Multi: Jo (benim deyişimle 'Olgun Balta')
-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
Koyun sürüsü şeklinde ilerliyorduk.
Bizimkide dahil tam 13 uçak, okulun hemen tepesine indi. Ciddiyim! Okul binasının alanı o kadar büyük ki, tepesine tam 13 uçak konabiliyor!
Uçak görevlileri, hepimize inerken yardım etti ama hepsinin gözünde bir acıma duygusu vardı. Onları boşverip, bize bavullarımızı veren görevlilere doğru ilerledim. Lin ve Jo'nun da bavullarını almasını bekleyip, yürümeye koyuldum.
Uçakların konduğu yer, okulun çatısı olmalıydı. Şimdi, biz de bu çatıdan -veya sahadan neyse-yeryüzüne doğru (!) asansörle iniyorduk. Asansör 30 kişilikti yani hepimiz sığıyoruk. 30 kişiden yanlızca 3 kişi casustu: Ben, Lin ve Jo. Tabii diğer mıntıkalardan da gelecekler vardı. Sanırsam toplam 3-4 kişi.
Asansörün durmasıyla kendime geldim. Asansörün kapısı açıldı, asansörün kapısı açılınca gördüklerimize inanamadık. Askeri okul yerine saraya gelmiş olmalıydık! Uzun bir "Çüş!" ten kendimi alamadım. Lin kolumu dürttü ama o böyle şeylere alışıktı. Ülkenin en ünlü ve en zengin yönetmeninin kızıydı sonuçta. Bizim ise sıradan bir fırıncı dükkanımız vardı.
İki tane askere benzeyen, mavi giysili kişi -kasklarından yüzleri görünmüyordu- bizi ilerletmeye başladılar. Uzun ve şaşalı koridorun sonuna vardığımızda neredeyse herşeyin altın ve pırlantadan yapılmış olduğu bir salona geldik. Aynı şekilde, tıpkı birer koyunmuşuz gibi bizi iteklemeye devam ettiler ve salonun ortasına getirdiler. Bir mikrafon sesi duyunca hepimiz sesin geldiği yere odaklandık. Aşırı sert suratlı, yaşlı bir adam mikrafonu kontrol ediyordu. Bu sırada diğer uçaklardan gelen öğrencilerde salona varmıştıu. Yaşlı adam: 'Hepiniz hoşgeldiniz bıdı bıdı, Bu eğitim yılında bıdı bıdı, Büyük bir onur bıdı bıdı, Zorlanacaksınız bıdı bıdı gibi şeyler söyledi ama dinlemedim. Çünkü etraftaki mavi zırhlı askerlere bakmakla meşguldüm. Onları görünce düşünmeden edemedim : "Biz burdan nasıl kaçacağız?"
-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
Okulun en alt iki katı, öğrencilere ayrılmıştı. Bizlere birer kart -odalarımıza girip çıkmamız için- üstünde herbirinin farklı bir numara yazılı olduğu turuncu bir t-shirt koyu mavi kargocu pantalonu, kahve bot ve kemer verdiler. Benim t-shirtümün üstünde 'P-135' yazıyordu. Lin' de 'P-136' ve Jo'da 'P-140' yazıyordu.
Akşam oluyordu ve herkes kendi odasını arıyordu. Bu kalabalıkta boynumu uzatıp etrafa bakındım. Bir saat arıyordum. Lin, akıllılık edip saat getirmiş, bana "Saat 20:12" dedi. Sonunda, heryeri koyu renklere boyanmış kat boşalmıştı biz de rahat rahatlıkla odalarımızı bulduk. Ben Lin'le aynı odadaydım.
Her odada 4 tane yatak, bir tuvalet ve bir giysi dolabı vardı. Lin'e 'iyi geceler' diyip yatağıma yöneldim.
İçim hiç rahat değildi, bende annemin defterini bavulumdan çıkardım. Yatağıma gömülüp uykuya dalana kadar okudum ve okudum...
-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
Bölümün Sözü
Kuyruğunu topla bakalım küçük ördek
- Katniss Everdeen
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Açlık Oyunları: Yeni Umut
AdventureKatliamı önlemek isteyenler, katillerle karşılaşırsa... Direnmeli veya kaçmalı... Not: Açlık Oyunları'nı okumamış ve bilmeyenler de okuyabilir.