Gözlerime Bak

220 20 6
                                    

İyi okumalar...

"Tamam Char-"

Yüzüne kapanan telefonla biraz sinirlendi Jughead. Charles her şeyin kendi istediği gibi olmasını istiyordu. Belki de haklıydı. Ama bir yaptırdığının diğer yaptırdığına tutarlı olmaması Jughead'ı sinirlendiriyordu. Madem ilk başta Veronica'nın yanına gideceğini söyletmemişti niye şimdi Betty'e Veronica'yı ziyarete gittiğini söyletiyordu. Betty kırılabilirdi. Ve Jughead en çok bundan korkuyordu. Aralarındaki güveni kırmak istemiyordu. Elinde olsa her şeyi Betty'e söyleyecekti.

Güneş batmıştı. Serpentlar gerçekten zamanını tüketmişti. Zaten işi yoğun olduğu için Betty'le bu akşam Sweatwater Nehri'nin yanından izlemeyi planladıkları kanlı ay tutulması fikrini de iptal etmişti. Serpentların son dakika işlerinden nefret ediyordu. Tam hazırlanmıştı ki Ghouliler ile kavga çıktığı haberi gelmişti. Betty'e planlarını iptal etmeleri gerektiğini söylemişti.

Serpentlarla beraber eve gelmeden hemen önce tıka basa bir şeyler yediği için ailesine tok olduğunu söyleyip yukarı kata doğru ilerledi. Ghouliler ile kavga onları çok yormuştu ve Pops'a gitmek zorunda kalmışlardı. Zaten Betty'de yemekte değildi. Ondan gidip özür dilemeliydi.

Odanın kapısını açınca yatakta oturmuş kitap okuyan Betty'i gördü. Betty ona kısa bir bakış attıktan sonra kitabına geri döndü. Mükemmel(!). Betty ona trip atıyordu.

"Bebeğim nasılsın?"

"İyi."

"Ne okuyorsun?"

"Öğlen okuduğumu."

"Betty!?"

"Kitap okuyorum!"

Betty bir şeylere alınmıştı. Bu iptal ettikleri ay tutulması yüzünden olabilir miydi? Belki. Ama Betty telefonda sıkıntı olmadığını söylememiş miydi?

Jughead kendini Betty'nin oturduğu yatağın diğer tarafına sırt üstü bıraktı ve tavanı izlemeye başladı. Yorulmuştu. Yumrukları ağrıyordu. Yüzünde büyük ihtimalle morarıklar vardı.

"Üzerindeki pis kanlı kıyafetlerle yatağa yatma!"

Jughead üzgünce Betty'e baktı ve yataktan kalktı. Betty'le konuşmalıydı. Ama şu an çok sinirli duruyordu. En mantıklısı Betty'nin dediğini yapıp üzerindeki kanı temizlemekti. Duşa girdi.  Ghouliler hakkında Hiram Lodge ile konuşmayı aklının bir köşesine yazdı ve odaya girdi. Betty baş ucundaki lambayı söndürmüş ve kitabı bırakmıştı. Telefonu ile bir şeyler yapıyordu. Jughead odaya girince ona baktı.

"Işığı söndürür müsün? Ayağa kalkamıyorum biliyorsun."

"Tabii ki Betts. Sen iyi misin?"

Betty sinirle gözlerini kapattı ve sinirle sesini yükselterek konuşmaya başladı.

"Şu salak soruyu sorma Jug! Sanki tüm gün boyunca önemsemişsin gibi davranma! Çünkü azıcık bile umrunda değilim!"

Betty'nin gözleri dolmuştu. Jughead onun bu haline özür dileyen bakışlar atarak ışığı söndürdü ve hala önüne bakan Betty'e baktı.

"Bu hayatta en çok önemsediğim kişi sensin bebeğim. Bak cidden söylüyorum. Biliyorum bugün yanında değildim. Neredeyse tüm gün boyunca dışa-"

"Lanet olsun Jug! Ben artık kaldıramıyorum tamam mı?! Tamam mı."

Betty'nin son kelimede sesi kısılmıştı. Jughead, Betty'i kendisine doğru çekti ve kokusunu içine çekerek ona sarıldı.

"Özür dilerim. Çok özür dilerim Betts."

"Her şey arka arkaya üzerime geliyor ve sen benim yanımda değilsin Jug! Her. Lanet. Olasıca. Şey. Arka arkaya. Geliyor. Nefes alamıyorum Jug. Her dert üstüme yürüyor."

TRUTH ~BugheadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin