliyorum. Arada nefes almayı unutarak ufak kalp krizleri geçirmeme sebep oluyordu ama o rüyadaki hiçbir kitapta bulunmayan, ben öpme hareketi ile tüm özelliklerimin bir anda oluşmasına neden olmuştu. Algılarım oldukça açık, istediğim kadar hızlı hareket edebiliyordum. Övünmeden geçemeyeceğim sanırım, gözlerimi kapattığım an Jongin'in nerede olduğunu dahi görebiliyordum. Tek eksiğim uçmayı ya da ışınlanmayı bilmiyor oluşumdu ki bu pek sorun teşkil etmiyordu. Zamanla oturacaktı birçok şey.
Hızlı hızlı labirenti çözmüş bir şekilde ilerlerken, herhalde tanrı olana kıyafeti bedava veriyorlar, diye espri yapmaya çalışarak kıs kıs gülmüştüm. İyi ki kimse yoktu, yoksa kapkaranlık labirentte etrafa kola fırlatıp kendi kendime eğlediğimi görebilirlerdi...
Bunu görmeleri de benim sonum olurdu.
Pelerinimi savurarak koşmaya devam ettim. Dışarıdan birisini etkileme ihtimalimi göze alacak olursak sanırım tüm ülkenin ilk aşkı olan Kim Jongin'i dahi geçebilirdim. Hem kıyafetlerim, hem de güçlerim ile ayrı bir havam vardı sanki. Vücudumun hep bu anı beklermiş gibi bir anda canlı olması da cabasıydı.
Jongin'in nefes sesi kulağımda yankılanırken, uçmayı bilsem her şey tamam diyen bir edayla dışarıya çıktım. Bağ o kadar güçlüydü ki en küçük hareketine kadar hissedebiliyordum adamı. Heyecanla siyah saraya baktım. Kılıcım olsa her şey çok güzel olurdu, diyen iç sesimi ise bir süre susturdum.
Arka kapıya doğru ilerlerken önümde konuşan iki bedeni görmemle ağacın arkasına saklandım heyecanla. Onların kötü şeker tanrıları olduğundan adım gibi emindim ama tuhaf olan nokta da buydu tabii. Ne yapacağımı bilmiyordum ki.
"Bir söylentiye göre kola tanrıçası Kim Jongin için yola çıkmış. En son Jongin'in odasındayken ondan farklı kokular almaya başladım. O... nasıl anlatacağımı bilemiyorum ama sanki kış çiçekleri gibi kokuyordu."
"Kış çiçekleri mi? Bunu hayatımda ilk defa duyuyorum." Derin bir nefes aldı. "Neyse, bekçileri arttırırız olur biter. Zaten kola tanrısı güçlerini sonradan almış olacağı için bizden daha güçsüz olmalı. Onu da uyutur ve ikisine de bir şekilde son veririz." İkisi de kahkaha atarken irkilmiştim.
"Hala doğa ana inancında olmaları kadar ironik olan bir şey yok sanırım. Cajiduria labirenti ekşi şeker tanrısı tarafından yapılmamış mıydı?" Biri diğerinin omzuna vurdu şakayla karışık bir şekilde. Bu sırada ağaca çıkmanın biraz daha mantıklı olabileceğini düşünmüş sonra ise beni illa ki duyabileceklerini öne sürerek bu düşüncemi yok etmiştim.
"İnsan öldürmek istiyordu, nefretine karşı çıkamadım. O da oldukça legal yollarla insan öldürmek için böyle bir düzenek kurdu. Bu kadar güzel bir kurgu yazacağını zannetmezdim ama bir anda beni bile etkileyebilecek türde şeyler yazdı. Halk dilinde bir efsane olarak geçse de herkesin buna körü körüne inandığını tahmin edebiliyorum." Birlikte saraya doğru ilerlemeye başladılar.
"Burası soğuk olmaya başladı, gitsek iyi olur. Jongin'in büyüsünü kontrol et. İyiyse eğer dokunma ama zayıflamışsa güçlendirmek için herkesi toplayabilirsin. Ben bir süre kütüphanede olacağım. Ekşi şeker tanrısına bugün gelecek olan Lusnum ordusunun ölüp ölmediğini falan da sorarsın. Yüksek ihtimal ölmüşlerdir ama dikkatli olmakta fayda var." Ağacın dibine doğru çöktüm yavaşça. Daha dün sadece hesap sormak için gittiğimi öne sürerken şimdi Anna'nın hikayesinin bir yalan olduğunu öğrenmiştim. Daha da kötüsü adamların etrafa yaydıkları aura, ben güç doluyum, diye bağırırken benden sadece gele gele çiçek kokusu geliyordu. Bir an içimdeki güçten dahi şüphe ederek etrafı izledim. Pelerinimi çıkartacak olursam donarak ölmem muhtemeldi. Ki zaten üstüme yapışmış gibiydi ve çıkacağını hiç zannetmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
erirken anca öper seni // kaisoo
Fiksi PenggemarDondurma erimeden, kurtar onu kola askeri! -kola askeri, çilek prensesi, dondurma tanrısı!