Sabah erkenden kalktım düşünün ben ve erken kalmak iki birbirinden uzak kelime yan yana , çok uyumsuzuz bikerem neyse hemen alışveriş yapmaya çıktım dolap tamtakır kuru bakır yani
Evden anahtarı alıp çıktım yolda yürürken sürekli etrafa bakıyodum birkez daha kaybolursam türk e rastlamak zor sonuçta .
Evimin iki sokak arkasında büyük bir market varmış bunu keşfettim vakit kaybetmeden bir sepet aldım benim aklımda zeytin beynir filan almak vardı aradım taradım yok ! koca bir raf ramen bende sebze reonuna gittim domates filan aldim napiyim aç kalamam ya ramen de aldim 5/6 paket ekmek te buldum burada oleyyy ekmeksiz yemek yemeksiz ekmek olmaz demişler yada buna benzer birşey neyse sacmalamayi bırakıp aldıklarım parasını verip eve doğru yürümeye başladım
yürürken karşıdan gelen çokkk datlu bi çocuk gördüm Allah özene bözene yaratmış resmen çocuğu yiyicek gibi bakarken çocuk bana "sen ne ayaksın amk" bakışı atıyodu
Hemen toparladım kendimi bi adım attım Ayağım tasa geldi yere yapıştım hatta bi ara yerle öpüşüyoduk falan
"İyimisin "
diye bir ses duydum kafamı kaldırmamla ne görem o datlu çocuk
"İyiyim " diye yanıtladım
Ayağa kalkmaya çalıştım yok lan basamıyom ayamın üstüne çocuk farketti heralde koluna girdi ,tabi ben durur muyum
"Evim buraya yakın yardım eder misin görüyosun ayağımın üzerine basamıyorum"
Ben bu cümleyi nasıl korece söyledim diye kendimi alkışlarken oda gülmekle yetindi ve yürümeye başladık daha doğrusu çocuk yürümeye çalışıyodu bildiğin abandım çocuğa bide elimde poşetlere var tabi
Yürürken hiç konuşmadık evime geldigimizde hemen cebindeki anahtarı çılıkartıp kapıyı açtım ona tutunarak içeri geçtik koltuğa oturduk
Ben de az değilim ha ilk günden tek çıkıp iki kişi eve geldim ve yanındaki bir taş aga
"Merhaba ben ela Özen"dedim
"Memnun oldum bende Lee min ho "
Ayy ne güzel ismin var senin ole abi çocuk cok taş ya boyu falan baya uzun bi gamzesi var beni oraya gömün hiç şikayetçi olmam valla
Yine çocuga yavsarken kendimi çimcikledim toparlandım azcık
Konuşmaya başladı " sen cidden beni tanımıyor musun "
"Tanımam mı lazım "
"Yoo hayır ya ben oyuncuyum da genelde beni her genç kız tanır "
Bak bak neymiş efendim beni her genç kız tanır o sıra çocuk konuşmayı bıraktı biz egosuyla konuştuk baya da iyi anlaştık ha
"Daha dün geldim koreye ve seni gerçekten tanımıyorum"dedim
Çocuk cok şaşırdı lan gözleri kocaman oldu
"Aaa demek dün geldin peki sormam da mahsur yoksa neden geldin "dedi
Ben eriyodum zaten o konuşurken tabi canım sen ne istersen sorabilirsiniz valla
"Yok ne mahsuru olucak ben oyuncuyum aslında master yapmak için geldim"dedim
Suratında kocaman bir gülümseme oldu ama gülme sen öle yaa
"Ne güzel peki Kore hakkında bir bilgin var mı "
" aslında tarihi hakkında bilgiye sahibim biraz"
" demek ole o zaman sana Kore yi gezdirmeme ne dersin ?" diye sordu
Ben iptal , Ben şokkk, Ben wafaddddd
" gerçekten mi çok sevinirim ben de bugün gezmeye başlıycaktım aslın da ama Ayağım incilmeseydi " dedim
" tamam o zaman anlaştık yarına kadar iyi olur sanırım yarın seni gelip alırım ne dersin " diye sordu
" çok isterim ama yarın master için üniversiteye gitmem gerek gerçi nasıl bulucam onu da bilmiyorum ya"
"O zmn yarın ben götürüm seni üniversiteye "dedi
Şok oldum tamam çocuk tatlı filan ama fazla yüz vermeye gelmez ama yinede onun götürmesi iyi olur yani güvenmiştim ona bilmiyorum kendime yakın hissediyordum onu
"Cok güzel olur" dedim
"Numaralarımızı alalım sana nasıl ulaşıcam yoksa " dedi
Hiç vakit kaybetmeden nunaramı verdim o da kendininkini onu Lee min ho
Saat 2 olmuş ben biz hala sohbet ediyorduk en sonun da hatırlarım lan çocuk geldiğinden beri birşey ikram etmedim evde de birşey aklıma annenin zorla çantama koyduğu türk kahvesi ve lokum geldi o dakika çok sevindim ayagımın üzerine yavaş yavaş basmaya çalıştım hafif sızlıyordu ama bir sorun yoktu kalktım kahveyi yaptım
Kahve hazır olunca yanına da lokum koyup servis ettim
Siz simdi nerden buldun fincanı diye sorarsanız söliyim koredr bulamıycağıma göre annem tam kadro koydu cantama fincan ,cezve, kahve ve lokum
Çok merak ediyordum begendimi acaba kahveden bir yudum aldı
"Nasıl " diye sordum
Suratını şekilden şekle soktu bir türlü anlıyamadım beğenip beğenmediğini
"Süper çok beğendim" diyince sevindim
Tabi olum bizim Türk kahvesini beğenmeyenin alnını karışlarım modundan çıkmak için çok çaba harcadım ve çıktım
Gülümsedim
Kahvesi bitirdikten sonra tanıştığımıza memnun oldum diyip sarıldı ve kapıya yöneldi bende arkasındaydım kapıya gelince
"Yarın seni alırım " dedi
"Tamam" dedim
Gitti saate bi vaktim 6 olmuş maşallah kaç saattir oturuyoz biz ya sonra fark ettim ki açım lan ben çocukla konuşucam diye birşey de yemedim saatin nasıl geçtiğini de anlamadım ztn hemen kendime bir salata yapıp yedim sonra televizyonun başına geçtim duygusal bir dizi buldum ki bu Kore dizisiydi ilk defa izliycektim
Dizinin adı "Boys Over Flowers" di kısaca bof deniliyor ,Türkçe anlamı ise "yaban çiçeği" hem duygusal hem de komikti diziyi izlerken dikkatimi baş roldeki çocugun Lee min ho ya çok benziyordu sanki ikizi sonradan aklıma Dank etti Lee min ho da oyuncu olduğunu söylemişti
Hemen telefonu alıp dizinin adını Lee min ho ya attım başroldeki çocuk sen misin ?
Kısa süre sonra cevap geldi "Evet :D"
Birde gülücük atmış diziyi daha dikkatli izlemeye başladım
Biraz zaman geçtikten sonra "ayy bu jan di de az değil ha hem seviyo çacugu hem de gidip başkasını öpüyo çocuk ona ayak bilekligi almış o kadar acıdım lan goo joon pyo ya " diziye kendimi kaptırmış yorum yaparken buldum telefonu aldim ve bir mesaj daha attım
"Gol joon pyo iyi oynamışsın"
Cevap bekledim ama gelmedi saat e geç olmuştu yarın erken kalkmak gerekti zaten bende yattım ....
Umarım bu bölümü sevmişsinizdir bölümleri uzun yazmaya çalışıyoruz ama biraz destek istiyoruz sizden umarım yanımızda olursunuz neyse çok konuştum seviliyorsunuzz :D:D:D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(AŞK KIRINTILARI) - TAMAMLANMIŞTIR
Short StoryOnların karşılaşması tesadüftü peki ya sonrası ?