Kanlı banyolar, çivili kafesler, kıpkırmızı küvetler, tüyler ürpertici ayinler, sadistçe zevkler… Tüm bunlar bir korku filminin sahnelerini çağrıştırsa da yüzyıllar önce yaşanmış gerçekleri anlatıyor. Evet, Elizabeth Bathory kimdir denildiğinde aklıma gelen ilk şeylerden söz ediyorum.
Tarihin en acımasız kadın katili olarak bilinen Elizabeth Bathory’nin neden böyle ifade edildiğini ise yaptıklarını öğrendiğinizde çok daha iyi anlayacaksınız. Şizofreni hastası olduğu düşünülen Kanlı Kontes, güzelleşmeye takıntılı, işkence yapmaktan zevk alan soylu bir kadın. Hem bir seri katil hem de entelektüel bir asilzade. Ama bir dakika! Sizi daha fazla merakta bırakmadan, kötü şöhretli kadının hayat hikayesini incelemeye başlayalım.
Macaristan’ın en zengin ve en güçlü ailelerinden birinin kızı olarak 7 Ağustos 1560 tarihinde doğmuş Elizabeth Bathory. Gerçek adı Erzsebet Bathory olan soylu kişilik, henüz küçük bir çocukken sara nöbetlerine yakalanmaya başlamış. Ayrıca 6 yaşındayken, ailesinin yaptığı bir katliama seyirci olmuş. Bathory malikanesine soyluları eğlendirmek için gelen bir çingenenin ölümle cezalandırıldığı olayda çingene; karnı yarılan bir atın içine koyulmuş ve sonrasında atın karnı dikilmiş. Bazı kaynaklarda bu olayın Bathory’nin şizofreni hastası olmasına yol açtığı belirtilmektedir.
Sorunlu geçen çocukluk yıllarının ardından, 12 yaşında bir köylüden hamile kalmış ve doğurduğu kızını bir daha görememiş. 15 yaşındayken Kara Şövalye olarak da bilinen Kont Ferencz Nasdasdy ile evlenen Elizabeth, kocasına verdiği soy ismiyle ona karşı ilk üstünlüğünü göstermiş. Evlenmelerinin ardından daha sonra cinayetlerin işleneceği mekan olacak Csetjhe Kalesi’ne yerleşen çift, 25 yıl evli kalmalarına rağmen bu süre içesinde fazla birlikte olmamış. Çünkü Kont Bathory’nin yılları savaş alanlarında geçiyormuş.
Ancak bu konuyla ilgili karşımıza çıkan bir diğer bilgi de Kontes’in ilk cinayetini 15 yaşındayken kocasını öldürerek işlediğidir. Sonuçta; ölü veya değil, Kontes bir şekilde kan akıtmaya başlamıştır. Kocasının yokluğunda kocaman kalede bir başınalıktan sıkılan Elizabeth, genç erkeklerle birlikte olmaya ve zamanını aynasının karşısında geçirmeye başlamış.
Hatta bir keresinde eve dönen kocası onu genç bir adamlayken yakalamış fakat durumu kabullenerek soylu eşini affetmiş. Zira Bathory, kocasına göre çok daha üst sınıfa mensupmuş ve görüldüğü üzere o dönemler soyluluk sadakatten çok daha önemliymiş.
20’li yaşlara geldiğinde kölelerine ve hayvanlar işkence yapmaya başlayan Kontes, bir gün hizmetçisine tokat attığında işler bütünüyle değişmiş. Saçını tararken canını yakan hizmetçisine tokat atan Bathory, eline onun kanının bulaştığını görmüş ve bu kanla hizmetçinin güzelliğini aldığını düşünmüş. Ardından uşağını çağırarak kızın atar damarlarını kestirmiş ve tüm kanı küvetine doldurmuş. Bu kan ile banyo yapan şizofren Elizabeth, artık gençliğin ve güzelliğin sırrını bulduğuna inanıyormuş.
Büyücülüğe de merakı olan Elizabeth için böylelikle kan akıtma devri başlamış. Hizmetkarlarının ona getirdiği pek çok kızın kanıyla banyo yapan Kontes, aynı zamanda Dorotha Szentes isimli bir büyücüden de yardım alıyormuş. Darko olarak da ifade edilen büyücü, Kontes’in istekleri için çalışıyor, ona güzel kızlar getiriyormuş. Aynı zamanda çocuk sahibi olan acımasız kadın, yıllar geçtikçe onlardan sıkılmış ve çocuklarını evlatlıktan reddetmiş.
Farklı farklı işkence yöntemleri kullanan Bathory, bazı genç kızları ateşe vererek onların yanmalarını seyrediyor, bazılarınınsa ağızlarını dikiyormuş. Kendini iyi hissettiği günlerdeyse, kurbanlarını çırılçıplak soydurarak erkek misafirlerine takdim ediyormuş.
Büyücüden de aldığı fikirlerle yeni işkence yöntemleri bulan Kanlı Kontes, bazılarının vücuduna bal sürerek onları arıların, böceklerin önüne atıyormuş. Ayrıca üzerine su döküp dışarıya attığı kimi kurbanının da soğuktan donmasını izliyormuş. Kaleyi bir nevi işkence merkezine dönüştüren Bathory’nin kurbanının etini yiyip kanını içtiği de oluyormuş.
Ne yaparsa yapsın yaşlanmaya devam eden sadist kadın, zamanla köylülerin yanı sıra daha soylu olan ailelerin kızlarını da kurban etmeye başlamış. 600 civarında bakire kızı baş aşağı asarak kafalarını kesip kanlarıyla banyo yaptığı söylenen Kontes, kaleye giden kızların geri dönmemesi ve ormanda bulunan cesetler ile dikkat çekmeye başlamış. Söylentilerin Macaristan imparatoruna kadar ulaşması sonucunda Elizabeth’in kuzeni olan Kont Cuyorgy Thurzo, kaleye gönderilmiş. Yanında askerlerle kaleyi basan Thurzo, kalenin altında 50 ölü kızın cesedi ile karşılaşmış.
Ağır bir şekilde cezalandırılan yardımcıların önce parmakları kesilmiş, ardından da kazığa bağlanarak yakılmışlar. Bazı kaynaklarda ise yardımcıların kazığa oturtularak idam edildikleri söylenmektedir. Peki, yüzlerce genç kızı öldürdüğü kendi eliyle yazdığı listeden anlaşılan (yaptıklarının Macaristan devlet arşivinde bulunduğuna inanılmaktadır) Bathory’e ne olmuş?
Acımasız seri katil, soylu olması nedeniyle ölüm cezasından kurtulmuş. Ve ölene kadar kendi şatosundaki zifiri karanlık zindanda mahkum edilmesine karar verilmiş. Yalnızca yemek ve su vermek için küçük bir deliği olan odasında esaret altında tutulan Bathory, 21 Ağustos 1614’te ölü olarak bulunmuş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korkunç Hikayeler & Efsaneler
ParanormalEVET ARRRKADAŞLAR BU HİKAYEYİ GÖRÜP OKUYUP, VOTELEMEYEN OROSPU ÇOCUĞUDUR O KSDAR EMEK VERİYOZ AMINA KOYİM MK