4

1.5K 85 104
                                    

Barış tam karşımda oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. Ben de onu izliyordum. Okuduğu bir şeyi mırıldanmaya başladı. "Kimse suçsuz ve mükemmel değildi, güneş bile doğarken geceyi öldürüyordu." ardından devam ettim.

"Gözlerinin içinde, bulunduğu galaksiyi barındıran birisine aşıktı ve o galaksinin içinde sadece bir bulutsuydu adam." kafasını telefonundan kaldırıp bana baktığında okyanus mavisi gözleri yeşillerimle buluştu. Gülümsedi ve bakışlarını geri telefonuna çevirdi. Ölecek gibi hissediyordum. İç çektim. Gözleri mavinin en güzel tonuydu ve ben o gözlere her baktığımda huzuru tam anlamıyla buluyordum.

"babako daldın gittin." Berkan'ın sesi düşüncelerimi sonlandırmıştı.

"ha? sanırım öyle olmuş."

"ya gerçekten sıkıldım bence bir şeyler yapmalıyız." Burak'ın dediğini Berkan da onaylamıştı, Barış'a baktığımda hala telefonuyla ilgileniyordu. Kesin yunus emreyle mesajlaşıyordu.

"Barış." yüksek sesle seslendiğimde sonunda dikkatini bana vermişti.

"efendim?"

"biraz bizimle mi ilgilensen?"

"üzgünüm tam olarak ciddi bir konuşmanın içerisindeyim." kaşlarımı kaldırarak sorar gözlerle baktım. "sanırım yunus emre ve-" sözünü heycanla kesmiştim.

"ayrıldınız mı?" bundan sonra konuşmadan önce düşünmem gerekiyor.

"evet." şaşırmıştım çünkü daha iki gün önce ona sürpriz yapacağından bahsediyordu.

"yok artık babako ciddi misin?" barış kafa salladı. "niye ayrıldınız?"

"biliyorsun yaklaşık 7 aydır beraberiz fakat ben.." duraksadı. Sanırım üzgün hissediyordu. Yanına gidip kollarımı boynuna doladım ve saçlarının arasına öpücük kondurdum. Barış ise bana daha da sıkı sarılmıştı.

"Barış sorun değil yani seni yargılamayız biliyorsun. Eğer senin için doğru karar buysa bizim içinde öyledir." Burak böyle zamanlarda nasıl konuşacağını çok iyi biliyordu. Barış biraz geri çekildi.

"ben onu sevmediğimi farkettim ve ikimize de bu eziyeti çektirmek istemedim. Sanırım o, benim ayrılmamı hazmedemedi." sinirle Barış'a baktım.

"hazmedemedi mi? Yemin ediyorum o sarı papatyayı mahvederim." Barış gülerek bana baktı fakat bu beni daha da sinirlendirmişti. Komik olan ne? "ne gülüyorsun gayet ciddiyim" Barış' ın gülüşü kahkaha döndüğünde karnına bir tane geçirdim. Sızlanarak bana baktı.

"ah, elin ağırmış." karnını okşadım.

"ay özür dilerim elimin ayarı kaçtı."

"sorun değil. Ben biraz uyuyabilir miyim?" sormasının tek sebebi şuan benim evimde olmamızdı.

"tabiki, istersen odamda uyuyabilirsin." gülümsedi ve kalkıp gitti.

"sizin aranızda ne geçiyor?" diyen Berkan'a şaşkınlıkla baktım.

"anlamadım?"

"salağa yatma be oğlum."

"Berkan gerçekten ne dediğini anlamıyorum. Ooo saat dört olmuş siz gidip biraz antrenman yapsanıza."

"pekala ama bu konuşma burada bitmedi haberin olsun cemo." gözlerimi devirerek peşlerinden kapıya kadar gittim. Sonunda gitmişlerdi. Sessizce odama doğru gittim ve kapıyı aralayıp Barış'a baktım. Saçları dağılmıştı. Çok güzel uyuyordu bebek gibi. Biraz daha burada kalırsam uyanabilirdi. Tekrar oturma odasına gittim ve diğer telefonumu elime aldım. bir gündür hiç bir şey yazmamıştım ve onunla anonim bir şekilde konuşmayı da özlemiştim.

Can: sana çok sinirliyim.

Can: beni böyle hissettirdiğin için.

Can: ama ne söyleyebilirim ki?

Can: muhteşemsin.

Kafamı cama doğru çevirdim. Onu tanıdığım günden beri farklı hissediyordum. Kendimi defalarca kez durdurmaya çalışmıştım ama başarılı olduğum söylenemez. Yavaş yavaş kapanan gözlerimin uykumun geldiğini söylüyordu ben de pek fazla direnmedim zaten. Koltuğa uzandım ve onu düşünerek uyuyakaldım.

--

Uyandığımda hava kararmıştı. Üstümde bir battaniye vardı. Sanırım Barış örtmüştü. Gülümsedim. Evin içini turlayıp baktığımda ise onu görememiştim çoktan gitmişti. Tekrar uyuduğum yere gelip telefonumu aldım ve mesajlara baktım.

Barış: çok güzel uyuyordun ve seni uyandırmak istemedim, yarın görüşürüz.

sırıtmaya başlamıştım. Acaba beni izlemiş miydi? Cemal salak olma seni neden izlesin ki? Diğer telefonu aldığımda onda da bildirim olduğunu gördüm.

Barış: muhteşemim.

Can: egolu.

Barış: :)

Can: birini sevmek çok zor. Özellikle de aptal birini.

Can: kim olduğumu bilsen benimle konuşmazdın. Her gün sana bakmak ama duygularımı açıklayamamak bana acı veriyor.

Barış: o zaman bu acıya son ver.

Can: yapamam, risk alamam.

Barış: korkaksın ve benim korkaklarla işim olmaz.

Can: korkağım evet. Seni sevmekten korktum şimdi de karşına çıkmaya korkuyorum.

-görüldü-

Gözümden akan yaşı elimin tersiyle sildim. Canım gerçekten çok acıyordu. Eninde sonunda öğrenecekti ve bir daha yüzüme bakmamasında ölesiye korkuyordum. Odama gittim ve daha önce onun uyuduğu yatağıma yattım. Kokusu beni rahatlatmıştı. Gözlerimi kapattım kısa sürede tekrar uykuya dalmıştım.
















yazarken olayların gidişatının nasıl olacağı konusunda acayip kararsızım.. umarım hoşunuza gitmiştir. Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin. 💞



i need you ¦ cembarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin