7. Bölüm

85 8 6
                                    

Neydi bu his? Neden labirent misali çıkmazlara sapıyorum? Yılların rüya diye gözlerime gösterdiği bu adam şimdi yine karşımdaydı.

Hareket edemiyordum uyuşmuşluk bedenime işliyordu, kıpırdayamıyordum. Kelimeler kifayetsiz, tercümeler yetersiz... Başıma keskin bir acı saplanırken  gözlerime de siyah bir perde çekilmişti. Bedenim üşüyor ellerim ise buz... Gözlerimi açmak istiyorum lakin gözlerime ok misali acı işleniyor.

Gözlerimi açtığımda beyaz odada olmak beni biraz ürpertmişti. Yine dönüp dolaşıp bu beyaz odaya hapis olmuştum. Hafif kapı aralandığından dışarıya doğru baktım. Yine o teyze. Ama neden burada? Neden gelmişti ki hastaneye?

"Yavrum uyandın mı? Çok merak ettik seni kuzum. Allah sağlık şifa versin kızım. " Ne?! Annem bile bana böyle seslenmiyordu. Nerede benim telefonum? Ses kaydı alacağım. 'Annem beni komşu kızıyla kıyaslayınca bende onu komşu teyzeyle kıyaslarım' deyip iç sesime göz kırptım. Küçük bir kahkaha daha attığımda boğazımın kuruduğunu hissettim. Sadece "Su." diyebilmiştim.

İsmini hala bilmediğim teyze  destek amaçlı elini hafif belime koyarak  suyu içirdi. Geri uzandığımda "Söyle bakayım kuzum, n'oldu da sesinde kuşlar cıvıldadı?" dedi tebessüm ederek. Hayır bir insan nasıl olur da bu kadar neşeli olur? Hiç mi yılların verdiği yorgunluk olmaz ya? Şu an teyzeyi çok kıskandım, en iyisi kendi kendime tribe girmeden cevap vermek...

"Hani siz kuzum diye seslendiniz ya..."

"E-evet."

"Annelerimiz bizi komşu kızları ile kıyaslarken, bende sesinizi kaydedip annemi de sizinle kıyaslama düşüncesi geldi ona güldüm." deyince ikimiz birden gülmüştük. Biz gülüşürken odaya annem arkasında da roket misali üzerime uçan Hüda girdi.

"Kankacığım, can kardeşim benim, ahiretliğim... İyisin değil mi?" deyip nefessiz bırakacak kadar sarıldı.

"Bacım benim, ezana hasretlim, iyiydim ta ki sen beni boğana kadar." deyip geri çekildim. Oh be elhamdülillah nefes varmış. Oksijenleri güzelce içime çekip annem ile o ismini bilmediğim teyzeye döndüm.

Annem "Görüyor musun Hilal, aynı bizim gençliğimiz. Birbirimizi sıkmayana kadar bırakmazdık." dedi.

Ne?! Annem ile Hilal teyze gençken birbirlerini tanıyor muymuş?

Ben fazla annemlerin mazilerine girmeden Hüda kulağıma fısıldadı. "Huzeyfe İmam Efendi, Hilal teyzeciğinin oğlu oluyormuş." dedi imalı şekilde.

"İmanı yesin haspam. Ben ne yapayım oğluysa?" dedim ölümcül bakışlarımla.

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•

Hemşirenin odaya girmesi ile hepimiz susmuştuk.

"Lamia Hanım'ın tansiyonu düşmüş. Biraz sonra taburcu olabilirsiniz." dediğinde çok sevinmiştim. Hastane odaları beni boğuyordu. Duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Yaklaşık yarım saat sonra da taburcu işlemlerim yapılmıştı.

Eve geldiğimde Hilal teyze de bizle gelmişti. Bu gece Hilal teyze bizde kalacağı için Hüda'yı da çağırmıştım. Canım kankam bize bir güzel çay hazırlayıp yanıma oturdu.

"Lamia kızım annenle konuştum. Bir hafta sonraya hanımlara ders anlatabilecek bir hocaya ihtiyacımız var. Eğer sende istersen hocalığı senin yapmanı istiyoruz." diyen Hilal teyze ile Hüda'ya baktım. Onaylar gözler ile Hüda da bana bakınca  kabul etmeye karar verdim.

"Hilal Teyze, Allah razı olsun iyi düşünmüşsünüz ama benim 2 hafta sonra görevim başlıyor. Müsait oldukça hocalık yaparım fakat eğer devamlı bir hoca istiyorsanız Hüda yapabilir. Hem zaten mülakatı da kazandı. Ayrıca Hüda şu anda çalışmayı düşünmüyor. Yani bence Hüda daha iyi yapabilir." Ben bağlaçlı cümleler kurarken Hüda da 'Allah seni almasın, bir bıraksaydın, iki kelime de ben söyleseydim.' bakışını atıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 17, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

LAMİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin