1. BÖLÜM = HER ŞEYİN BAŞLANGICI

286 9 2
                                    

''Uyan canım''. Annem beni kolumdan sarsarak uyandırdı. Yavaşça doğrularak anneme baktım. ''Anne gitmek istemiyorum ben oraya'' dedim. Annem bana hüzünlü bir şekilde baktı. ''Üzgünüm canım gitmek zorundasın'' Beni yatağımdan kaldırdı. Beni elimden tutarak banyoya götürdü. Benim minnacık ellerim onun elleri arasında kayboluyordu. Önce soğuk suyla yüzümü yıkadı. Sonrada çoğu dişi kırılmış bir tarakla saçlarımı taradı. Her zaman saçına bağladığı kurdelesini başından çıkardı ve ikiye böldü. ''Bu ne için anne?'' gözlerindeki hüzün artık dışarıya süzülüyordu. Hafifçe burnunu çekti. Sonra da saçlarımı iki yandan örmeye başladı. Ona baktıkça bende ağlıyordum. Ama sessiz olmalıydım. Erkek kardeşlerimden biri uyanabilirdi. Daha kötüsü babam... Kırık aynadan kendime bakıyordum. Saçlarım ilk defa bu kadar düzgün görünüyordu. Annem beni banyoda bırakarak içeriye gitti. Kısa bir sürenin ardından geri döndü. Elinde rengi liladan griye geçmiş, her yeri yırtık pırtık pileli bir elbise vardı. Saçlarımın bozulmamasına özen göstererek elbiseyi giydirdi. Ağlamaktan gözleri ve burnu kızarmıştı. Kapının önüne gittik ayağıma iki numara büyük gelen ve tabanı ortaya kadar açılan babetlerimi büyük bir özenle giydirdi. Üstüme çok büyük gelen eski bir palto geçirdi. Kendisi de yer yer yırtılmış eski bir mont giydi.

Uzun bir süredir yürüyorduk saçlarım yağan sağanak yüzünden sırılsıklam olmuştu. Ayaklarım üşüyordu. Her rüzgar estiğinde dolgusunun yarısı çıkmış, bir gözü eksik ve kolu kopmak üzere olan ayıcığıma daha sıkı sarılıyordum. Okul gibi bir binanın önünde durduk. Bina kocamandı ve genişçe bir bahçesi vardı. Annem önüme çömeldi. Şimdi aynı boydaydık. Üstümdeki paltonun önünü sıkı sıkı kapadı. ''Pırıl.'' Daha şiddetli ağlamaya başladı. '' Anne lütfen ağlama'' Okulun içinden bir kadın bir de adam ellerinde şemsiye ile bize yaklaştı. Annem bana sıkı sıkı sarıldı. Ayrıldığında yüzümü uzun uzun incelemeye başladı. '' Seni çok seviyorum Pırıl. Bu teyze ve amca seninle çok iyi ilgilenecek. Tamam mı? Onların sözünden hiç çıkma. Kendine iyi bak.'' dedi. Benden ayrılarak ayağa kalktı o sırada kadın ve adam yanıma geldi. Annem gidiyordu. Annem beni bırakıp gidiyordu. ''ANNE!'' anneme doğru koşmaya çalıştım. Ama adam beni tuttu. ''ANNE BENİ BIRAKMA!!''


####################


''Pırıl abla!'' ''Pırıl abla'' biri beni kolumdan sarsıyordu. AH! Sadece rüyaymış. Gözlerimi aralayıp yatakta doğruldum. Sevgi yatağın yanında endişeli bir şekilde bana bakıyordu. ''Efendim Sevgi'' dedim. Yataktan ayaklarımı sarkıttım. '' Pırıl abla yine uykunda sayıkladın'' dedi. Hızla sevgiye döndüm. '' Peki ne dedim?'' eğer biri beni duyduysa bir hafta alay konusu olurum. '' Ne dediğini anlamadım ama okula geç kalacaksın'' dedi ve kendine verilmiş dolaba doğru yürüdü. EYVAH! Benim alarmım niye çalmadı. Ama yine de hala hazırlanıp kahvaltıya yetecek vaktim var.


Hocamız bizi yine serbest bıraktı. Malum sınavlara hazırlanıyoruz. Sınıf yine üçe bölündü; sohbet eden erkekler, sohbet eden kızlar ve ders çalışan biz. İnek değilim ama iyi bir okula gitmek istiyorsam (en azından hayatımı kurtarmak istiyorsam) ders çalışmak zorundayım. Başkaları gibi para ile okuyamam ben. Zil sesi bende herkeste yarattığı etkiyi yaratmıyor. Çünkü her zil sesi o cehenneme gitme zamanının daha da yaklaştığını haber ediyor. Ben okulda olmayı seviyorum. Çünkü ancak bu şekilde oradan kurtulabiliyorum. Onun dışında okulu sevmemi sağlayan hiçbir şey yok; ne iyi arkadaşlarım ne sevdiğim bir ders ne de aşık olduğum bir çocuk... Hiçbir şey. Bazen düşünüyorum annem beni bırakmasaydı neler olurdu? Ama bunu düşünmek bana acı veriyor. Ailenizin sizi terk ettiği gerçeğini kabullenmek kadar kötü bir şey hissetmedim hayatım boyunca. Kantine inip öğle yemeğimi aldım. Okulun havalı çocuklarından biri olan Timur yine yarım sırıtarak oturduğum masaya doğru geliyor. Vallahi belasını arıyor bu çocuk. Çirkin değilim ama böyle insanların karşısında keşke çirkin olsaydım diyorum. '' Ne istiyorsun Timur!'' dedim. Her ne kadar kötü baksam da gelip yanıma oturdu.

''Merhaba güzellik'' dedi ve yılışık yılışık sırıttı.

''Beni rahat bırak Timur''

''Hadi ama Pırıl bu kadar inat etmekten yorulmadın mı?'' '' Hayır yorulmadım. Peki sen bu kadar istemekten yorulmadın mı?'' '' Ne olacak. Alt tarafı bir akşam sinemaya gideceğiz. '' ne diyor bu çocuk ya hem ben akşam çıkarsam sokakta kalırım. '' Akşamları dışarı çıkamam. Şansına küs Timur.'' Dedim ve sınıfa gitmek için ayaklandım. '' Lütfen ama'' istediğin kadar yavru köpek bakışı atabilirsin Timur bey. Ama o numaralar bana sökmez. Cevap bile vermeden sınıfa çıktım.


Bir kez daha son çıkış zili... Çantamı toplayıp aşağıya indim. Okul bahçesinden mümkün olduğunca göze batmadan ve hızlı bir şekilde çıktım. Eğer Timur görürse birde onunla uğraşmak zorunda kalırım. Hala sabahki rüya yüzünden moralim bozuk. Kimseyi çekecek havada değilim. Her zamanki gibi. Okulun sokağından çıkınca daha ağır yürümeye başladım. Yetimhane müdüründen liseye başlamadan önce yürüyerek gidip gelmek için izin almıştım. Bu sayede okuldaki kimse yetim olduğumu öğrenemeyecek. Eğer ilk başladığım zaman benim yetim olduğumu öğrenselerdi kavgalarda hep korkulan, kimsenin bulaşmadığı kız olamazdım. Daha çok sürekli itilip kakılan eziklerden biri olurdum. Yetimhanenin bahçesinden içeri girdiğim zaman yine her şey aynıydı; Erkekler kendi aralarında top oynuyor, kızlar ya kendi aralarında sohbet ediyorlar ya da bebeklerle oynuyorlardı. Güvenlik görevlimiz ise görevini yapmayıp kızları kesiyordu. Ona tiksinerek baktım. Kızlar yatakhanesine çıktım. Çantamı dolabıma koyduktan sonra üstüme bana verilen kıyafetlerden birini geçirdim. Ders çalışmak için kütüphaneye benzer yere gittim. İsmi kütüphane ama bir dolap ve birkaç kitapla pek kütüphane sayılmaz. En azından ders çalışmamız için masa ve sandalyeler var. Oturup ders kitaplarından birini açtım. Başlayacağım sırada Sevgi koştura koştura yanıma geldi. ''Pırıl. Abla. Bahar. Hanım. Seni. Çağırıyor.'' Dedi nefes nefese. '' Sevgi bir sakin ol. Nefes al.'' Durdu derin bir nefes aldı.'' Pırıl abla Bahar Hanım seni çağırıyor. Acilmiş.'' '' Neden biliyor musun?'' kafasını iki yana salladı ve gitti. Bahar Hanım birini çağırdıysa ya iyi ya kötü bir şey olmuştur, ki benim için artık iyi bir şey olacağını sanmıyorum. İyi bir şeyden kastım biri sizi evlat edinmek için gelmiştir. Kötü bir şey ise... bu konu değişkendir ve hiç hoş şeyler çıkmaz. Sonucunda çok ağır cezalar verilir. Aslında Bahar Hanım özünde çok iyi ve temiz kalpli biridir. Biraz da saf. Kadının arkasından çok fazla iş çevriliyor. Burayı cehennem gibi hissetmemin sebebi de bu zaten; arkadan çevrilen işler.


Bahar Hanım'ın odasının önünde durdum. Derin bir nefes alıp kapıyı tıklattım. ''Gir'' sesini duyduğum zaman yavaşça kapıyı açıp başımı uzattım. ''Bahar Hanım beni çağırmışsınız.'' dedim. İçeriye baktığımda Bahar Hanımın karşısında bir adam oturuyordu. Adamın sırtı bana dönüktü ama saçlarının aralarındaki beyazlardan kırklı yaşların sonunda olduğunu tahmin ediyorum. '' Evet Pırıl içeri gelsene'' yine yavaş hareketlerle içeriye geçip kapıyı kapattım. Önündeki tekli koltuğa oturmamı işaret etti. Ben oturunca söze başladı. ''Pırılcığım bu bey seninle görüşmek istiyor. Hatta belki evlatlık edinmek...''demesiyle adama dönüp baktım. Çok sert bir yüz hatları vardı. Siyah kısa kesilmiş saçlarının önündeki beyazlar çok daha azdı. Adamı sadece önden görseniz daha otuzlarında olduğunu düşünürdünüz. Uzun boyluydu ve kaslı bir vücudu vardı. ''Merhaba'' dedim umursamaz bir tavırla. Yüzüme hafif bir tebessüm yerleştirdim. Herkes -beni tanımayanlar da dahil- yüzümdeki tebessümden burada olmak istemediğimi anlar. Adam sanki çok hoşuna giden bir eşyayı inceliyormuş gibi yüzüme baktı. Çok sıcak bir gülümsemesi vardı, hani şu insanın içini ısıtan türden. Hatta neredeyse beni bile etkileyebilecek kadar sıcak... ''Merhaba Pırıl. Ben Akel Demirbaş. Senin hakkında müdirenizden bilgi aldım ama seninle de bir yerde oturup sohbet etmek isterim. Tabi Bahar Hanım izin verirse.'' dönüp Bahar Hanım'a baktım. Gülümsüyordu ki bu iyiye işaret değil. Beni bu adamla yollayacak. ''Elbette Akel Bey. Sadece iki saat içerisinde Pırıl'ın geri dönmesi gerek.'' Açık konuşmak gerekirse biraz şaşırdım. Bahar Hanım beni tanımadığım bir adamla dışarıya yolluyor.

KARARTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin