-4-

106 14 13
                                    

Şakaklarımdan tüm kafama dağılan acıdan dolayı bir saat dönüp durmama rağmen hala uykuya dalamamış olmam, saatin daha altı olmasını boşverip yerimde doğrulmama sebep oldu. Devrim hala üstüne süs olsun diye atılmış gibi duran pikenin altında derin derin uyuyodu.

Onun da en az benim kadar içtiğini biliyordum ama dün de hiçbir sıkıntısı yokmuş gibiydi. Başımın yanlarına matkap sokuluyormuş gibi hissetmekten sıkıldığımdan olabildiğince sessizce kalktım ve evlerinin banyosuna doğru ilerledim. Bizim evin simetriği olduğunda hiç yabancılık çekmeden hareket edebiliyordum.

Mutfaktan gelen çatal bıçak seslerini ancak ani bir şekilde kesildiklerinde fark edebildim ve olduğum yerde durup mutfak kapısından bana bakan Serap Teyze'yi gördüm.

"Günaydın." dedim kısık sesle.

"Günaydın yavrum. " dedi Devrim'in annesi yine kısık bir sesle. "İlk defa bu saatte odadan bir erkek çıktığını gördüm."

Espirinin saçmalığına şaşıran ben kaşlarımı çatıp aptal aptal kadına bakmış olucam ki kadın kısa bir kahkaha attı. "İlahi oğlum, iyi misin sen?"

Kısa ve zorlama bir gülüşle, "İyiyim, iyiyim. Biraz başım ağrıyo sadece. Banyoyu kullansam bi sıkıntı olur mu?"

Kafasını hayır anlamında sallarken eliyle de git git yaptı.

Tekrardan koridora çıktığımda Devrim'in mutfakta masaya oturmuş annesi onunla konuşurken birilerine mesaj attığını gördüm.

"Oğlum deseydin güzel bir şeyler hazırlardım."

"Dert etme anne sanki yabancı mı?" derken kapıda belirmemle ikisi de bana baktı.

"Hiç önemli değil Serap Teyze ben size sıkıntı vermeyim eve geçiyim." dedim.

Serap Teyze tam ağzını açıp bir şey diyecekken "Salak salak konuşma Akay, otur işte çıkarız sonra." dedi Devrim'in sesi.

Hafifçe omuz silkip masaya oturduğumda sesinin beni nasıl etkilediğini düşünmemeye çalıştım. Orada bulunmak istemiyodum ama Devrim'in sert ve domine edici 'emrine' içgüdüsel olarak uymuştum.

Daha önce sıkıntı yaşayanları tanıdığımdan ve sessizliğe daha fazla dayanamadığımdan adres taşıma işlerimin kolay geçip geçmediğini sordum ve daha yapmadıklarını öğrendim.

"Onu hemen halledin ya, yoksa cezası var." dedim.

Hafifçe ağzını silenen Devrim,
"Bugün müsaitsen götürsene beni." dedi.
Onaylarcasına kafa salladım ve kafamı kahvaltıya gömdüm. Kahvaltı boyunca bana teşekkür eden ve dua eden Serap Teyze'ye o kadar fazla önemli olmadığını söylemiştim ki sonunda o da kafa sallayıp sessizce yemeğini yedi.

Apartmandan çıkıp yürümeye başladığımızda şapkasını takan Devrim, "Oğlum bu tarz şeyleri hep nasıl biliyosun ya cidden şaşırıyorum." dedi, adres taşımaya gitmemizi ima ederek. Hafifçe omuz silktim "Bizim evde bu tarz işleri hep ben yaparım ordan deneyim, araştırma falan işte." Anladığını belirtircesine kafa salladı. Cevabım ortamı gereksiz yere germişti. Babamın vefat ettiğini tahmin ediyordu tabi ki, ya da ben öyle umuyordum. Çünkü bize geldikleri 2 seferde evde sadece annemle ben vardık ama hiç bunun konusu açılmamıştı.

Gerginliği dağıtmak için olmayan konu bulma yeteneğimi sonuna kadar kullanarak, "O zaman sana şunu söylesem daha da şaşırırsın." dedim "Aslında ben bu 11-12 konularını falan hep biliyorum ama zorunluluktan gidiyorum işte."

Gözleri açıldı ve birkaç saniyelik şaşırma ve küfretme anından sonra "Ben de tam zıttıyım işte tam bir boş levha."

"Tabula rasa." diye mırıldandım istemsizce.

"Efendim?"

"Boşver önemli değil."dedim "Olum aramızda birkaç ay var diye benle dalga geçiyodun geçen şimdi 12 olucam boş levhayım diyosun."

"Aynen öyle kardeşim sıkıntı mı var?"

"Sıkıntı olduğundan değil de herhangi bir gelecek planının olmamasına şaşırdım sadece. Aslında çok da şaşırmadım birileri illa iş bulur sana."

Yürürken aniden durdu ve bana baktı. "Efendim?"

"Ocaktan diyorum illaha birileri sana iş bulur diyorum. Senin bir yerlere gitme hayalin yoksa."

Bildiğin kaşınıyodım. Neden olduğunu bilmiyorum. Belki Devrim'le geçirdiğim 1 haftada onu sevebilceğimi düşünmem ve sonrasında ülkücü olduğunu öğrenmemle alakalı bir şeyler olabilirdi ama olmaya dabilirdi.

Sertçe tuttuğunu bilmediğim nefesini verdi. ve yürümeye devam etti. Arkadından seyirtirken "İstiyorum bir şeyler kazanmak ama napayım artık geç işte." dedi.

Yüzüme bir yumruk beklerken aldığım tepkiye şaşırmıştım. Aynı zamanda meraklanmıştım da çünkü bir şeyler daha söylemek üzereymiş de son anda vazgeçmiş gibi ağzını açıp kapatmıştı.

Hafifçe dudaklarımı yaladım ve "Gel okul açılana kadar 1 ay beraber çalışalım belki kurtarılabilirsin." dedim.

Yüzünde görmeye çok alıştığım şaşkınlık ifadesi daha silinmeden kısaca "Peki." dedi ve havadan sudan konuşarak yola devam ettik.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 19, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ManifestoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin