Uzun bir aradan sonra evet millet sizinleyim. Bölümlerin hepsi az da olsa değişecek. Buna özellikle bitince kitap dahil. Sizleri çok özledim umarım yeni halini de öncesi gibi seversiniz diyerek başlayalım...
Çağan'dan :
Etrafın kara kara dumanlarla kaplandığını hatırlıyordum en son bayılmadan önce. Sonrasında nefes almaya çalışırken zorlanmaya başladığımı hissedip, üzerimdekilerden kurtulmaya çalışmıştım ama pek bir şeye yaramamış ki bayılmışım. Gözlerimi yavaşça araladım. Sanırım görmeyi beklediğim şey tahtalı köydü. Oradan sağ çıkacağımı pek aklım almıyordu. Şans eseri ki kurtulmuştum. İçerde kimse yoktu diye hatırlarken, yanımdaki adamla dışarı çıkmaya çalışırken başımıza yıkılan tavanı hatırlamıştım. Gözlerimi kırık beyaz tonunda boyanmış duvara dikerek bir süre nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Hastane kokusu yeni yeni geliyordu sanki burnuma. Doğrulmaya çalıştım ama canım fazlasıyla yanıyordu. Zar zor yutkunurken ciğerlerimdeki o isi hisseder gibi temiz havaya özlem duyuyordum. Kapının bir anda açılma sesini duyunca, hafifçe geriye doğru bastırmıştım sırtımı. Merakla göreceğim yüzü bekliyordum. Sanırım az da olsa yaşadığıma inanmak istiyor, tanıdık birilerini arıyordum gözlerimle.
"Ulan, o kadar korkuttun ki bizi !"
Tanıdık sesle gelen kişiye başımı çevirince, can ikizim Kaan'ı görmüştüm."Emin olabilirsin yavrum ben de sonuna geldin Çağan Bey, diyordum."
Boynuma sarılan kollara ses çıkarmasam da dişlerimi sıkıyordum. Yavaşça geri çekilen Kaan, özür diler gibi bakıyordu bana. Ne kadar tatlı canlı olduğumu en iyi o bilirdi. Nefessiz kaldığımı fark ederek, bana yanda duran sürahiden bir bardak su içirmeye çalışmıştı neyseki. Evet evet kardeşin ne kadar düşünceli olduğunu yeni alıyordum belki de.
"Nedense hiçbir şey hatırlamıyorum."
Öksürürken mırıldandığım için Kaan iyice yanaşmak zorunda kalmıştı bana. Yeniden asılan suratına baktığımda, çok da iyi şeyler olmadığı açık gibiydi. Nedense öğrenmek istiyordum sonrasında ne olduysa ama şimdi pek yeri değildi sanki."Boşver hatırlama şimdi. Sen iyisin ya, o bize yeter."
Sırıtmaya çalışıyordum ne kadar zor olsa da. Saat gece üç olmuştu ve Kaan'a şaşkınlığımı belli edercesine bakıyordum.
"Benim yarın nöbetim vardı, bu halde nasıl olacak ?"
Rahatlamamı sağlayan Kaan'a bakışlarımı doğrulttum ve bu işi çoktan hallettiğini anlayarak gülümsedim. Gözlerindeki güven veren yansıma beni yeterince iyi ediyordu zaten. Bu çocuk her işime böyle koşmaktan sıkılmamış mıydı acaba? Yoksa bu ikiz olmanın bir kuralı mıydı?
Birkaç dakika sonra Kaan'ın çalan telefonu ile tekrar ona dönmüştüm. Tekrar bir sorun mu vardı? Yoksa normal bir durum muydu diye düşünüyordum daha konuşmayı bitirmeden. Bir cadı çığırışı duyduğumda, arayan kişinin Gece olduğunu anlamıştım. Bu tür durumlarda isyan çıkaran çoğu zaman, küçük kız kardeşimiz olurdu. Kaan bana tümünü anlatmasa da, Gece'nin sadece haberi yeni aldığı için bu kadar bağırdığını söylemişti. Tabi haklıydı da, kim sabah doktor gece ajan bir abi isterdi ki?
~~~~~~~~~~~~~~~~<<~~~~~~~~~~~~~~
Güneşin ilk ışıklarıyla gözlerimi tekrar aralarken, koltukta uyuya kalan Kaan'a bakmıştım. Benim başına iş açmam yetmezmiş gibi birde burda beni beklemişti. Üzerindeki takım elbisenin kırıştığını ve saçlarının karıştığını gördüğünde kendini tanıyamayacaktı. Çoğu zaman düzgün olan oydu ve ben olay çıkaran, başına buyruk ikiziydim. Bu sefer işler tersine dönmüş, kader beni uslu olmaya zorlamıştı işte. Eee Çağan Bey, kaderin cilvesi denir buna da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Durum Stabil (Açılın Ben Tıp Okuyorum 2)
HumorAçılın Ben Tıp Okuyorum'un devamıdır :)