8.Bölüm- Unexpected

1K 112 231
                                    



Şarkı- Carmen by Lana Del Rey💎

~~~~~

Baekhyun

O kadar yorgundum ki esnemekten ağzımı kapatamıyordum resmen. Dün, üyelerle geç saatlere kadar dans çalışmıştık. Sabahın erken saatlerinde de Menajer hyung sürpriz yumurtadan çıkar gibi yurdu basmış, program var diyerek bizi yataklarımızdan ayırarak zorla arabaya sürüklemişti.

Zorla derken şaka yapmıyorum. Uyanmamakta ısrar eden Kai'nin başından aşağı bir sürahi suyu hiç acımadan dökmüş, Sehun'un yüzüne oyuncak böcek fırlatmış, Chen'i bacaklarından tutarak yataktan baş aşağı sallandırmıştı.

Tepkileri o kadar komikti ki uyku sersemi olmasam bu duruma saatlerce gülebilirdim. Neyse ki ben Chanyeol tarafından gıdıklanarak uyandırıldığım için şanslıydım. Menajer hyungun Çin işkencesinden kıl payı kurtulabilmiştim.

Menajer hyung, bizim için bir nevi karabasan gibi bir şey olmuştu. Sürekli uykularımızın en tatlı kısmında bizi arayarak ya da odamızı basarak uyandırmayı başarırdı ve ben bu durumdan son derece nefret ederdim. Eğer bir gün erken kalkabilirsem Menajer hyungdan intikamımızı alacaktım ama sorun asla kalkamayacak olmamdı.

Bu konuda diğerlerini kıskanıyordum çünkü uykuyla bir problemleri yoktu. Ne kadar geç yatarlarsa yatsınlar kolayca uyanabilirlerdi ama bu bazılarımız için tam bir zulümdü ve bu bazılarımızın olduğu gruba ben de dahildim.

Araba, beşik gibi sallanırken başımı cama yaslamış uyumamak için adeta savaş veriyordum. Tam karanlığa doğru çekiliyordum ki omzuma atılan kalın hırkayla birden irkilerek kendime geldim. Doğrularak yan tarafıma döndüğümde Chanyeol'un gülümseyerek beni izlediğini gördüm.

"Günaydın, bebeğim!" diyerek neşeyle şakıdığında gözlerimi devirdim. Bu adamın kelimeleri bile gülümsüyordu, sanki. Elindeki termosu dikkatle bana uzattığında anlamsızca ona bakıyordum. Alnıma bir fiske attığında "Yah, Park!" diye cırlamıştım. Gülerek "Kendine gelmen için al şunu da iç biraz." dediğinde termosu elime aldım. Mis gibi kahve kokusu burnumu doldurduğunda yüzümde huzurlu bir gülümseme oluşmuştu. Uykumun açıldığını hissetmiştim.

Ben kahveyle aşk yaşarken Chanyeol'a baktığımda kollarını kavuşturmuş beni izliyordu. "Ne o aşık mı oldun?" diye sırıtarak sorduğumda dalmış gibi yüzümü izlerken "Çok." diye mırıldandığında gözlerimi kocaman açmış suratına bakıyordum.

Sonra birden o da ne dediğini anlamış gibi dehşete düştüğünde "Hayır, yani hava çok soğuk kahveni iç diye dedim. Yani senin sorduğun soruyla bir ilgisi yok. Hem, sen ne sormuştun ki?" diye panikle cümlelerini sıralamıştı.

Bu şapşal haline kahkaha atarken uyku sersemliğini hâlâ üzerinden atamadığını fark ettim. Alayla gülerek ona doğru yaklaştığımda yutkunmuştu. Sinsi bir bakışla ellerimi yavaşça boynuna doğru çıkardığımda " Channie beni çok mu seviyormuş~" diyerek ensesindeki saçlarla oynamaya başladım.

Tam ağzını açmış bir şey söyleyecekken yan taraftan "Ohaa! Suho hyung, yetişkin içerikli şeyler oluyor burada. Yetiş!" diye bir ses geldiğinde gözlerimi devirerek Chanyeol'dan uzaklaştım. Oh Sehun, ayılmayı başarmıştı anlaşılan.

Kai de Sehun'un dediğine göz devirerek "Sanki, sen çok masumsun. Geçen gün Miranda Kerr'in fotoğraflarına bakıyordun telefonundan." dediğinde Sehun'a sinsice sırıttım. Sehun da Kai'ye gözlerini kısarak bakarken "Küçük ayının psikolojisi bozuldu, diye haberlere çıkmak istemiyorsan kes sesini, kömür!" diye cıyakladığında kahkaha atmaya başlamıştık. Kai de sinirle arkasına yaslanırken çikolatalı sütüne pipet batırıp içmeye başladı. Bunların bir bebekten farkı yoktu, tanrım!

LİTOST (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin