Uyandığımda her yerin karanlık ve sessiz olduğunu farkettim. Koca evde yapayalnızdım. Babam ve eşi şehir dışına çıktılar 1 hafta için. Babasının vefat ettiğini söylediler. Yani üvey annemin babası. Gece alel acele toparlandılar. Yalnızlık hoşuma gidiyordu. Çünkü kimse son ses müzik dinlememe karışamayacak ve deli gibi dans edip bağırmamdan rahatsız olmayacaktı. Bugün okul olmadığı için yatağımdan çıkmak istemiyordum. Acıktığımı hissettim. Siyah geceliğimin üzerine sabahlığımı giyip yüzümü yıkadım ve aşağı indim. Merdivenlerden inerken hâlâ ayağım ağrıyordu. Kapı çaldı. Önce umursamadım. Ama ısrarla çalmaya devam etti. Sadece lanet olsun.. Diyebildim. Kapıyı açtığımda karşımda Brad duruyordu. İstemsizce bi gülümse oluştu suratımda. Brad "içeri girmeyecek miyiz?" Dediğinde kendime geldim. "Aa şey... özür dilerim" dedim. Neden özür dilediğimi bile bilmiyordum. Ellerindeki poşetleri mutfağa koydu. Evi bilmediği için bakınarak mutfağı buldu. Onunlayken sürekli gülüyordum , kahkaha atıyordum. Kahvaltı için yardım istedi. "Üzerime bir şeyler giyip geliyorum" dedim. "Gerek yok rahat olabilirsin" dediğinde yardım etmek için yanına gittim. Sonunda kahvaltıyı hazırlayabildik. Onunla ilk defa kahvaltı yapıyordum. Bu hoşuma gitmişti. "Buraları ben toparlarım sen git ve üzerini giyin" dedi. Tamam anlamında başımı salladım. Yukarı çıktığımda çok heyecanlıydım. Ama yine orman gibi bi yere gidersek diye siyah pantolonumu giymeye karar verdim. Makyajımı yaptım. Aşağı indiğimde "nerde kaldın hadi çıkalım" dedi ve kolunu uzattı. Koluna girdim ve arabasına doğru ilerledik. Bi kafeye girdik önce. Orda kahve içtikten sonra beraber fotoğraf çekildik. O kadar çok çekti ki bazılarında kahkaha atarken çıkmış olabilirim. Onunla vakit geçirmek harikaydı. Ama biraz farklı davranıyordu. Onda anlayamadığım bir şey vardı. Çözemediğim bi gariplik. Bi davet olduğunu söyledi. "Yarın akşam benimle gelirsen çok sevinirim" dedi. Kabul ettim ve beraber lunaparka gittik. Bütün herşeye bindik. Çok eğlenceliydi ama biraz korkmuştum. Hatta bir ara midemde ne varsa çıkaracaktım ki bu iğrenç olurdu. Akşama kadar beraberdik. Beni evime getirdi. Kapıda çok yakınlaştık. Dudağımdan öpmek istediğini anladığımda onun yanağını öperek yarın görüşürüz dedim. Kızardı ve zorla iyi geceler diyebildi. Eve geldiğimde çok terlemistim ve duşa girmek üzereydim. Kapı çaldı. Şu kapının zilinden nefret ediyordum. Bornozumu giyip aşağı indim. Kapıyı açtım. Brad beni görünce özür diledi ve çantamı verdi. Onun arabasında çantamı unutmuştum. "Teşekkür ederim" dedim. Evinin anahtarını lunaparkta düşürmüştü. Bende onu içeri davet ettim. "Hemen gelirim" dedim ve banyoya çıktım. Hızlı bir şekilde duş alıp çıktım. Üzerimi giyindim. Saçlarımı kuruttum. Aşağı indiğimde orda uyuyakalmıştı. Üzerine battaniye getirdim ve onu yavaşça yatırdım , battaniyeyi örttüm. Tam gidecekken elimden tuttu. Ne oldu dedim. Yastığı olmadan uyuyamıyormuş. Oh , olamaz dedim ve Gülmeye başladım. oda güldü. Çünkü gülünesi bir durumdu. Dizlerime yattı. Uyuduğunu farkettiğimde saçlarını okşadım. Çok güzel saçları vardı. Saçlarıyla oynayınca gülümsedi. Uyumadığını anladım. "Lanet olası uyumuş taklidi mi yapıyorsun kaç yaşındasın sen 5 falan mı?" dedim. "Bu kadar kısa sürede uyuyamam ki ben. Tam uykuya daldım sen saçlarıma dokundun." Dedi. Haklıydı sesimi çıkarmadım. Uyudu ve 1 saat boyunca onu izledim sonra bende orada uyuyakalmışım. Yarın ki davet için heyecanlıydım. Ne tür bir davet olduğunu sormadım. Onun mükemmel gözlerinde kayboluyordum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Good and Bad
ChickLitSarah Wilson isimli genç kız Türkiye'ye yeni taşınır ve orada yeni arkadaşlar edinir. Yeniden aşık olmaktan korkar. Kalbi ve aklı arasında inanılmaz derecede büyük bir savaş çıkar. Eski sevgilisinin ölümünün üzerinden çok geçmemiştir. Ancak başka bi...