Sabah erken kalktım her zamankine kıyasla. Yani heyecan var tâbi. 9'da falan dersim başlayacak. Daha ilk günden geç kalmak istemem. Daha çok sportif bir tarzı tercih ettiğimden; kot bir pantolon üzerine beyaz ve siyah renklerden oluşan bir kazak. Soğuk olduğundan montumu da aldım. Son olarak da bot tarzı topuklu ayakkabılarımı giydim. Tâbi saçlarımı da hafiften dalgalı yaptım maşayla ve saldım. Makyaj yapmayı pek sevmiyorum. Doğallık her zaman önemlidir benim için. O yüzden çok abartmadan rimel, kalem ve hafif bir ruj sürdüm. Fondoteni de unutmadım :D Gayet ıyi görünüyordum. Kendime ilk kez bu kadar özen gösterdim diyebilirim :)) ^^
Saat 8 buçuğa geliyordu. Ben heyecanımdan yerimde duramazken telefonumun çalmasıyla irkildim.
Lee Min Ho arıyordu. Hemen açıp her zaman hayal ettigim şekilde ve hep beklediğim gibi :
"Yoboseyo!" dedim.
Ahh ne de güzel diyordum. Özgüven çok fazla bende ya :-D Neyse o da:
"Ela?" dedi. Kolayca söylemişti ismimi tâbi şu "-la'yı da biraz ince söyleseydi. Olsun ya söylüyor ya ona şükredelim. Daha sonra devam etti:
"Kapıdayım seni bekliyorum" dedi.
Ben de "Pekii geliyorum dedim.
Off ya çok heyecanlıydım. Aklıma Gu Jun Pyo geldi onunla konuşunca. Çok komikti dizide ya. Kendi kendime gülerek kapıdan çıktım ve onunla karşılaştım.
Arkamı döndüğümde onu gördüm. Ve görmemle durdum kaldım. Gerçekten şu an fark ettim galiba Lee Min Ho çok yakışıklıymış.
Arabadan inmiş, arabanın kapısına yaslanmış bana bakıyordu. Onun da kıyafetlerıne koyu renkler hakimdi.
Siyah gözlükleriyle de tam gizemli bir hâle gelmiş. Beni görünce elini kaldırdı ve dişlerini tamamen ortaya çıkaran samimi(harika) gülümsemesiyle:
"Günaydın" dedi.
Bende yanına yaklaştım ve:
"Günaydın" dedim gülümseyerek.
Beni arabaya yönlendirdi. Bende hemen bindim arabaya. İyiki kapımı falan açmaya kalkmadı. Tamam samimiyet göstergesi bir davranıştır o ama benim hoşuma gitmiyor. Aksine ben o davranış yapıldığında karşıdaki kişiyle gerçekten yakın olduğumuzdan şüphelenirim. Kısaca farklıyım galiba.
Neyse arabayı kullanmaya başladı. Bana:
"Heyecanlı gibisin.."
dedi. Bende:
"Evet biraz heyecanlıyım. Beni nasıl bir ortam bekliyor acaba? " dedim.
O da:
" Merak etme alışırsın. Sadece rahat ol. Ama biraz benim yüzümden rahatsız olabilirsin." dedi.
Ona doğru döndüm ve niye öyle dediğini anlamaya çalışırcasına :
"Niye öyle dedin ki? Bir sorun mu var?" dedim.
O ise:
"Demek istediğim hayranlarım beni görürse ve de seninle görürse farklı yorum yapabilirler. O yüzden sorun yaşamamanı ümit ediyorum."dedi.
Ben de:
"Böyle bir sorun olacaksa kendim gidebilirim. Yani bunu ben düşünmemiştim. Hatta ileride bir yerde ineyim." dedim.
Arabayı kenara çekti. Ve emniyet kemerimi açmak için elimi uzattığımda hızla açmamı engelledi. Ona doğru baktığımda bana:
"Seni yalnız bırakamam böyle bir şeyi aklından bile geçirme. Sana yardımcı olacağım. Böyle bir şey benim için sorun olmaz. Ben sadece senin rahatsız olmandan endişelendim. Senin ve benim hakkımda bir dedikodu falan çıkarsa beni rahatsız etmez.
Önemli olan şu an sensin."dedi.
Ben tâbi nasıl tepki vereceğimi şaşırdım. Öyle anlam dolu konuşmuştu ki gerçekten fazlasıyla etkilenmiştim. Sadece yutkundum. Ve:
" Anladım. Peki benim için de sorun olmaz." dedim.
Kemerimi tekrar taktım ve geriye doğru yaslandım. Kızarmış olabilirdim. Utandım yani. Başımı pencereden dışarı doğru çevirdim.
Lee Min Ho arabayı çalıştırdı. Bana:
"Bugün seninleyim. Dersten çıkana kadar bekleyeceğim. " dedi.
Niye böyle ıyi davranıyor ki.. ilgimi çekiyor bu hareketleri. Ben de ona:
"Hayır gerek yok. Işin olabilir. Gerisini ben halledebilirim. " dedim.
Ama ne fayda. Bana:
"Bugün işim sensin." dedi harika bir gülümsemeyle.
Off ama ya, neler diyor böyle. Tamam susuyorum artık. Eğer bir şey daha söylersem cevabından korkuyorum.
......
.....
Okula geldik. Dersimin başlamasına gerçekten dakikalar kalmıştı. Aceleyle arabadan indim. Sınıfımı falan bulmam çok uzun zamanımı alacak. Lee Min Ho da indi arabadan. Yanıma yaklaştı. Yürümeye başlamışken kolunu omzuma attı. Ne oluyor be? Bunun ani tepkileri beni kalpten götürecek. Ne olduğunu anlamaya çalışırken suratımda patlayan flaşla irkildim. Eveet bir kız fotoğrafımızı çekmişti. Ben ise yüzümü buruşturdum sadece. Ve Lee Min Ho'nun omzumda olan kolunu yavaşça çektim. Ona döndüm ve:
"Tamam dediklerini dikkate aldım. Ama yanlış anlaşılmak istemem. Senin bir hayran kitlen var. Bir yanlış anlamaya sebep olamam. O yüzden şimdi derse gitmeliyim. Görüşürüz." dedim ve hızla oradan ayrıldım. Ama haklıydım bence.
Ayrıca bir Türk kızı olarak kendimi bu kadar zayıf gösteremem.
...
Sınıfı buldum. Ve herhangi bir yere oturdum. Gözler bende tâbi. Çünkü bir sürü çekiğin arasında dikkat çekmemek elde değil.
Kapı açıldı kesin hoca geldi. Hocanın içeri girmesiyle ben ağzım açık kalakaldım. Ne yani hocamız Lee Min Ho muydu? Herkes hocaya saygıyla selam verirken ben sadece bakıyordum. Yani tesadüf olur da bu kadar olmaz....
ARKADAŞLAR HİKAYE İYİ GİDİYOR MU ? DEVAM EDELİM Mİ ? LÜTFEN YORUM YAPIN .....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(AŞK KIRINTILARI) - TAMAMLANMIŞTIR
Short StoryOnların karşılaşması tesadüftü peki ya sonrası ?