1983
Jaehyun"Merhaba sevgilim, işte yine ben. Yeni bir deftere başladım bugün. Kaçıncısındayım sayamadım inan. Gittiğinden bu yana her günümü yazıyorum sayfalara. Muhakkak görüyorsundur sen beni ama yazmak istiyorum yine de, çünkü böyle seninle konuşuyormuş gibi hissettiriyor ve içimde asla dinmeyen acımı biraz olsun hafifletiyorum.
Bugünüm de tıpkı diğer günlerim gibi. Odamdayım ve yeni gelen dosyalara imza atmakla meşgulüm. Buralarda kimse kalmadı eskilerden. Aklım hala o gece olanlarda. Ağlıyorum diye kızmıyorsun değil mi bana? Keşke yine burada olsan ve düşmeden yakalasan gözyaşlarımı, onlar da sen olmayınca bıraktılar kendilerini artık dinlemiyorlar ki beni. Dün gece biraz fazla ağladım itiraf etmeliyim sanırım... Çok acıdı canım ilk günkü gibi hissettim, kollarıma düştüğün ilk anda ki gibi. Neden bilmiyorum ama senelerce içimde beni ayakta tutan bir taraf vardı, o beni terk etti dün gece biliyor musun? Geri gelecek mi bilmiyorum ama gelse iyi olur çünkü böyle çok zor.
Havalar bayağı soğudu fakat kalbimin ateşi ruhumu sardığından mıdır bilinmez bırak üşümeyi mont bile giyemiyorum.
Bugünlerde ilk yılımı dolduracağım, biliyorsun artık ben de Albay'ım. Bu benim hayalimdi ve sana yüzlerce defa anlatmıştım sen ise her defasında sanki ilkmiş gibi güzelce dinlerdin. Benden daha çok sevindin değil mi?
O kadar çok özledim ki Youngho. Ne yapmam gerekiyor bilmiyorum. Nefes almak çok güç inan bana. Kalbimin üzerindeki bu ağırlıkla yaşamak ölmekten daha beter olmalı. Bir an olsun düşünmezdim yanına gelmek için biliyorsun, ama annem... O çok üzülür, ben onu hiç üzemem ki. Youngho lütfen rüyalarıma gelebilir misin, bana sarılmana çok ihtiyacım var. Kolların beni sarmadığında yarım değil hiç hissediyorum. Çok yorgunum, evimi özlüyorum, kokunu."
Biten kalemi öfkeyle kenara fırlatırken tıklanan kapıyla defterimi kapatmış, yanaklarıma süzülen damlaları silmiştim telaşla.
"Gel."
"Efendim, sabaha karşı karargah yakınlarında bir ceset bulduk. Muhtemelen gece ölmüş. Vücudunun belirli yerlerinde kesikler vardı. Bir de bunlar efendim, görseniz iyi olur." diyerek tedirgin adımlarla masama yaklaşmış elindeki şeffaf poşeti önüme bırakmıştı.
Açtığım poşette gözüme ilişen kolyeyle gözlerim büyürken elimin tersiyle git işareti yaptım askere. Boğulmuş gibi hissediyordum sebepsiz, üniformamın üst düğmelerini bir çırpıda açarken titremeye başlayan ellerimle kavradığım bardağı dudaklarıma götürmek dünyanın en zor işiydi benim için. Rahatsız edilmemek adına güçte olsa ayaklandım ve odanın kapısını kilitledim defalarca. Derince bir nefes aldım sonra ve elimi attığım poşetten çıkardım kolyeyi, elim boynumda asılı kolyeye gittiğinde gözyaşlarım gözlerimi terketmeye başlamıştı bile çoktan. Sonra hızla çıkardım diğer eşyaları teker teker, bir fotoğraf 1978 yılına ait. En güzel gecemizden bize kalan tek şeydi bu.
Kolyenin üzerindeki kan lekelerine iliştiğinde gözlerim ağlamam şiddetlenmişti. O geceden bu yana kim saklamıştı bunları? Bunu sorguladığım sırada uzanmıştım hafif solmuş olan kağıda.
Okuduklarım bir bıçak gibi saplanırken kalbime, sonsuz bir ateşin içine atılmıştım bu sefer. Her cümle sonunda canımın acısı katlanıyordu. Alamıyordum, tek bir nefes dahi alamıyordum şimdi, etrafı yakıp yıkmaktan, bağıra çağıra ağlamaktan başka yapabileceğim hiçbir şeyim yoktu.
Bunca zaman yaşıyordu ve hep beni izliyordu. Oydu hissettiğim, oydu beni ayakta tutan şey ve gidişiyle yıkılmıştım yeniden. Aynı tarifsiz acıyı ikinci kez yaşıyordum, boğazımdan kaçıp odayı dolduran bağırışlarıma engel olamamış, olmamıştım.
Gözyaşlarımın ıslattığı mektuba sıkı sıkıya sarılırken ben, çökmüştüm bir kenara öylece, öpüp kokluyordum avuçlarımdakini. Çaresizlikle bir kez daha yüzleşirken, en acı gerçeğim tekrar çarpmıştı yüzünme bir tokat gibi. Bundan sonra ki hayatımın diğerlerinden çok daha farklı ve acı olacağını bilsemde, yaşayacaktım onun için, istediği gibi.
Youngho sevgilim, biliyor musun ben hiç sevmezdim geceleri, çünkü korkuturlardı beni. Beni yoran düşüncelerim hep geceleri misafir olurdu bana. Ama sen ay'ım oldun benim, tüm kabuslarım uçup gidiverdi sen gökyüzümde belirdiğinde. Bana verdiğin her şey için teşekkür ederim sana, nerede olursak olalım en sonunda bulacağız birbirimizi. Hem sen dememiş miydin bana bu pusula kalbin neredeyse oraya götürsün seni diye, bekleyeceğim ama kavuşacağım sana. Hiç ayrılmadık ki zaten biz ben hep sendeydim, sen de bendeydin. Sarılamayacağız belki bir süre ama dayanacağım üzülme sakın ve en sonunda öyle sıkı sarılacağım ki sana hiçbir kuvvet ayıramayacak bizi. Söz sevgilim, söz veriyorum sonsuza kadar seveceğim seni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Endless | Johnjae
Fanfiction-"Bu yaptığımız doğru değil Albay." +"Söylesene Teğmen, nedir senin bu doğru dediğin?"