Tam onun benliğini her şeyimle hissettiğim gün gerçekleri anlamıştım. Keşke ruhumun bedenimden ayrılmasına sebep olan o şeylerin hiçbiri yaşanmasaydı. Keşke her zamanki gibi sadece kollarının arasında huzurlu bir şekilde uyuyor olsaydım. Ama artık bitmişti. Her şeyin bir hayal olduğunu düşündüğüm zamanlarımı daha güzel değerlendirebilseydim, belki de yapmak isteyip yapamadığım şeylerin telafisini yapardım. İlk kez mutluluk beni karşılamışken onu kendi elimin tersiyle ittim. Peki gerçekten suçlu olan ben miydim? Benimle bu yola girdiği için o da suçlu olmuyor muydu? Sonuçta ben bir insandım, hata yapabilirdim. Ama onun hata lüksünün olmadığını düşünüyordum. Çünkü o benim gibi değildi. Olamazdı da. Ama keşke olsaydı. En azından bu hayatımızda bir birliktelik kurabilirdik, değil mi?
Cemalcan yatağının ucunda oturarak pencereden dışarıyı izliyordu. İçini kemiren düşünceleri bir türlü aklından çıkaramıyordu. Sürekli bir çıkış yolu arayışındaydı ama o da çok iyi biliyordu ki, o geri dönmeyecekti. Bir gün bile onu yanlız bırakmayan o varlık tam 4 senedir yoktu. Cemalcan'ın tek korkusu onun diğer dünyada yaşamıyor olması ihtimaliydi. Bu ihtimali hiçbir zaman kabul etmeyecekti.
-Cemalcan, anlatmak istediğin bir şey var mı?
Doktor Cemalcan'ın yine düşüncelere daldığını farkettiği gibi soruyu sormuştu. Ama Cemalcan onu duymuyor gibiydi. Sandalyeden kalkarak Cemalcan'ın karşısına geçti ve elini omzuna koydu. Cemalcan omzunda hissettiği dokunuşla yüzünü doktora çevirdi.
-Efendim?
Doktor derinden bir iç çektikten sonra montunu ve çantasını alarak Cemalcan ile vedalaştı.
-Hadi bana müsaade. İlaçlarını sakın aksatma Cemal.
Cemalcan sadece kafasını sallayarak karşılık verdi. Doktor odadan çıktıktan sonra Cemalcan'ın annesi karşısına geçerek her zamanki soruyu sordu.
-Durumu iyi mi?
Doktor hüzünlü bir ifadeyle Cemalcan'ın annesine baktı.
-Hiçbir yanıt alamıyorum maalesef. İlaçlar sadece bir yere kadar durumunu iyileştirebilir. Derdini öğrenemediğimiz sürece kesin bir çözüm bulamayız.
-Doktor hanım, üniversiteyi de bıraktı. Geri dönmesi için bir şeyler yapamaz mıyız?
-Üzgünüm Rukiye hanım ama şuan Cemalcan'ın durumu üniversiteden daha önemli. Biliyorum kaç senedir 1. sınıfta. Ama bu şekilde okuması pek mümkün gibi gözükmüyor. Ona baskı uygulamayın lütfen.
-Tamam. Dediğiniz gibi olsun.
Cemalcan'ın annesi doktor ile vedalaştıktan sonra Cemalcan'ın odasının kapısını tıklatarak kapıyı açtı.
-Oğlum, girebilir miyim?
Cemalcan kafasını yastığına gömerek ağlıyordu. Yine ve yeniden. Senelerdir bu gözyaşlarının bir sonu gelmemişti. Annesi bunu farketti ve konuşmaması gerektiğini kendine hatırlatarak odadan çıktı. Bütün bunlara sebep neydi ki? Kocasıyla sürekli tartışmaları mı? Cemalcan'ın sürekli okul hayatında yaşadığı zorlukları mı? Yoksa Cemalcan'ın babasının onu evlat olarak görmüyor oluşu mu? Bunlar zaten lise 1. sınıftan beri Cemalcan'ın yaşadığı şeylerdi. Ama hiçbir zaman bu şekilde yıpranmamıştı. Hep zorla da olsa gülümser ve herşeyi içine atardı. Tam üniversiteyi kazanmış ve yeni bir sayfa açacakken bunların yaşanması kesinlikle başka bir şeyin göstericisiydi. Artık tüm hikayeyi baştan almanın zamanı gelmişti.
《《《4 sene önce》》》
Cemalcan üzerindeki kıyafetlerini çıkarmış, banyodaki aynanın karşısına geçmiş kendi yansımasını izliyordu. Tüm vücudunu işgal etmiş yaralara ve morluklara bakarak derinden bir iç çekti. Gözyaşları usulca özgürlüğüne kavuşurken ellerini saçlarının arasına daldırıp çekiştirmeye başladı.
-Artık dayanamıyorum. Lütfen, lütfen artık öl, geber. Bu vücut artık bu ruhu kaldıramıyor. Lütfen terket artık beni. Huzurlu bir şekilde uyumam için çık git benden.
Kendine her baktığında tiksiniyor ve yok olmayı diliyordu. Hiç mi mutluluk onun da kapısını çalmazdı? Bu kadar acıyı hakedecek ne yapmıştı ki? Hayata bu şekilde gelmiş olması onun suçu muydu? Tanrı neden onun da mutlu ola bileceği bir hayat vermemişti ki? Annesi ve babasının işlediği büyük bir günah mı vardı da, tanrı bu şekilde cezalandırıyordu onları? Artık hiçbir şey umrunda değildi. Bugün bu yıpranmış beden huzura erecekti. Arkasından kimin ne konuştuğunu düşünmeden ilk kez rahat bir şekilde gözlerini kapatacaktı. Herkesin istediği olacaktı.
Cemalcan evde bulduğu eski şişeyi lavaboya vurarak kırılan parçalardan büyük olanını eline aldı. Derinden bir nefes alarak son kez aynaya baktı ve gözyaşlarını sildi. Beyninde yankılanan sadece tek bir kelime vardı.
'Öl.'
Gözlerini kapattı ve şişe parçasını bileğinin üzerine getirdi. Tam kesecekken arkada beliren uzun boylu bir silüet elindeki şişe parçasını avucuna alarak duvara fırlattı ve Cemalcan'ın arkasında durup eğilerek kulağına fısıldadı.-Ölmek için tanrıdan izin aldın mı?
Cemalcan şaşkın ve korkmuş gözlerle aynadan arkasında duran uzun adama baktı. Cemalcan'dan çok daha uzundu. Gözleri gökyüzünü hatırlatacak tonda bir maviydi. Yüz hatları o kadar keskin ve kusursuzdu ki, insan olmasına imkan yoktu. Ve üzerindeki beyaz kıyafetler onun cennetten gelmiş bir melek olduğu düşüncesini uyandırıyordu.
-S-sen de kimsin? N-nasıl girdin buraya?
Bunu dedikten sonra yönünü o kişiye doğru çevirdi. Karşıdaki kişi bir kaç saniye Cemalcan'a baktıktan sonra onu kolları arasına aldı.
-Sakince gözlerini kapat ve her şeyi unut. Kim olduğumu yakında öğreneceksin.
Cemalcan onu itmesi gerekirken iri kollar arasında hareket edemez hale geldi. Sanki ruhu bedenini terketmiş ve huzura ermişti. Belki de cidden bir melekti ve onu almaya gelmişti. Neydi ismi o meleğin? Her neyse. Ne önemi vardı ki?Evet kesinlikle ölüm meleği olmalıydı. Çünkü beynindeki tüm düşüncelerinden kurtulmuş ve uzun yıllar sonra ilk kez kendini bu kadar güvende ve huzurlu hissetmişti. Ve tüm benliği ile kendini iri vücuda bırakarak gözlerini kapattı. Artık her şey bitmişti. Ya da Cemalcan öyle olduğunu düşünüyordu.
♤♤♤
Öncelikle selamlarrr. Bne geldim(Twitter FreyaHarriss, tanıyan olur mu djdjdj)
Değişik bir kurguyla geldim. Umarım hoşunuza gider. Hatalarım varsa görmezden gelin, ya da özelden bana iletirsiniz. Büyük bir hata falan yaparsam rezil olmadan düzeltiyim falan fjdndd. Kapak fotosu her an değişebilir. Pek içime sinmedi doğrusu. Neyse çok konuştum. Bir kaç gün sonra 2.bölümü salırım. Hadi öpüldünüz <3.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anđeo Mira | cembar (ASKIDA)
FanfictionKaderimizi kendimiz mi belirleriz, yoksa tanrı zaten çoktan bizim için şekillendirmiş midir? Ben hayatındaki tek mutluluğu kendi elleriyle yok eden bir aptaldım. O mutluluğu yok ettiğim gün anladım ki, her kişi yaptığı şeylerden kendisi sorumludur v...