5. Bölüm

54 10 17
                                    

Bismillahirrahmanirrahim
esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu🥰🥰


"Selamın Aleyküm Lamia kızım." dedi Ayşe teyze. Bu kadın çok tatlıydı bence.

"Ve Aleyküm selam Ayşe teyze. Gel buyur birlikte oturalım." dedim o tatlış elleri ile elerim aşk yaşarken. Pammıkk gibi elleri vardı. Dokununca nedense içimi ısıtıyordu.

"Lamia kızım kusura bakma hastaneden sonra seni görmeye gelemedim. Bu yaşlılık yürümeyi bile zorlaştırıyor hey gidi günler." dedi bir ah çekerek. Ayşe teyzem benim ya. en son hastanede  Salih amcadan sonra gelmiş odama pamuk gibi ellerini başıma koymuştu ben gözümü açana kadar da gitmemişti. Artık bir cevap vermem gerektiğini düşünerek "Oyy tontoş teyzem benim asıl sen kusuruma bakma ben gelemedim." dedim kedi gibi bakmaya çalışarak.

Biz Ayşe teyze ile sohbet ederken konu konuyu açmıştı. En son Hüda'nın sıkıldığını görmüş ve de Ayşe teyzenin elini öperek evine kadar yolcu etmiştik. Aslında uzun zamandır Ayşe teyze tek başına oturuyormuş sonra hastalığı kötüleşince ailesinden kimse olmadığı için uzakta üniversite okuyan iki torunu gelmiş yanına. Arada bir Ayşe teyzeye gitmeyi aklıma not edip Hüda ile eve doğru yola koyulmuştuk.

°•°•°•••°°°•••°°°•°•°
 
Yarım saattir Hüdaların evine gelmiş Hatice teyzeye yardım etmeye çalışmıştık. Bak çalıştık diyorum çünkü Hüda kardeşimiz (Allah akıl fikir versin) sayesinde 2 tabak kırılmış ayrıca başımızın etini yemişti. Hayır yani bizimki de kafa be arkadaş!

"Bana bak Hüda biraz daha konuşursan bu elimdeki bıçağın tadına bakacaksın." dedim elimde bir yemek bıçağı ile ona doğru yürüyerek.

"Bacım salak mısın sen? Bıçak yemek değil ki tadına bakayım."
İçimden bu kızın salak olduğuna kanaat getirerek "Kızım sen bu kafayla fazla yaşamazsın. Akıl fışkırıyor mübarek!" dedim ve işime döndüm.

Bir 10 - 15 dakika sonra annemler gelmiş, masaya oturacakken tek misafir biz olmadığımızı fark ettim. Kapının çalmasıyla Hüda'nın yere düşme sakarlığını saymazsak kapıyı açmış ve gelen misafirler ile selamlaşmıştık. Gelen misafirlerde erkekler de olduğu için Hüda ile mutfakta yemeğe karar vermiştik.

"Kızım görmedin mi adamı? İnsan yemiş mübarek." dedi gülerek. Hayır benim bu cümleyi düşünmem acaba kaç saat alır* Halbuki liseyi imam hatip okumuş, felsefe dersimize giren ateist hocamızla bile çok iyi anlaşmış ve de felsefe dersine aşık olmuştum. Gerçeği imam hatibe ateist bir hoca gelmesi de çok garip.

"Birincisi; o cümle ne kızım, filozoflar bile daha açık konuşuyor. İkincisi; haram haram ne ağzının suyunu akıtarak bakıyorsun adama?" demiş, sandalyeme yaslanmıştım. Yemeği yedikten tüm bulaşıkları Hüda ile toplamıştık. Çayı da ikram ettikten sonra bizi de koyu bir muhabbet sarmıştı. Ta ki mutfağa sarışın 21 yaşlarında Tuğçe adında bir kız gelene kadar. Hüda kulağıma fısıldayarak "Benim sarışın akrabam mı var bacı?" dedi.

Bende dudağımı büzüp bilmem edasıyla Tuğçe'nin olduğu tarafa döndüm. Aynı zamanda da  Tuğçe sandalyesini çekip yanımıza otururken Hüda da masa altında mesaj atmıştı. Bende mesajlar bölümünü açıp sessiz bir kahkaha patlatıverdim. 'Kanka ben bu kızı hiç sevemedim ayrıca o ne isim öyle Tuğçe, Türkçe gibi isim.' yazıyordu. Aslında Hüda bunu kötü niyetle söylememişti ama gıybet yapmayacağımızı birbirimize söz vermiş ve yapmayacaktıkta.

Ben Tuğçe'ye çay doldurmak için kalkmıştım ki Hüda'nın cırlayan sesine tüm ev halkı olarak maruz kalmıştık. "İnanamıyooorummmm! Bilekliğine işlenmiş kanaviçe modeli çoook güzel!" dedi iki elini çenesinin altında birleştirerek. Şuan Hüda'nın gözlerinde, gözlerinde kalp fışkıran emojiyi görebiliyordum (😍).

LAMİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin