Masada gördüğüm bedenle elimdeki menüyü iyice sıktım. Yine gelmişti.
Elimdeki menüyü masaya koyup zorlukla gülümsedim.
"Ne alırdınız?" Sade kahve isteyecekti."Sade kahve alabilir miyim?"
"Tabii. Hemen getiriyorum." Arkamı dönüp giderken sırtımda hissettiğim delici bakışlar olduğum yere yığılma isteğimi körüklüyordu.
İki haftadır her gün gelen esmer adam aslında oldukça kibardı. Ama neden olduğunu bilmediğim bir şekilde bana çok tuhaf hissettiriyordu. Bakışları ve sesinin tonunda beni rahatsız eden bir şeyler vardı fakat bir türlü bulamıyordum. Kahveyi götürürken üstündekileri fark ettim. Kahverengi bir takım giymişti. Normalde kimseye yakışmayacak bu renk onda nasıl mükemmel durabiliyordu?
Düşünceme göz devirdim. Beni alakadar etmiyordu. Kahveyi koyarken elimin titremesiyle kahve biraz masaya döküldü.
"Özür dilerim hemen yenisini getireceğim." Gerginliğimden sesimin titremesine engel olamamıştım. Şu an kendimi tokatlamak istiyordum.
"İyi misiniz?" Bana mı diyordu? Beklemediğim bir tepkiydi. Kızmasını, bağırmasını hatta patronumu çağırmasını istemesini bekliyordum ama halimi sorması aklımın ucundan bile geçmemişti.
"Ş-şey evet iyiyim. Ben hemen size kahve getireyim." Bileğimden nazikçe tuttu.
"Gerek yok teşekkür ederim."Gözleri elime kaydı.
"Elleriniz titriyor. Sizi heyecanlandıran bir şey mi var?" Dedikten sonra hafifçe gülümsemişti. Ne dediğini anlamadığım için gülümseyip yanından ayrıldım.
O da normalin aksine saatlerce oturmak yerine kahvesini içtikten sonra gitmişti.
Masayı temizlemeye gittiğimde üzerinde bir not gördüm. Bu insanların okuyamayacağı bir yazıydı. Sadece bize özeldi. Uzun zamandır sürüler arası alfabeyi okumadığım için zar zor çevirdim.
Omega olduğunu biliyorum.
Başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü. Adam insan değil miydi? Bir kokusu yoktu. Beni nasıl bulmuştu ve benden ne istiyordu?
Anlaşılan uzun süre hiçbir şey yapmadan durmuştumki patronum yanıma gelip beni uyardı.
Kendime çeki düzen verip bu konuyu mesaim bittikten sonraya attım. Saatler bir türlü geçmiyordu. Sonunda mesaim bitince neredeyse koşarak evimin yolunu tuttum.
Evim kötü bir gecekonduydu ama nedense seviyordum. Belki de sonunda özgür olabildiğim ve ne istersem yapabildiğim içindi. En azından kimse benim yerime karar vermiyordu.
"Anlaşma böyle Seokjin. Ailen senin için en iyisini seçecektir."
Kafama gelen anıyı unutmak için başımı iki yana salladım. Geçmiş aklıma gelince hem sinirleniyor hem de üzülüyordum. Düşünmemek en iyisiydi.
Sonunda evime geldiğimde cebimden anahtarımı çıkarttım. Kilide sokacakken burnuma dolan tanıdık alfa kokusu donakalmama sebep oldu. Yoongi ailemizin en sert alfasıydı ve şu anda salonumda oturuyordu. Gitmeliydim. Düşünmeden geri dönmeye başladım. Kokumuzun en çok duyulduğu yer boynumuz olduğu için boynumu kapattım ve nereye gittiğimi bilmeyerek yürümeye başladım.
Kafasını karıştırmak için farklı farklı yollara giriyor sonra tekrar aynı yola dönüyor ve başka bir yola giriyordum. Belirli bir alanda koku cümbüşü yaratıp dikkatini dağıtmaya çalışıyordum. Ayaklarımın iflas etmesine ramak kaldığında cüzdanıma baktım. Motelde kalacak param yoktu. Etrafıma göz atınca ağaçlık bir arazinin olduğunu gördüm. Başka bir çarem yok gibiydi. Geceyi burada geçirir sabah bir yolunu bulurdum.
Ağaçlık arazide bir süre ilerledikten sonra bir çınarın altında uyuyakaldım.
Yoonginin ağzından:
Yaptığım şeyi alfa babam duysa beni parçalardı ama beta babamın üzülmesine artık dayanamıyordum. Jin sorumsuzca davranmıştı ama bu kardeşim olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Sinirli miydim? Sinirliydim ama özlem duygum ağır basmaya başlamıştı. Onu neredeyse bir yıldır görmüyordum.
Altı aylık aramamın sonucunda kardeşimi bulmuştum.Artık onu sürümüze geri götürebilecektim. Yaşadığı yeri ve çalıştığı işi gördüğümde iyice sinirlenmiştim.
Bunun için mi ailesini terk etmişti? Anlayamıyordum. Aptalcaydı.
Onu herkesin içinde alamayacağım için evine gidip beklemeye karar verdim. Kilimin altında bulduğum anahtarla kardeşimin aptallığına ilk defa sevinmiştim.
Beklerken koltukta uyuyakalmıştım. Uyandığımda saatin çoktan geçtiğini gördüm. Jin kokumu almış olmalıydı. Kokusunu takip ederken beni alt etmeye çalıştığını fark ettim. Komikti.
Kokusunun Akbola sürüsünün sınırından devam ettiğini görünce endişe duygusunu iliklerime kadar hissettim. Akbolalar en vicdansız sürüydü.Kardeşimi çiğ çiğ yerlerdi ve Jinin bunu unuttuğuna emindim.Sürüme haber vermek için hızla yola koyuldum.Düzenlendi💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOKUSUZ ||Taejin
Фэнтези"N-neden bunu yaptın Taehyung?" Omegasının saçlarını okşarken fısıldadı. "Artık kafanın karışmaması için. Aklın ne zaman karışırsa aynaya bak. Benden bir iz göreceksin Omegam. Derine işlediğim yara gibi kalıcı olacağım kalbinde." -Taejin -Yoonseok...