odasının kapısı her daim kapalı dururdu, o yüzden odasını görebilmek için en başta kendi elleriyle griye boyadığı kapıyı aralamanız gerekirdi. kapısının arkasında sık sık giydiği kot ceketiyle kırmızı yağmurluğu yan yana asılıydı, onları biraz kenara doğru kaydırırsanız bir dünya haritasıyla karşılaşırdınız. belli ülkelere farklı renk kalemlerle işaretlemeler ve yanlarında yazan küçük notlar size odanın sahibinin tutkusu hakkında güzel ipuçları verebilirdi.
odanın tam ortasında koskocaman kırmızı bir halı vardı, üzerine kıyafetler saçılmıştı ve uzun bir süredir temizlenmediği belli oluyordu. odanın dört bir duvarında çok da yükseğe uzanmayan kitap sıraları görebilirdiniz, odada kitaplık için yer yoktu. kitapların yanında hiç açılmamış olan kargolar da yer ediniyordu.
boydan boya odanın tek aydınlatması olan pencerenin perdesi yoktu ve dağınık yatak tam da pencerenin önüne yerleştirilmişti. yaşını aldığı belli olan bir kedi yatağın içinde öğle uykusunu alıyordu. yatağın altında kutuların içinde binlerce anı saklıydı. eski fotoğraflar, eski arkadaşların hediyeleri, eski sevgilinin parfümü. uzun süre bakılmadıkları için üstlerinde bir toz tabakası oluşmuştu ama yine de ordaydılar.
odanın tam ortasında tüm estetiği bozan ve odayı daha da küçük gösteren bir gardırop vardı. iki gözlüydü ve iki gözü de aynayla kaplanmıştı. aynanın üzerinde farklı renklerle motive edici yazılar, içsel arkadaş esprileri, eve edilen ziyaretlerin tarihleri ve arkadaşların isimleri ile doluydu. kendinizi görmek isteseniz yazılardan yer bulamazdınız.
odada belli bir koku yoktu, sanki sahibi burada yeterince vakit geçirmemişçesine kokusu bir türlü odaya sinememişti ama camları açarsanız alt kattaki çiçeklerin kokusu yavaş yavaş odaya dolmaya başlayabilirdi.
odadan çıkarken kapıyı kapatmayı unutmamanız dileğiyle çünkü namjoon hep kapatırdı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
