Gözlerimi şaşkınlıkla açtığımı saymazsak onların vücudumu süzen bakışları altında ezilmek gerekirdi değil mi?
Ama hoseok'un dediği şey.
"Bizden başkası gelseydi böyle mi çıkacaktın karşılarına sevgilim. O zaman onu öldüresiye dövmemiz gerekecekti. İnan bize biz bile bunu istemiyoruz" ona şaşkınlık ile bakarken o bunu takmadan bana o güzel gülümsemesini atıyordu.
"S-sizin n-ne işiniz var... E-evimi..." Şaşkınlıktan dilim tutulmuştu adeta. Ne yapacağımı,nasıl davranmam gerektiğini düşünürken seokjin.
"E bebeğim. Bizi evimize buyur etmeyecek misin?" Evimiz demek istesem de vücudum benden habersiz kapıdan çekilmişti. Hepsi sanki onlarla görüşmek istemediğimi söylememişim gibi gülümseyerek içeriye geçtiler.
Salona geçtiklerinde ben de odama geçerek üstüme hızlıca bir şeyler geçirdim. Yırtık bir açık mavi kot pantolon,beyaz ince bir gömlek ve sari bir toka. Sarı saçlarımı o tokayla tuttururak içeri adımladım. Hepsi aynı koltuğa oturmuş ve birbirlerine sarılmışlardı. Jungkook, seokjin'in dudağından öpmüştü.
Oraya bakmamaya çalışarak karşılarındaki koltuğa oturarak konuşmalarını bekledim. Ama onlar bana yiyecekmiş gibi baktıkları için konuşmayı ben başlatmak zorunda kaldım.
"Gelme sebebiniz?" Yeterli bir soğuklukla söylediğim şey sonrasında konuşan kişi namjoon olmuştu.
"Sevgilimizi görmeye gelmemiz için sebep mi lazım?" Dediğinde yerimden kalkarak sesimi yükselttim.
"BEN SİZİN SEVGİLİNİZ DEĞİLİM! SİZE BENDEN UZAK DURUN DEDİĞİMİ HATIRLIYORUM!"
Atarım biraz fazla olmuş olacak ki hepsi sinirle kalkarak bana yöneldi. Korkarak geri adımladım. 6 kişiye karşı 49 kilo olan biri olarak hiç bir şansım yoktu.
"Hemen evimden çıkıp gidiyorsunuz. Sizi düzgüncene uyardım. Kimse ile sevgili olmaya niyetim yok. Hala aşkınıza saygı duyarken uzaklaşsanız iyi edersiniz." Hala bana yaklaşırlarken klasik film sahnelerini yaşatmayacağıma emin olabilirlerdi.
Hızla koşarak odama adımladım ve kapıyı kilitledim. Zaten kapıyı açmayınca sıkılıp gideceklerdi.
"Gidin buradan. Konuşmak istemiyorum. Benimle muhattap olmayın!" Ergen gibi hareket ettiğimi düşünebilirsiniz ama onların bana dokunmasına,muhattap olmasına asla izin vermeyecektim. Aşık olmayacaktım.
Kapının önünde olduklarını biliyordum artık çünkü kapıyı zorlamışlardı. Bıkkınlıkla duvarın dibine çökerek oturdum ve kollarımı bacaklarıma sardım. Kendi evimde 6 kişiden sırf aşık olmaktan korktuğum için saklanıyordum. Bu ne kadar utanç verici bir olaydı.
Şimdi ne yapacaktım? Onların çıkıp gitmesini beklemekten başka bir çarem yoktu.
"Jimin neden böyle yapıyorsun? Sana asla zarar vermeyiz."
"Biliyorum, ama ben aşık olmak istemiyorum. Arkadaş olamayacağımızı biliyorum çünkü siz beni seviyorsunuz. Ama ben bunu yapmak istemiyorum. Neden anlamak istemiyorsunuz? Ben-ben hiç sevgilim olmamışken birden 6 sevgilim olmasının nasıl bir his olacağını bilmiyorum. Ben aşık olmaktan korkuyorum." Hepsi sessiz kaldıklarında kafamı kaldırıp odamın kapısına bakındım. Sessizleşmişlerdi. Nedenini anlayabiliyordum. Yaptığım çok saçmaydı belki ama benim için bir kurtuluş yoluydu. Birilerinin dikkatini çekmekten,dokunuşlardan korkardım ama onların bana ilk dokunuşlarında korkmamıştım. Yoongi'nin ilk öpücüğümü çalması beni korkutmamıştı. Bu onlara karşı bir cinsel çekimim olduğunu mu gösteriyordu? Hayır.
Ben gay değildim ve daha önceden kız ve ya erkek hiç sevgilim olmamıştı. Böyle hissetmem daha önce kimse bana dokunmadığı içindi. Bu aşk değildi.
"Evet,evet. Bu aşk değil cinsel çekim. Daha önce kimseye aşık olmadığım için. " Diyerek ayağa kalktım. Onlardan korkmama gerek yoktu. Bana dokunmamalarını sağlayabilirdim.
Titreyen ellerimin düzelmesini dileyerek kapıyı açtım. Ağlamamıştım ama bana dokunmamalarını istemediğum için korkuyordum. Bunu başarabilirdim. Benim vücuduma benden izinsiz kimse dokunamazdı sonuçta.
"Bana dokunma." Taehyung son anda elini çekip tamam dediğinde salona ilerledim. Onların da arkamdan gelmesini bekliyordum.
Koltuğa oturduğumda onlar da karşıma oturarak bana bakmaya başladılar. Bu işin uzamasını istemediğim için sabırsızca söze giriştim.
"Bakın" alnımı avuçladıktan sonra devam ettim.
"Ben birilerine aşık olmak istemiyorum. Korkuyorum. Bunu anlayışla karşılamanızı umuyorum."
Anladıklarını yüz ifadelerinden anlayabiliyordum. Ama hoşlandıkları insandan da bunu duyduklarında çok harap olmuş olabilirler. Ben bu duygularının aşk olduğunu zaten düşünmüyorum. Aşk bu kadar küçümsenecek bir duygu değildir.
"Bu bir hoşlantı olabilir,vücudumu,davranışlarımı beğenmiş olabilirsiniz ama ilk görüşte aşk sadece dış görünüşe dayanır. Ben bunu istemiyorum. Ben beni tamamen tanıyan ve bilen bir sevgilim olsun isterim. Sevdiğim şeylere saygı gösteren,sevgiyle kucaklayan. Ve ne kadar saygı duysam da malesef gay değilim... Beni anlayışla karşılarsınız umarım. Bu sizin için zor olacak ama... Umarım kısa sürede geçer. Birbiriniz ile daima mutlu olun ve kimseyi takmayın."
Uzun konuşmam sonu kapıyı nazikçe elimle gösterdim. Onlar da ayaklanarak kapıya ilerlediler. Onlardan nefret ediyorum gibi görükmemek için kapıya kadar eşlik ettim. Ayakkabılarını giydikten sonra senkronize bir şekilde kafalarını bana döndürdüler. Ben de içten bir şekilde gülümsedim onlara.
"Arkadaş olmak isterseniz bu kapı size her zaman açık. Ama bunun sizin için zor olacağını biliyorum bu yüzden bu öneriyi daha önceden sunmadım. Umarım birbirimizi biraz olsun tanıma fırsatı buluruz."
"Umarız." Diyip gülümsediklerinde ben de gülümsedim."
Onlarla birlikte arkadaş grubu kurarak birberimize komik videolar paylaşabilir ve sevdiğimiz şeyler hakkında konuşabilirdik. Ve ya plan yaparak güzel yerlere gidebilirdik. Buraya geldiğimden beri tek istediğm arkadaşlarımın olmasıydı ve umarım bunu başarırdım