2 - kanadı kırılan kuşlar

8 4 1
                                    


Billie Ellish - No Time To Die


Hayal etmeyi ve derin derin düşünmeyi çok severim. Asla kafamın içi boş olmaz. Beynimin içinde dans edip duran fikirler ile tutunuyorum hayata. Çok da eğleniyorum. Kafamın içinde yaşadığımı söylesem yine yeri olur.

En çok düşündüğüm şeylerden biri de şu: kuş olmak.

Garip gelebilir ama kuş olmayı ve uçmayı gerçekten çok merak ediyorum. Yani o özgürlük hissi muhteşem olmalı. Rüzgarın bütün uzuvlarını yalayıp geçmesi, istediğin zaman istediğin yere gidebilmek....

Tabi ki ne kadar arzulasam da olacak bir şey değil bu. Bu yüzden ruhumuzu birer kuş olduğunu düşünüyorum.

Ruhumuz özgürlüğü damarlarında kan niyetine taşıyor. Bedenimize kaç pranga vurulmuş, kaç yerden zincirlenmişiz önemli değil. Kafamızın içinde başka bir gezegende bile olabiliriz. Ruhumuz okyanuslar aşabilir, atmosferi delebilir..

Önemli olan düşüncelerdir. İçimizdeki kuşun ne kadar özgür olduğudur. Eğer ruhumuzun zincirlerini kırabilirsek kimse bize engel olamaz.

Bir devrim yapmak için bile ihtiyacınız olan şey hür ve gerçek anlamda düşünen beyinlerdir. Büyük şeylerden örnek veriyorum çünkü büyük çaplı birşeykerden bahsetmek istiyorum bu aralar.

İçimizdeki küçük şeylerin oluşturduğu büyük şeyler.

Ne olursa olsun vaz geçmemeli insan. Önemli olan düşmemek değil önemli olan geri kalkmaktır. Bizi düşürmelerine izin vermemektir. 'Bunu nasıl yapacağız bee!' diyorsan eğer ben de tam olarak bilmiyorum. Ama adım gibi bildiğim bir şey var bu güce sahibiz.

Hani bazen içimizde birşeyler küçük küçük kıvılcımlar çıkarmaya başlar. Sonra minik bir alev baş gösterir. Ve devamında koca bir yangın çıkar ya içinde bir yerde. Tüm dünya alev alır kaburgalarının arasında. Durduramazsın. Gözyaşların akmak için atılsa da bir türlü dökülmez. İşte öyle bir şey bu. Bir kez başlarsa kimse durduramaz. Bana göre kadının gücü budur. Herşeyi tutabilecek bir yangın.

Onca zorluğa katlayıp ardından aşağılanan, değeri asla bilinmeyen o kadınların duyguları bir alev olsa hepimizi yutabilir. Sadece kendisi olduğu için bunları yaşayan herkes. Kadınlar, erkekler, büyükler, küçükler değil.

Buraya çıkıp da feministlik yapmaya gelmedim. Nasıl erkekler kadınlardan üstün değilse aynı şey karşı taraf için de geçerli. Sürekli kadınlar kadınlar deme sebebim içinde bulunduğumuz bu coğrafyada kadınların üzerine daha çok bastırılması.

Onların susuturulmak istenmesi. Onların dayak yemesi.

Şiddete baş vuran kişilerin insan olduğundan hep şüphe duydum. Kim olursa olsun. Neden acı çektiresin, bile bile...

Şimdi size iğrenç birşeyden bahsedeceğim. Bir komşumuz var. Adam klasik kro dayı. Yani daha önce de pek çok kez aynı ortamda bulunduk. Ama hiç garip durmuyordu. Nasıl bir iki yüzlü şeytana artık, kibar bile duruyor diyebilirim.

Adam ilk eşini demir ile dövmüş. İnsanın kanı donuyor. Kadının beline vurmuş. Şimdi engelli olarak devam ediyormuş hayatına.

Midem bulandı resmen duyduğumda. Şimdi o adamın benim yaşımda bir kızı var. İleride kendisi gibi birine mecbur olsa o kız -umarım olmaz öyle şey- ne yapabilir? Diyelim ki müdahale etti ve bir şekilde birşeyler yaptı. Yıllar önce kendi yaptıklarından utanmayacak mı? A da kendi canından kendi kanından birilerinin hayvan muamelesi görmesi hoşuna mı gidecek? Gurur felan mı duyacak?

Önceki eşine neden bunları yaptığını sordum. Adamın erkek kardeşi anlatıyordu. Aldığım cevap ne oldu biliyor musunuz? "Büyük işte, abi."

Hayatımda birine şiddet uygulamak için daha saçma bir sebep duymadım. Sırf kendisini oluşturan sperm yumurtayı daha önce dölledi diye bir insanın bir hayatıla oynaması.

Ve bu adam sadece kadına şiddet uygulayan birisi değil. Kardeşlerini felan da dövermiş eskiden. Yani bildiğimiz hayvan. İnsana saygı sıfır.

Bir de kadınları küçümserler. Asıl bu tip insanlar acınacak halde. Kadınlar istese dünyayı değiştirir.

Şunu hala anlamıyorlar. Var olmalarını bir kadına borçlular . Nefes alıyorlar çünkü bir kadın onları dünyaya getirdi.

Bana göre insan kategorisinde olmak için iki şey yapmak lazım:
bir saygı duymak,
iki karşıdakini dinlemeyi bilmek.

Hayvanlar da birbirini dinlemiyor ve onlar da saygı durmuyorlar. Bence hiçbir fark kalmıyor.

Kanadını kırıyorlar içimizdeki kuşların. Dövüyorlar onları bizimle birlikte. Hakaret ediyorlar yüzlerine yüzlerine. Yaptıklarını yargılıyorlar bilip bilmeden. Kontrol etmeye çalışıyorlar. Fikirlerini boşverip seslerini susturuyorlar. Kanatlarını kırıyorlar içimizdeki kuşların. Küsüyoruz kendimize.

İyi geceler canlar. Benden bu günlük bu kadar. Sizi susturanlara asla boyun eğmeyin. Bu aptal, kimin götünden çıkardığı bilinmeyen düzenin artık değişmesi gerek. Artık yeter.

galaksilerden aksilikler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin