Tedirgin bir şekilde hızlı adımlarla ormanın içinde bir oradan bir oraya kaçmaya çalışıyordum. Nefes nefese kalmıştım, öksürmeye başlamıştım. Bir yanda da yağmur şiddetini arttırmıştı. O kadar çok korkuyordum ki, ellerim titriyordu. Arkamda hala birilerinin ayak seslerini duyar gibiydim. Hiçbir zaman bu kadar korktuğumu hatırlamıyorum. Yağmur daha da kuvvetlenmişti, bir yer bulup orada beklemem gerekiyordu. Bekleyeceğim peki ama ya arkamda beni bıkmadan usanmadan takip eden adam? Biraz daha ilerledikten sonra kulübe gibi döküntü eski bir yer buldum. Kapı açıktı ilk önce
" Selam, kimse var mı? bakar mısınız acaba.."
Diye söylenmeye başlamıştım, içeriye bakarken bir yandan da etrafı kolaçan ediyordum. Evde sanırsam kimse yoktu girmek zorundaydım. Kapıyı yavaşça kendime doğru çektiğimde kapı elimde kaldı. Kapıyı zorla tutmaya çalışıyordum, o anda arkadan bir ses ;
" Dur sen onu bu minicik halinle taşıyamazsın yardım edeyim.."
Sesi duyduğumda ürktüm, arkamı bi hışımla döndüm. Sıçramamla birlikte kapıyıda elimden düşürüyordum.
" Aman aman! Prenses dikkat et, kapıyı az daha üzerimize düşürüyordun.."
Bu çocuk kimdi, simsiyah giyinmiş birde beresini takmış, kulaklığı da var kimdi bu gizemli çocuk? Yüzüne bakıyordum, on saniye kadar göz göze geldik. Kafamı doğrulttum ve sağ işaret parmağımı göğsüne tutarak;
" Sen kimsin, seni peşimde ki adamlar gönderdi değil mi ?.."
Çocuk gülüyordu, bu benim aşırı sinirimi bozmuştum. Bu gizemli çocuk neyine gülüyordu? Sinirlendiğimde sesimin inceliğiyle bağırdığım gibi çocuğuda bi şekilde yükselerek;
" Ne gülüyorsun? sana bir soru sordum değil mi? Cevaplasana ya.! Hala neden gülüyorsun?.."
Gülmesini keserek sert bir şekilde yutkundu, o içine tiyatrocu kaçmış sesiyle:
" Prenses sakin sakin.. Beni kimse göndermedi. Sadece koşuyordum seni burada gördüm. Bakmak istedim.."
Beni baştan aşağıya süzerek, kafasını kaldırdı dudaklarını hım dercesinde büzerek iki elini açarak:
" Hiç buralarda bir başına gezecek bir kıza benzemiyorsun, başının dertte olduğunu hissettim ve yanına geldim. Keza bak yanılmamışım.."
Diyerek tebessümde bulundu. Ben çok sinirliydim, bir yanda da sırılsıklam olmuştum.
Çocuğa evin içerisini işaret ederek:" Bu eve girme şansımız var mı? Yoksa ben birazdan zatürre olacağım.."
Çocuk bana hafifçe yaklaştı, şapkamı indirmeye başladı. O kadar yakındı ki nefesini hissettim, ne bu beni öpecek miydi? Kendini filmlerde ki " kötü çocuk." sandı galiba. Ben titrek bir sesle;
" Iı, şey ne yapıyorsun acaba?."
Elini saçlarıma dokundurdu, elinde ki yaprakları havaya kaldırıp geriye doğru iki üç adım attı.
" Saçlarının arasında yapraklar sıkışmış prenses, onları aldım. Sana ne oldu? Bir yerde düştün mü?.."
Ben kafamı eğerek düşünmeye başladım, bir yandan başımı tutarak gözlerimi kapattım bir yanda da dudaklarımı kemirerek:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUYTU
Mystery / ThrillerBir dağ evinde başlayan şakanın sonucunda cinayet olması. Cinayetin yıllar geçse de kimin yaptığı ortaya konulmaması. İnsanların çeşitli şekilde suça dahil olmaları üzerine kurulmuş bir hikayedir.