3.Bölüm- Tears

1.2K 119 246
                                    



Şarkı- Impossible by James Arthur (acoustic)🥀

   ~~~~~~

   Chanyeol

     Yatağımda uzanmış, son günlerde yaşadıklarımı düşünüyordum. Her şey üstüme üstüme geliyordu sanki. Bir çıkmazın içindeydim ve nasıl yolumu bulacağımı bilmiyordum. O gün, Lay hyung gelip benimle konuştuğunda duygularımı saklama konusunda o kadar da yetenekli olmadığımı fark etmiştim.




  Flashback

Yemekten sonra, Lay hyung benimle özel konuşmak istediğini söylediğinde onu başımla onayladım. Odama geçtiğimizde yatağın üzerinde yan yana oturmuş, sessizliğe eşlik ediyorduk. "Bahsettiğin kişi Baekhyun'du, değil mi?" diye Lay hyung sessizliği bozduğunda öylece yüzüne bakakalmıştım. "A-ama bunu sen nasıl?" diye şokla yüzüne bakarken saçmalamamak adına derin bir nefes almıştım.

Elini sırtıma koyarak "Chanyeol, seni uzun bir süredir tanıyorum. Sen, Baekhyun gelmeden önce çapkın bir çocuktun. Bir sürü sevgilin de olurdu fakat o geldikten sonra davranışların çok değişti. Onun şirketten içeri girdiği ilk anı hatırlıyor musun? Sen, ruh eşimi buldum demiştin. Hatta sizinle evlenin diye dalga da geçmiştik." dediğinde aklıma o gün geldiği için aptal gibi sırıtmaya başlamıştım. Güzelliği beni gerçekten etkilemişti.

Lay hyung da hafifçe gülümseyerek konuşmaya devam etti. "İlk başlarda iki yakın arkadaş olduğunuzu düşünmüştüm fakat sonra senin ona bakışlarını fark ettim Chanyeol. Ona en kıymetli hazinenmiş gibi bakıyordun." Çünkü o benim en kıymetli hazinem, hyung... Başımı yere eğdiğimde bir iç çektiğini duydum.

"Doğruyu söylemek gerekirse ilk başlarda bu duruma ihtimal vermemiştim, çok güzel rol yapıyordun ama bugün emin oldum hislerinden. Bunu keşke ilk gelip benimle ya da diğerlerinden biriyle paylaşsaydın. Neden bunca zaman içine atıp aşkını içinde yaşattın?" dediğinde kalbim 6 tonluk dev bir filin altında kalmış gibi hissediyordum. Bunu birine söylemem keşke bir şeyleri değiştirecek olsaydı... O zaman bir saniye bile durmaz yedi buçuk milyar insana haykırırdım, ona olan aşkımı.

Eliyle saçlarımı okşayarak "8 sene boyunca buna nasıl dayanabildin?" diye sorduğunda artık kendimi sıkmayı bırakmıştım. Göz yaşlarım, yanaklarıma doğru birer birer intihar etmeye başladı. Daha sonra bu hıçkırıklara döndüğünde kendimi kontrol edemiyor gibiydim. O da hiçbir şey demeden bana sımsıkı sarılmıştı. Ne kadar zaman öyle durduk bilmiyorum ama benim hıçkırıklarım iç çekişlere dönene kadar saçlarımla oynayıp sırtımı sıvazlamaya devam etmişti. Tam bir zavallıydım...

Göz yaşlarımı kazağıma silerek "H-hyung dayanamıyorum ki. Bu çok berbat bir duygu. Biri eliyle kalbimi sıkıştırıyor sanki. Gözlerine her baktığımda ruhum bedenimden ayrılıyormuş gibi hissediyorum. Hep bana baksın, hep benimle olsun istiyorum. Gökkuşağının bütün tonlarını sakladığı gülüşünden öpmek istiyorum. O güldüğünde ben yeniden doğuyorum sanki. Binlerce kelebek kanat çırpıyor kalbimde. Onunlayken durdurmak istiyorum zamanı. Hiç kimse ona dokunmasın, bakmasın istiyorum. Her gece onu izlerken kurduğum hayallerin gerçek olmasını, kokusunu içime çekerken duyduğum huzurun sonsuza kadar sürmesini istiyorum. Onu sonsuza kadar kollarımda tutup tüm dünyadan saklamak istiyorum. Gözümü her kapattığımda onun güzel yüzü süslüyor rüyalarımı. Gecem de gündüzüm de o olmuşken hep ilk günkü gibi olan duygularımı nasıl kontrol altına alacağımı bilmiyorum ki ben. Çok yoruldum hyung, artık nefes alamıyormuş gibi hissediyorum." dediğimde Lay hyungun da gözleri dolmuştu. Buruk bir gülümsemeyle başımı havaya kaldırarak göz yaşlarımı engellemeye çalıştım.

LİTOST (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin