Barış: ben bir şey yaptım.
Berkan: ne yaptın?
Barış: Cemal'i öptüm.
Berkan: NE?
Berkan: babako ciddi misin?
Barış: evet..
Berkan: peki ne hissettin?
Barış: bilmiyorum.
Barış: ama pişman değilim yine olsa yine yaparım.
Berkan: e oğlum sen yanmışsın :D
Barış: öyle mi dersin?
Berkan: öyle tabii.
Berkan: sen iyi düşün tamam mı? benim birkaç işim var sonra konuşalım bunu ayrıntılı.
Barış: tamam, görüşürüz.
Telefonumu kenara koydum ve hemen yanımda yatan cemale döndüm. O çok güzeldi. Ona karşı ne hissettiğim konusunda pek bir fikrim yoktu. Ama o arkadaşımdı ve insanlar arkadaşlarına bu tarz duygular hissetmezdi. Hafif kıpırdandığında ellerimi saçlarından çektim. Gözlerini kırpıştırarak açtı.
"Barış?" dedi boğuk çıkan sesiyle.
"efendim?"
"kaç saattir uyuyorum?"
" üç saattir falan." gözlerini kocaman açtı.
"cidden mi?" kafa salladım. "Barış?" tekrardan sesini hafif kısarak seslendi.
"efendim?"
"ben çok acıktım." gülümsedi. Çok güzel gülüyorsun gülme öyle lütfen..
"o zaman ben bir şeyler hazırlayım." tam kalkacakken elimi tuttu.
"şey, pizza söylesek? Olmaz mı?"
"olur tabii sen nasıl istersen." tekrar gülümsedi. Gülüşünden öpmek istedim.
"şey, film de izleyelim mi?" saçlarını karıştırdım.
"ne izlemek istersin?" bir yandan da pizza siparişi veriyordum. İşimi tamamen halletiğimde Cemal'e döndüm. Hala düşünüyordu. "karar veremedin mi?"
"veremedim." dudaklarını büzdü. Beni zor durumda bıraktığının farkında mıydı acaba?
"düşün sen rahat rahat acelemiz yok sonuçta." Cemal bakışlarını cama çevirdi ve yağan yağmuru izlemeye başladı.
"çok güzel." ben de onun yanına oturdum. ve dediğini tekrar ettim.
"çok güzel." bakışları bana döndüğünde gerilmiştim. Bana yaklaşmaya başladığında kapı çaldı. Bütün dikkatimizi dağılırken geri çekildim. "şey, ben gidip kapıya bakayım sanırım pizzalar geldi." dedim ve hızlıca yerimden kalktım. Kapıya giderken ayağım takılmıştı son anda düşmekten kurtulmuştum. "lanet olsun!" Cemal'in kahkahası odada yankılanmıştı. Gözlerimi devirdim ve kapıyı açtım.
"Babako biz geldik!"
"iyi halt ettiniz." dedim ve geçmeleri için kenara çekildim.
"hoşbulduk canım benim." Berkan ve Lale içeri geçerken Burak henüz girmemişti. Sorar gözlerle Burak'a baktığımda gülümsedi.
"kanka ben siz çiftleri yalnız bırakayım. Malum sapım ben o yüzden iyi eğlenceler." hiçbir şey söylememe izin vermeden resmen koşar adımlarla uzaklaşmıştı. Kapıyı ardından kapattım ve içerde sohbete dalmış arkadaşlarımın yanına geçtim. Tam oturacakken tekrar zilin çalmasıyla küfrettim.
"sanırım bu sefer pizza geldi." Cemal görmese de onaylayacak şekilde kafamı salladım. Kapıyı açtığımda ikinci bir şok daha yaşadım. Onun burada ne işi vardı?
"kimmiş babako?" cevap vermedim sadece çatılmış kaşlarımla Yunus Emreye bakıyordum.
"Niye geldin?" sert ve soğuk çıkan sesimle sordum.
"beni davet etmeyecek misin?" alayla gülümsedi. Gözlerimi devirdim.
"siktir git." güldü.
"yoo gitmiyorum." dedi ve aralık olan kapıdan kendini içeri attı. Kapıyı sertçe arkasından kapattım ve oturma odasına ilerledim.
"oğlum kim geldi diyoruz cevap ver-" Berkan karşısında Yunus Emreyi görünce sustu. Kaşları çatık bir şekilde bakmaya başladı. "oğlum ne işin var lan senin burada?"
"sarı papatya terkedilmeyi hazmedememiş." dedi Cemal. Sinirlendiği ses tonundan belliydi. "defol git buradan!" ayağa kalktığında Cemal'i tuttum. Onu görmeye tahammül edemediğinin farkındaydım.
"sakin ol bebeğim." Cemal'in kulağına fısıldadığımda gözlerini kapattı ve geri çekildi.
"hadi Yunus Emre ne diyeceksen de ve siktir olup git. Bir daha senin o iğrenç yüzünü görmek istemiyorum." dediğimde tekrar gülümsedi.
"gerçekten." duraksadı ve bir kahkaha attı. Kulaklarım işkence çekiyordu. "gerçekten beni terketme sebebin Cemal miydi?"
"Ne? Ne saçmalıyorsun sen?" gerilmiştim.
"o benden daha mı iyi? Mesela daha mı güzel öpüyor seni? Daha mı güzel sarılıyor? Kokusu daha mı güzel?" sinirle elimi saçlarıma daldırdım ve geriye attım.
"Ne saçmalıyorsun bilmiyorum ama defol git! Cemal ve ben sadece arkadaşız."
"pekala Barış bey sen öyle diyorsan öyle olsun. Şimdi gidiyorum ama geri geleceğim sevgilim." gülümsedi ve arkasını dönüp gitti. Sinirle önümde duran masaya tekme attım. Hala sevgilim diyordu. Kafamı susmuş bir şekilde bizi izleyen Berkan ve Lale'ye çevirdim. Berkan ayağa kalktı ve kulağıma fısıldadı.
"gerizekalı olduğunu biliyordum da bu kadarını beklemiyordum. Biz şimdi gidiyoruz siz konuşun tamam mı? Ha bu arada Yunus Emre'yi ben halledeceğim merak etme." belli belirsiz kafa salladım. İkisi de daha fazla bir şey demeden evden çıkmıştı. Gözlerimi kapatıp kendime gelmeye çalıştım. Bazen ağzımdan çıkanı kulağım asla duymuyordu. Cemal'e baktığımda tek bir yöne odaklanmıştı.
"Cemal.."
"Barış konuşmak istemiyorum." ayağa kalktığında bileğinden tuttum ve kendime çektim. Yüzüme bakmıyordu.
"yeşillerine bakmama izin ver lütfen." dedim yalvarırcasına. Yavaşça bakışlarını yüzüme çevirdi. Gözleri dolmuştu. Yanağını yavaşça öptüm. "şu an ne yapıyorum bilmiyorum ama doğru hissettiriyor." yutkundum. Cemal gözlerini kapatmıştı. İçimde bir yerlerde birisi onu öpmemi söylüyordu. Tuttum kendimi. Cemal birden geri çekildi.
"Barış neden bana bunu yapıyorsun?" ağlamaklı çıkan sesiyle konuşmuştu. "Görmüyor musun? Tek bir kelimenle bile nasıl acı çektiğimi görmüyor musun?" sustu. "doğru biz sadece arkadaşız. Ben yanlış anladım kusura bakma." adımlarını kapıya yönelttiğinde dur, gitme diyemedim. Sadece boş bakışlarla etrafa bakıyordum. Kapıyı sertçe çarptığında kendime geldim. Her şeyi yine batırmıştım.
amk bu nasıl bölüm dediğinizi duyar gibiyim. harbiden bu nasıl bölüm.. ne yazıyorum anlamıyorum ki WŞDMŞWMDŞWMDŞW
biraz hızlı ilerliyorum sanki? cevap verin de ona göre devam edeceğim çünkü
vote verirseniz yorum da yaparsanız sevinirim 🤍🙃
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i need you ¦ cembar
RandomBilinmeyen: Genç ölelim ya da sonsuza dek yaşayalım.. Gücümüz yok, ama asla asla demeyiz. Barış: hey bu benim en sevdiğim şarkı. Bilinmeyen: benim de :)