謝罪 - losias

164 7 38
                                    

Ne uyarısı versem az. Kan, şiddet, noncon, tearkink... bebek veena diyelim kısaca.

27.bölümün alternatifidir, Eylül söyledi ben yazdım ( ͡° ͜ʖ ͡°)

apology”

Logan gözleri beyaz saçları bulduğu icin hiç bu kadar pişman olacağını düşünmemişti.

Hayır, sorun Osias'ı görmek istememesi değildi. Tam tersine bu iğrenç yere onu bulmak için gelmişti, bir şeyleri düzeltmek istiyordu. Her zaman o samimi tonla çıkan kelimelerin kalbini parçalaması, ya da o mavi gözlerin ona bu şekilde bakması... daha fazla dayanamıyordu.

Ancak Osias'ın ellerini bir kadının belinde gördüğünde... eh, bunu nasıl anlatabilirdi bilmiyordu.

Tek yapabildiği durup manzaraya bakmaktı, yani, Osias onu fark edene kadar.

Bakışlarını bir anlığına kadından ayırıp siyah saçlıyı gördüğünde gözlerini kırpıştırdı. Hayal mi görüyordu? Loga- hayır, Silas'ın burada olması tamamen garipti. Resmen bu pislik içinde parıldıyordu.

Kadın ellerini Osias'ın saçlarına çıkarıp ilgisini geri istediğindeyse beyazlının tek yaptığı onu hafifçe iteklemek olmuştu.

"Silas... ne işin var burada?"

"Ben- Ben seni merak ettim, iki gündür yoksun ve tüm Oswa-"

Osias bir anda önünde belirdiğinde refleksle birkaç adım geri attı siyahlı.

"Oswald ne zamandan beri değerli silahlarını böyle tehlikeli saha görevlerine gönderiyor?"

"Beni buraya Oswald göndermedi! Ben sadece-"

Osias tek kaşını kaldırdı. "Doğru ya, daha birkaç ay önce de buraya gelmiştin. Üzgünüm, bunlar biraz kafamı karıştırıyor, kardeşim."

Logan'ın gözleri bir anlığına parıldadı ve anında, Osias kahkaha atmaya başladı. "Bu akşam çok komiğim, değil mi? Şaka yaptım, seni üzmek istemem. Bu senin için çok ağır bir yük değil mi? Ya Logan? Söylesene, bu ismi çok düsündün mü?
Belki Aaron veya Ardell da sana gidebilirdi, veya-"

"Osias..." Logan hafifçe dolu gözleriyle konuştu. "...lütfen... lütfen beni dinle, yalvarıyorum sana."

Beyazlı konuşmadan önce birkaç saniye durup iç çekti. Daha sonra ise Logan kendini bir anda esrar sıralarıyla dolu cam masanın arkasında bulmuştu. Bunu nasıl yapmıştı? Işınlanmayı hissetmemişti bile! Gerçi, Osias'ı sorgulamayı ne zaman bırakacaktı acaba?

Osias sandalyesine yayıldı. "Konuş o zaman Silas, seni kim tutuyor?"

Mavi, masmavi bakışları buz gibiydi; Logan üşüdüğünü hissetti. Lütfen... lütfen bana öyle bakma. Derin bir nefes aldı. Nasıl bakmayayım, Logan? Nefesini verdi. Böyle, böyle işte. Bana bir daha böyle bakma lütfen.

Deliriyor olmalıydı, Osias'ı bu kadar özlemiş miydi? Zihninde platonik aşıklar gibi konuşmalar döndürecek kadar? Yine de, Osias ani bir hareketle kollarını masaya yaslayıp ellerini yüzüne kapattı; artık Logan o mavileri göremiyordu.

Dudaklarını yaladı. "Osias. Beni buraya kimse göndermedi. Sadece... bir şeyleri düzeltmek istiyorum. Böyle olmaya dayanamıyorum artık. Gerçekten onları kastetmemiştim, sadece bir anlık sinirime denk geldi ve hayatımdaki en büyük pişmanlıklardan biri. Biliyorum bu bir bahane değil... Sadece özür dilemek istiyorum, çok, çok özür dilerim Osia-"

Kelimeleri dudaklarının üzerindeki dudaklarla kesildi. İlk başta bir öpücükten çok uzaktı, sadece ani bir temastı. Ancak sonra beyaz saçlı dudaklarını haraket ettirdi ve siyahlı titreyerek gözlerini kapattı. Hayır, bir hata daha yapmak istemiyordu.

Osiasın ellerinden birinin saçlarına kaydığını hissetti. Nazik eller yavaşça siyah tutamları okşadı ve biraz daha derinleştirdi öpücüğü. Sonraki saniye, aynı nazik eller siyahları sıkıca tutuyordu.

Saçlarından çekerek kendinden ayırdı uzun boyluyu. Dudaklarında Logan'ın daha önce hiç görmediği türden bir sırıtış vardı. Elindeki tutamları biraz daha çekti ve sahiplerinin yüzünü sertçe cam masaya çarptı.

Logan neler olduğundan pek emin değildi. Alnındaki keskin acıyı hissetmesi biraz zaman aldı, ani hareketle gözleri kararmış ve kulakları çınlıyordu, öyle ki çatlayan camın sesini bile ayırt edemiyordu. Ancak Osias kulağına yaklaştığında sesi çok netti.

"Özür mü dilemek istiyorsun? Sence bir özür her şeyi unutturmaya yetiyor mu?"

Logan cevap vermeye çalıştı ancak zihni çığlık atıyordu. Bulanık görüyordu, şu an nereye bakıyordu? Ağzından tek çıkabilen acı dolu bir inleme oldu.

Pantalonunun ve iç çamaşırının belinden ayrıldığını hissetti, buz gibi soğuk eller omurgasını titretti. Hayır, diye geçirdi içinden. Hayır, hayır, hayır, bu olmaz.

"O-Osias!" sesinin çıkabilmesine hayret etti. "Dur! İyi değilsin sen, mantıklı düşünemiyorsun!"

Dalga geçer gibi güldü beyaz saçlı. "Ben gayet mantıklı düşünüyorum, kendini affertirmelisin değil mi?"

Kalçasındaki el sıkılaştı ve kulağına fısıldanan nefesi fark etti. "Hem, yarın senden özür dileyeceğim zaten."

Bir an sonra arkasındaki acıyı hissetti, Osias hiç zaman kaybetmemişti. Eli hâlâ saçlarını tutuyor, yüzünü çatlak masaya bastırıyordu.

Bir hıçkırık kaçtı boğazından, hemen sonra saçındaki el aşağıya kayıp gözyaşını sildi. "Ağlama, kardeşim. Ağlamana dayanamam biliyorsun..." Sözünde hiç yumuşaklık yoktu, kardeşim derken oluşan nazik ton yerini soğukluğa bırakmıştı. Sadece alay ediyordu. Daha fazla ağlamaya başladı.

"Ağlama..." el tekrardan saçlarına çıktı ve kafasını kaldırdı, sadece tekrardan vurmak için. "Ağlamamalısın. Sana bir özür borcum var merak etme."

Osias buna ne kadar devam etti emin değildi, vücudunun neyle kaplı olduğunu söyleyemiyordu. Kan mıydı... yoksa Osias onu o kadar çok mu kullanmıştı?

Osias'ın eli Logan'ın sızdıran uzunluğuna gitti. "Bundan bile zevk mi alıyorsun?" Güldü. "Sana bir sürü şey söyleyebilirdim... Gerçi hiçbirisi 'Logan'la aynı etkiyi yaratmaz."

"L-Lütfen..." diye mırıldandı siyah saçlı. Küçük bir iç çekti Osias, sonra elini hareket ettirmeye başladı. Bir an sonra Logan yıldızları görebiliyordu.

Biraz olsun kendine geldiğinde boşluğu hissetti. Osias az ileride pantalonunun fermuarını çekiyordu. Logan hayal meyal ona yaklaşan bedenini hissedebildi.

Eli tekrar saçlara geldi ve siyahlı alışkanlıkla gözlerini kapatıp acıya hazırlandı. Ama beklediği yerine Osias sadece okşadı onları. Gitmeden önce son fısıldadığıysa Hoşçakal, kardeşim.'di.

Logan'ınsa tek yapabildiği orada durmaktı. Yanına bir beden yaklaştığında tepki bile veremedi. Işınlandığını hissetti, zaten biliyordu bu kişinin Osias olmadığını. Yabancı onu yıkarken de, giydirirken de sadece durdu, boş bir kabuk gibi.

En sonunda yatağına yatırıldığını, üstünün örtüldüğünü hissetti. Uzaklaşan bedeni fark ettiğinde ani bir refleksle tuttu ve fısıldadı sessizce. "Osias..."

Crimson sadece içini çekti ve yataktaki bedenin çiziklerle dolu alnını öptü. "Uyu, Logan...” ve çıkmadan önce ellerini siyah saçlarda gezdirdi.

Logan'ın titreyerek ağlamaya başladığı an da buydu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 09, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GAY RIGHTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin