İYİ OKUMALAR. *-*
✴✴
"Fazla aşkın var mı?"
Beklemediğim bir teklifti desem yalan olur. Belliydi zaten. Ama ben belli etmedim tabi. Bunları düşünürken Kaan'ın benden cevap beklediğini hatırladım ve cevap vermek için yerimde hareketlendim. Kaan meraklı gözlerle bana bakıyordu.
"Kaan.. Şeyy.. Ben ne diyeceğimi bilmiyorum."
"Bir şey demene gerek yok. Ben seni beklerim."
"Sana anlatacaklarım var." Tekirdağ'a taşınacağımızı bilmeye hakkı vardı. Şaşırmış gibiydi. "Şey sana söylemedim. Nedenini ben de bilmiyorum." Çatlatma adamı bakışı attı. Ardından devam ettim. "Tekirdağ'a taşınıyoruz." Yüzüme öylece bakakaldı. Ne diyeceğini bilmez bir hali vardı. Ve yüzünde tek bir ifadeden dahi eser yoktu.
Yüzünü benden ayırıp yere odaklandı. Parkta yalnızdık. Bu beni ürkütüyordu. Açıkçası Kaan'ın tepkisini merak ediyordum. Bunu belli etmemeye çalışarak kendimi onun yerine koydum. Ve bunun gerçekten kötü bir şey olduğu kanaatine vardım. Yani düşünsenize sevdiğiniz kişiye çıkma teklifi ediyorsunuz ve o size başka bir şehre taşınacağını söylüyor. Ne acı!
Düşüncelerimden sıyrılarak, "Tepkin nedir?" diye sordum.
"Yorumsuz..." ayağa kalktı. Yavaş yavaş yürümeye başladı. Arkasından seslendim:
"Kaan!" yerinde durdu. "Nereye?"
"Seni ilgilendirir mi?"
"Cevabımı söyleyecektim ama." Kaan'ı incitmeden nasıl söyleyebilirim onu bile bilmiyorum. Harikasın Öykü! Bravo. Sanırım gitmesini durdurmak için böyle bir şey söylemiştim. Yine salaklığım tuttu. Of!
"Sen cevabını çoktan verdin." diyerek gözden kayboldu. Neydi şimdi bu? Şaka falan mı? Hayır yani şakaysa hiç sırası değil.
Ben Kaan'ın arkasından öyle mal mal bakarken eve gitmem gerektiği akıma geldi ve evin yolunu tutum. Tabii ki geç kalmıştım. Annemin evde terlik şov yapacağı kesindi. Ne kadar erken gidersem o kadar iyi mantığıyla eve -tabana kuvvet- koşar adımlarla gittim.
Anahtarla girmeye karar verdim çünkü zile basarsam kapıyı annem açacaktı. Zeki tarafım bana bir beşlik çaktı. Bu düşünceyle eve sırıtarak girdim. Eve girdiğimde komodinin üzerine oturmuş, çatık kaşlı, bacak bacak üzerine atmış, başı dik, alnı ak, elinin biri dizinin üzerinde, diğer elindeyse babamın ağır terliklerinden biri olan bir adet annem vardı. Sıçtığımın resmidir arkadaşlar.
Sırıttığımı görünce sinir katsayıları tavan yapmış bir adet annem vardı demeyi unuttum. Sırıttığımı görünce ayağa kalktı. Bir elindeki terliği diğer eline vurarak etrafımda dolaşmaya başladı. Ya korku filmi izlesem bu kadar korkmam yemin ederim.
Annemi ilk defa böyle görüyorum desem yeridir. O nasıl bir duruş öyle? İçimden bütün bildiğim duaları okudum. Gözlerimde endişe vardı. Annem bir elindeki terliği diğer eline vurarak etrafımda dönmeye devam ediyordu. Bu daha da tırsmama neden oluyordu.
Çantamı yere bıraktım. Ayakkabılarımı da çıkarttıktan sonra sıvışmanın iyi bir fikir olduğunu düşündüm. Ama sadece düşündüm yani. Uygulayamadım tabii ki. Bunu nasıl uygulamaya geçireceğimi düşündüm. Cık. Diğer durumlarda Einstein'a tur bindiren zekam şimdi durmuştu. Bu halime içimden küfrettim. Anneme ne diyeceğimi dahi bilmiyordum. Keşke yolda düşünseymişim diye aklımdan geçirdim. Kendime hayali bir tokat attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ne Tesadüf?
ChickLit"Ne haberi?" diye cırladı Alper. İlk defa doğru bir şey söyledi. Sonra babam söze girdi. "TEKİRDAĞ'A TAŞINIYORUZ." WTF?